Yalnız Mesajı Göster

Bavul Ticaretinin Merkezi Laleli | İstanbul

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bavul Ticaretinin Merkezi Laleli | İstanbul






Eminönü İlçesi Laleli semtinde, Ordu Caddesi ile Fethi Bey Caddesi’nin kesiştiği köşede inşa edilen Laleli Külliyesi; cami, medrese, çeşme, sebil, imaret, muvakkithane ve bir han’dan meydana gelmektedir

III Mustafa zamanında, 5 Nisan 1760 tarihinde temeli atılan camiyle yapımına başlanan külliyenin mimarının kim olduğu tam olarak bilinmese de mimarın, Mehmed Tahir Ağa ya da Hacı Ahmed Ağa olduğu düşünülmektedir







Barok ve klasik mimarinin özelliklerinin bir arada görüldüğü külliye, 1765 yılındaki depremde hasar görmüş ve 1782 yılında tamir edilmiştir

Külliye camii, 18 kubbeyle çevrili bir iç avluya sahiptir Üç yönde giriş verilmiş bu avlunun ortasında güzel bir şadırvan bulunur Kare plan üzerine inşa edilen caminin kubbesi, 24 adet pencere açıklığı olan bir kasnağa oturtulmuş, bu ana kubbe altı yarım kubbeyle desteklenmiştir Caminin iç aydınlığını; bu 24 adet pencere de dâhil olmak üzere, toplam 105 adet pencere ile sağlanmıştır Sıra dışı külahları olan tek şerefeli iki minareye sahip caminin, dış avlusu 1957–1958 yıllarındaki yol çalışmaları sonrası özgün çizgilerini yitirmiş, cümle kapısı geri çekilmiş ve avlu kodunun altındaki dükkânlar bugünkü şeklini almıştır

Külliye medresesi 1894 depreminde ve 1911 yılında gerçekleşen yangında büyük hasar görmüş ve günümüze ulaşamamıştır

Külliyenin sebili ve türbesi Ordu Caddesi’ne bakan cephe üzerinde bulunur Külliye türbesinde Sultan III Mustafa ve Sultan III Selim medfun olup, bu türbenin yanındaki türbede ise haseki sultanlar gömülüdür Külliyenin dairesel bir kaide üzerinde bulunan sebili caddeye bakan içbükey pencerelere sahiptir


Sultan III Mustafa Türbesi





Sultan III Mustafa Türbesi, III Mustafa’nın hayatta iken yaptırdığı Laleli Külliyesi'nde kendisi için inşa ettirmiştir Bu türbe Nuruosmaniye Türbesi'nden sonra Batı etkilerinin görüldüğü ikinci sultan türbesidir Ordu caddesi üzerinde Laleli Camii'nin giriş kapısı ile han bölümünün yan tarafıdır 1759–1763 yıllarında Mimar Mehmed Tahir Ağa'ya inşa ettirilmiştir
Bu türbede III Mustafa, IIISelim, Heybetullah, Mihrimah Sultan, Mihrişah Sultan ve Fatma Sultan yatmaktadır














Cami kompleksi 1783 yılındaki bir yangında tahrip oldu ve kısa bir süre sonra onun tamamlanmasıyla cami yeniden derhal inşa edildi 1911 yılındaki yangın medreseyi ve onu takip eden yol yapım çalışmaları ise caminin diğer pekçok ek yapılarını tahrip etti Caminin hamamı yıkılmıştır

Caminin mimarı Mehmed Tahir Ağa'dır Ancak dönemin baş mimarı Hacı Ahmed Ağa'nın da inşasına katkısı olmuş olabileceği sanılmaktadır Cami adını o zamanlar yakınında bulunan (1950'li yıllarda yıkılmış) Laleli Baba türbesinden almıştır Padişahlar tarafından inşa edilmiş son külliye olan Laleli Külliyesi içinde yer alır





Caminin elemanları bir bodrum üzerindedir Barok üslupta, kare ve mihrap çıkıntılıdır Ana kubbe 8 sütuna oturur Çevresi 6 yarım kubbeden oluşmuştur Kubbenin dış çapı 12,5 metre ve kubbenin dış yüksekliği ise 24,5 metredir Caminin hünkar mahfeli solda yer alır İç avlu 14 sütuna dayalı olup 18 kubbenin altındadır Caddeden iki kapıyla avluya girilir Tek şerefeli iki minaresi vardır Şadırvanı 8 sütunludur Caddedeki kapı 1950'lerde yol sebebiyle geri çekilmiştir Caminin girişi merdivenlidir Sebili bronzdan yapılmıştır Hamamı yıktırılmış, caddedeki cephesine ek dükkânlar yapılmıştırCaminin kapısının üst başında(1826/27)tarihli bir yazıt bulunmaktadır

Caminin yanındaki IIIMustafa Türbesinde padişah III Mustafa ve oğlu III Selim'in mezarları bulunur Türbenin arkasındaki Laleli Camii'nin banisidir















Osmanlı Padişahı III Mustafa devrinde, Laleli Baba diye Allah‘ın sevgili ve veli bir kulu yaşamaktadır Bu zat, göğsünün üzerine her zaman bir lale taktığından halk arasında “Laleli Baba“ diye meşhur olmuştur
III Mustafa, merak edip bir gün ziyaretine gider Laleli Baba, padişahın birçok sorusunu cevaplarken Padişah, dünyanın en büyük nimetinin ne olduğunu sorar
Laleli Baba, “Dünyada en büyük nimet, yiyip içtikten sonra tuvalete çıkmaktır“ der

Padişah bu cevabı beğenmez Hatta Laleli Baba‘nın kaba ve nezaketten uzak kabul ettiği cevabından dolayı canı sıkkın bir şekilde oradan ayrılır

O gece yediği yemeği ve içtiği suyu dışarı çıkaramayan Sultan, sarayın içinde dört döner Başına bu işin niçin geldiğini anlar Güç bela eriştiği şafak vaktinde acele bir abdest alır, namazı kılar ve doğruca Laleli Babanın evine koşar Gece sabaha kadar uyuyamadığını, şafağı iple çektiğini, içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtulması için dua istediğini, bu dertten kurtulmak için her şeyi vermeye hazır olduğunu yalvararak söyler Laleli Baba; “ Allahü tealanın nice nimetlerine sahip bulunduğumuz halde, alışkanlık sebebiyle bunların kıymetini bilmiyoruz Yiyip içtikten sonra tuvalete gitmenin en büyük nimet olduğunu şimdi öğrendiniz değil mi?“ der ve ilave eder: “Eğer şu anda yaptığınız şu camiyi bana bağışlar ve padişahlığınızı da bütün salahiyetleriyle birlikte bana bırakırsanız, kurtulmanız içi dua ederim

Padişah, camiyi derhal bağışladığını, bu andan itibaren caminin adının “Laleli Cami“ olduğunu bildirir ancak saltanatını vermeyeceğini ifade etmek ister Fakat bu arada tuvalet ihtiyacı dayanılmaz hale gelir buna daha fazla dayanamayacağını anlayınca saltanattan da vazgeçtiğini söyler

Laleli Baba o zaman şu karşılığı verir: “Bir saltanat ki, bir tuvalete gitme karşılığında feda ediliyor; doğrusu buna saltanat demeye bin şahit ister“ der ve saltanatını Sultana iade eder

Laleli Baba‘nın duasını alan Sultan sıkıntısından hemen kurtulur Bu gün bu cami, Laleli Semtinde, Laleli Camii diye bilinmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla