Yalnız Mesajı Göster

Türkiyede Kağıdın Tarihçesi-İ

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiyede Kağıdın Tarihçesi-İ



Türkiyede Kağıdın Tarihçesi-I

Türkiye'de kağıt, Şinasi Tekin'n çok yerinde ve haklı olarak belirttiği gibi, biraz değişik durum göstermektedir Bu değişik görünümde, kağıdın bulunuşundan batı dünyasına geçişine uzanan çizgide Türklerin oynadıkları rolle, Anadolu'ya yerleştikten sonra kağıt karşısındaki tutumlarının yeri olduğu düşünülebilir Ersoy, Kağıtçı ve Ünver gibi araştırmacıların çok değerli çalışmalarına rağmen kağıtçılık tarihimizin yeterince incelenmiş olduğu da söylenemez Elimizdeki bilgi ve belgelere bakarak XII Yüzyılda Anadolu'da kağıt üretildiğini ileri sürebileceğimiz gibi, bir yüzyıl sonrası için aynı şeyi söyleyemiyoruz

Öte yandan Osmanlı İmparatorluğunun ilk yılarında İstanbul, Bursa ve Amasya gibi şehirlerde kağıt üretildiğine ilişkin ipuçlarına rastlıyoruz Aynı şekilde XV Yüzyıl ortalarından XVIII yüzyıl ortalarına kadar kağıt ihtiyacının yerli imalatla değil de dışarıdan karşılandığını görüyoruz XVIII Yüzyıldan itibaren yeniden görülen yerli imalat çabalarının Avrupa rekabeti karşısında kalıcı olamadığını gözlemliyoruz

Türklerin çeşitli dillerdeki kağıt kelimesine isim babalığı yapmalarının yanı sıra, bu değerli yazı yüzeyinin "IX asırda İslam dünyasına ve XII Asırda da Avrupa'ya intikalinde rolleri olduğuna daha önce değinilmişti Oysa, Osmanlıların kağıt üretimi konusunda pek fazla varlık gösteremedikleri, kağıt üreticisi olmaktan çok kağıt ithalatçısı oldukları anlaşılıyor Bunun en temeldeki nedeninin, matbaanın Osmanlı toplumuna geç gelişi değil fakat matbaanın geç gelişinin temelindeki gerçeği de kapsayacak şekilde, tüccar kültüründen, daha açık bir ifade ile kapitalist gelişmelerden uzak kalış olduğu iddia edilebilir

Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinden sonra kağıt ihtiyacının büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılandığı anlaşılıyor Osman Ersoy'un belirttiği gibi doğuda yapılmış kağıtların menşeini bilimsel olarak saptamak çok güç bir iş olduğu için bu ithalatın kesinlikle nerelerden yapıldığını söyleyebilmek zordur Ancak İslam ülkelerinde imal edilen kağıtlar IX ve X Yüzyıllarda Avrupa'da kullanıldığı gibi Türklerce de kullanılmıştır Örneğin XIII yüzyılda Anadolu'da kullanılan kağıtların bir kısma Hindistan'dan ve orta Asya şehirlerinden getirtiliyordu Ancak XIV yüzyılın sonlarına doğru, Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerden Türkiye'ye ve öteki yakın doğu ülkelerine kağıt gelmeye başlamıştır XV Yüzyılda, yani Avrupa'da kağıt üretiminin hız kazandığı dönemde Türkiye'ye Avrupa ülkelerinden o kadar çok kağıt gelmiştir ki, bu kağıtlar daha sonraki yüzyıllarda bile kullanılmışlardır

Türkiye'ye Avrupa'dan çok miktarda kağıt gelmeye başladıktan sonra da doğu kökenli kağıtların ithalatı devam etmiştir Doğu kağıtları genellikle filigranlı olmadığı için, Batı kökenli kağıtlardan kolaylıkla ayırt edilebilmekte, ancak bunların hangi kentten yada ülkeden geldiği bilimsel kesinlikle saptanamamaktadır

Gerek Doğu, gerekse batıda imal edilen kağıtlar XVIII- XIX yüzyıllara kadar işlenmemiş olarak ithal edilmiş ve İstanbul'da ve İmparatorluğun diğer kültür merkezlerinde işlenmiştir Doğudan gelen ve daha pahalı olan kağıtlar buralarda işlendikten sonra daha sonra daha çok hat yazımında ve sanat eserlerinin yapımında kullanılmıştır Devlet işlerinde ve diğer alanlarda, daha ucuz ve bol olduğu için, Batı kökenli kağıtların kullanılması adet olmuş ve buna titizlikle uyulmuştur Dolayısıyla böyle ithalata dayalı bir ortamda kağıt üretimi gelişmemiş, buna karşılık kağıt işleme zanaatı oldukça gelişmiştir

XVI yüzyılın hemen başlarında Osmanlı sarayında Hindi, Semarkandi kağıtların yanı sıra filigranlı batı kağıtları da kullanılıyordu XVI Yüzyılın sonlarına doğru menakıbı hünerveran adlı eser yazan Mustafa Ali, doğu kökenli kağıtlara ilişkin olarak şunları yazmaktadır

" ve kağıt cinsinde dahi zinhar Haşebi’ye ve Dımişkiye itibar etmeyeler ve kağıdın Semarkandi'sinden aşağı tenezzül etmeyeler Ve kağıt kısmının en alçağı Dımışki'dir ki herkese malumdur İkinci Devlet Abadi'dir ki herkese mefhumdur Üçüncü Hatayidir Dördüncü Adilşahi'dir Beşinci Hariri Semarkandi'dir Yedinci Hindi'dir Sekizinci Nizamşahi'dir Dokuzuncu Kasım Beği'dir Onuncu Hariri Hindi'dir ki gerçek kıt'adadır On birinci guni Tebrizidir ki şeker renktir İşlemesi Tebrizlilere mahsustur On ikinci muhayyer'dir ki ol dahi şeker renktir"

Buradan Şam, Semerkant, Çin İran ve Hindistan'dan kağıt ithal edildiğini anlıyoruz Batı pazarlarında Charta Damascena adıyla ün salmış Şam kağıtlarının Mustafa Ali tarafından "en kötü kalite " olarak nitelenmesi ilginçtir

Osmanlı İmparatorluğun' da XVI-XVII Yüzyıllarda kullanılanbaşlıca kağıt türleri, sultani, abadi, islambol, ay ve alem damgalı kağıt ve helva kağıdı' dır Bu dönemde kağıt oldukça pahalıdır Anılan yüzyıllarda Ankara'da işçi gündelikleri10-12 akçe iken, bir deste Avrupa'da kağıdı 8 ve bir deste İslambol kağıdı 24 akçeydi Bir işçinin iki günlük çalışması karşılığında bir deste İslambol kağıdı alınabiliyor yada dört deste İslambol kağıdına ödenen para ile bir koyun satın alınabiliyordu
Doğu kökenli kağıtların Avrupa kağıtlarından daha pahalı olduğu biliniyor Kısmen bu nedene bağlı olarak XVI Yüzyıldan itibaren Doğudan daha az kağıt gelmiş, XVIII Yüzyılda ise Doğu kağıtları hemen hemen piyasadan çekilmiştir

Osmanlı İmparatorluğu'na XIV Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batıdan kağıt gelmeğe başlamıştır Avrupa'da büyük ölçekte kağıt üreten imalathaneler önce İtalya' da kurulduğu için, Venedik tacirleri kanalıyla gelen İtalya kökenli kağıtlar Osmanlı piyasasını tutmuştur Nitekim XV yüzyılda kullanılan kağıtların önemli bir bölümü İtalyan imalathanelerinin kağıtları olmuştur Bir sonraki yüzyılda Batıdan Türkiye'ye kağıt ihracatı daha da artmıştır Avrupa kağıt imalathaneleri, Doğuya gönderdikleri kağıtlara, ay-yıldız, alem vb bu yörelere özgü filigranlar koymayı da ihmal etmemişlerdir

XVII yüzyıl ortalarına kadar İtalyan kağıtları Osmanlı piyasalarına egemenken, yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransız kağıtları,, İtalyan kağıtları aleyhine artış göstermeye başlamıştır Bunun başlıca nedeni, Fransız kağıt imalathanelerinin göstermiş olduğu hızlı gelişmedir Gerçekten de Fransa, 1650 dolaylarında İspanya'ya 10,000 top, İngiltere'ye 200,000top, Hollanda, İskandinav ülkeleri ve Rusya 'ya 400,000 toptan fazla kağıt ihraç ediyordu XVIII yüzyılın ikinci yarısında, Fransız rekabeti nedeniyle, Venedik'ten Türkiye'ye yapılan kağıt ihracatının azaldığı görülmektedir XIX Yüzyıl başlarından itibaren ise Venedik ve Fransız kağıtlarının yanı sıra İngiliz ve Felemenk kağıtları da piyasada görülmeye başlamıştır Özellikle İngiliz kağıtlarının Osmanlı piyasalarında iyi kaliteleriyle isim yaptıklarını belirmek gerekir

Gelişen Avrupa kapitalizminin etkilerine açılan ve giderek onun bir açık pazarı haline gelen Osmanlı İmparatorluğunda güçlü bir kağıt sanayinin doğup büyümesini beklemek fazla iyimserlik olurdu Nitekim Osmanlı İmparatorluğunda özellikle XVIII yüzyıldan itibaren kağıt üretimi için ciddi girişimler olmuşsa da bunların hiçbirisi kalıcı olamamış Avrupa kağıt yapımcılarının amansız rekabeti karşısında bir bir yıkılıp gitmiştir

Aşağıda, Türklerin Anadoluya yerleştikleri tarihten itibaren girişmiş oldukları kağıt üretme çabalarının öyküsü, daha önce bu konuları incelemiş olan değerli araştırmacıların verilerine dayanarak, kısaca anlatılacaktır

XII yüzyılda Anadolu'da Kağıthanelerin bulunduğu haçlı seferlerine katılarak esir düşen kimi Fransız ve İtalyanların zanaatı buralarda öğrenip memleketlerine döndükleri Vidalon Ambert ve Ancona Fabriano gibi yerlerde Kağıthane kurdukları ve bu Kağıthanelerden bazılarının günümüzde de varlıklarını sürdürdüğü en azından birer "müze kağıthane" olarak turistik amaçlarla korundukları bilinmektedir Özellikle Mehmet Ali Kağıtçının batı kaynaklarına dayanarak yaptığı tespitlere göre Anadolu'da kurulmuş bu tür ilk Kağıthanelerden biriside Pamukkalede bulunuyordu

Mehmet Ali Kağıtçı

Pamukkale Kağıthanesi

Pamukkale kağıthanesine ilişkin olarak yüzyıllar önce Çürük su vadisinde böyle bir kağıthane bulunduğu yolundaki genel tespit dışında herhangi bilgi yada belgeye sahip değiliz Ancak Anadoluda yeri az çok bilinen ilk kağıthane olması nedeniyle buranın ihya edilmesi bir müze Kağıthane ve kültür merkezi kurularak Türk kağıtçılığı ve turizmi açısından bir cazibe merkezi oluşturulması konusunda Mehmet Ali kağıtçının yıllar süren girişimlerini ilerde özetleyeceğiz

Amasya Kağıthanesi

Osman Ersoy, Amasya'da XV Yüzyılın başında bir kağıt imalathanesinin olabileceğine ilişkin iki eserde bilgiye rastladığını belirtiyor Buna göre Bayezit paşanın Amasya'da kurduğu caminin ocak 1418 tarihli vakfiyesinde "Kağıtçı Muhittin mescidi" ve yine zahiri medinei mezburede manzarai ulya kurbinde kağıthane cuneynesi demekle meşhur bahçenin " kaydına rastlanıyor Bu kayıtlar Ersoy'un çok haklı olarak belirttiği gibi Selçuklular devrinden itibaren önemli bir kültür merkezi olan Amasya'da bir kağıt imalathanesinin bulunduğunu düşündürebileceği gibi buranın kağıt işlenen bir yer olabileceği ihtimalini de akla getirmektedir

İstanbul (Bizans) Kağıthanesi

İstanbulun bugün Kağıthane adı verilen semtinde Bizanslılardan kalma ve daha sonra da belirli aralıklarla kağıt üretimi yapıldığı kabul edilen bir kağıthaneden çeşitli kaynaklarda söz edilmektedir Bu kağıthanenin varlığına ilişkin bilgilerin büyük ölçüde Evliya Çelebiden 1611-1681 kaynaklandığı anlaşılıyor Zira Çelebi seyahatnamesinin birinci cildinde "kefere zamanında burada kağıt imaline mahsus kargir kubbelerde ebni kağıthane varmış Hala su dolaplarının biri Daye hatun camiinin altında numayandır Harap ise de sehl-i imal ile bir baruthane olması mümkündür" Demektedir Mehmet Ali Kağıtçı, II Bayezid döneminden kalma 1509 tarihli bir belgenin bu kağıthanede üretilen kağıt üzerine yazılmış olduğunu Süleymaniye camiinin inşaatı ile ilgili kimi kayıtların bu Kağıthane ürünü kağıtlar üzerine yazılmış bulunduğunu ve tarihçi Ahmet Refik’in Alimler ve Sanatkarlar adlı eserine dayanarak III Selim döneminde kağıthanenin düzenli olarak işletildiğini ileri sürmektedir Bütün bunlara karşın İstanbul'un kağıthane semtinde ileri sürüldüğü gibi uzun yıllar faaliyet göstermiş bir kağıthanenin varlığını ileri sürmek için kesin belgeler ve burada üretilmiş kağıt örnekleri elde mevcut değildir Bu konuyu Osman Ersoy'un haklı görünen değerlendirmesiyle kapatabiliriz

" belki de İstanbul'da Kağıthane semtinin mevcut oluşu yabancı seyyahların pek incelemeden kağıt değirmenlerinin de burada olduğunu sanmalarına sebep olmuştur Yahut hakikaten kağıthanede bir kağıt değirmeni vardı da faaliyetine dair henüz elimize vesikalar geçmemiştir Bu ikinci ihtimal daha zayıf görünmektedir; çünkü, böyle bir fabrika olsaydı ilk basılan eserlerin çoğu üzüm filigranlı Fransız kağıtlarına basılmazdı

Bursa Kağıthanesi

Yine XV Yüzyılda Bursa’da da bir kağıt imalathanesi bulunduğu kimi kaynaklarda belirtilmektedir Bilimsel olarak incelendiğinde bu konuda da kesin bir hükme varmak güçleşmektedir Nitekim konuyu inceleyen ve daha önce çeşitli kaynaklarda sözü edilen belgeleri araştıran ve bu konuda "Bursa’da kağıt fabrikası meselesi" adıyla özgün bir makale yazan Osman Ersoyun değerlendirmelerine katılmak gerekmektedir Buna göre Mehmet Ali Kağıtçının kağıtçılık tarihçesi s 212 de sözünü ettiği ve kamil Dr A Süheyle dayanarak belirttiği Bursa şeriye sicillerindeki 1486 tarihli belge araştırmalara karşın bulunamamıştır Adı geçen belgede Bursa’nın Filiboz deresi vadisinde bir kağıthane olduğuna dair kayıt bulunduğu belirtiliyordu Belge bulunamadığına göre bu konuda kesin bir şey söylemek olanağı ortadan kalmaktadır

Aynı kağıthane için sözü edilen 1519 tarihli ve Ersoy tarafından bulunarak tam metni anılan makalede verilen belge ise bu tarihten önce Bursa’da bir kağıthane bulunduğunu ve burada kağıt işlendiğini kesinlikle ortaya koymaktadır Ancak 1519 tarihli belgede de kağıthanenin maliyeti hakkında yeterli bilgi olmadığı için burasının kağıt imal edilen mi yoksa kağıt işlenen bir yer mi olduğu açıklıkla belli değildir

Yalova (Yalakabad) Kağıthanesi

Osmanlı İmparatorluğunda varlığını kesin olarak belgeleyebildiğimiz ilk kağıt imalathanesi XVIII Yüzyılın ortalarında Yalova da kurulan kağıthanedir İlk Türk matbaasını kurucusu olan İbrahim mütefferikanın Yalova’da bir kağıt imalathanesi kurmak için 1741 tarihinde faaliyete geçtiğini biliyoruz Gerek Mehmet Ali kağıtçının kağıtçılık tarihçesinde gerekse Osman Ersoy’un XVIII ve XIX Yüzyıllar da Türkiye’de kağıt adlı kitabında ye alan belge ve bilgilerden Yalova kağıt imalathanesi hakkında bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz Hatta Nigar Anafartanın Hayat Tarih mecmuasında yayınlanan bir yazısından bu kağıthnede üretilen kağıtlarda stilize bir cami içinde "yalakabad sene 1158 " yazısı bulunan bir filigiranın da yer aldığını öğreniyoruz Bu bilgilerden kağıt imalathanesinin kurulması ve işletilmesi için gerekli uzmanların Lehistandan getirilmiş Bu ustalarla Mütefferika arasında yapılan anlaşmaya göre kağıthanenin aletlerinin bu ustalar tarafından yapılmasının ancak gerekli malzemenin devletçe sağlanmasının kararlaştırılmış olduğunu öğreniyoruz Lehli ustaların ülkelerine döndükleri zaman yerlerine geçebilecek elemanları yetiştirmesi de şart koşulmuştu

Mehmet Ali Kağıtçının aktardığı 1746 tarihli birkaç belgeden kağıthanenin kurulacağı çiftliğin satın alınması kağıthanenin suyunu temin eden derenin başkalarınca israf edilmemesi ve kasaba halkının bu sudan yararlanmaması derenin mecrasının düzenlenmesini ve korunmasını sağlayacak olan gayrimüslimlerin kimi vergilerden muaf tutulmalarına ilişkin hükümler yazılmış olduğunu öğreniyoruz


Alıntı Yaparak Cevapla