Yalnız Mesajı Göster

Atatürk Sonrası Tarihçilik

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk Sonrası Tarihçilik



ATATÜRK SONRASI TARİHÇİLİK

Prof Dr Ünsal YAVUZ*

Atatürk Türkiye’si ve Atatürk sonrası dönemlerde tarih çalışmaları yaklaşımlar açısından farklılıklar göstermektedir Tarih boyunca devrim, darbe veya demokratik yöntemle siyasi gücü ele geçiren yeni yönetimler, eskilerini amansızca eleştirmişlerdir Bunun tarih içinde bildiğimiz örneklerine, günümüzde de tanık olmaktayız

Atatürk Devrimiyle altı yüzyıllık Osmanlı devleti sona ermiş ve çağdaş ve uygar ölçütlerde yeni bir devlet yapılanmasına geçilmiştir Devletin bu yeni ölçütler etrafında şekillenmesinin yanı sıra toplumun da yeni değer, kavram, kurum ve kuralların içeriği doğrultusunda bilinçlenmesi ve bunları ödünsüz sahiplenmesi kaçınılmazdı İşte, Cumhuriyet yönetimi, devlet politikasını bu yaklaşım üzerine kurmuş ve bireylerini ulus devletin nitelikleri etrafında bilinçlendirmeye birincil derecede önem vermiştir

Önceleri birlikte anılan Türk Ocağı ve Türk Tarihini Tetkik Encümeni’nin, birinci kısmının kapatılmasından sonra adı Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti olan kurum, yeni kurulan devletin politikası doğrultusunda çalışmalarına devam ederek, Türk Tarihinin Ana Hatları ve dört ciltlik Tarih serisini, 1932 - 1934 yılları arasında hazırlayarak bastırıp orta eğitimde devreye sokmuştur Serinin gerek birinci ve gerekse diğer ciltlerinin Önsöz’ünde de aynı şekilde vurgulanan yaklaşımlar devletin bu kitapları hazırlatmaktaki amaç ve hedeflerini göstermektedir Bu amaç ve hedefler önceki dönemlerde yapılmış olan üç yanlılığın düzeltilmesine yönelikti Şöyle ki; Türk ve İslam tarih yazarlarının Türklüğü ve Türk uygarlığını İslamlık ve İslam uygarlığı ile kaynatırmaları; İslamlıktan önce gelen dönemleri binlerce yıla ait devreleri unutturmayı ümmetçilik politikasının gereği ve din gayreti görevi bilmeleri; daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bütün unsurlardan tek bir milliyet yaratmak hayalini güden Osmanlılık cereyanını da, Türk adının anılmaması, ulusal tarihin yalnız önemsenmemekle değil, hatta yazılmış olduğu sayfalardan kazınıp silinmesinin üçüncü bir neden oluşturmasıdır1

Doğal olarak üzerinde durulan bu nedenler içe ve dışa dönük iki boyutlu bir yaklaşımı beraberinde getirecektir Birincisi, toplumu, Osmanlı devleti yöneticilerinin, koskoca bir imparatorluğun tarih sahnesinden silinmesini beraberinde getiren yanlış uygulamalar konusunda eğitmek ve yeni kurulan devletin sahip olduğu nitelikler konusunda bilinçlendirmek, ikincisi ise dışa karşı, yüzyıllardır yabancı tarihçilerce kendisi hakkında yazılan haksız ve amaçlı değerlendirmelere karşı Türklüğü gerçek kimlik, nitelik ve uygarlıklarıyla savunmak

Aynı şekilde 4 ciltte yer alan “İstiklal Harbinin Mahiyeti” başlıklı alt bölümün içeriğinde çoğu, kitabın yazıldığı 1934 tarihine kadar gerçekleştirilen hedeflerin hepsinin, Osmanlı dönemine karşı, çeşitli alanlarda izledikleri yanlış politikalar nedeniyle, bir eleştirel yaklaşımın dolayısıyla tavır alışın üzerine kurulu olduğu kolayca görülmektedir2

Genç kuşakları yeni tarih tezi doğrultusunda bilinçlendirmek üzere hazırlanan bu yapıtlar 1931-1941 yılları arasında lise gençliğine okutulmuştur Aslında Atatürk’ün ölümünden bir yıl sonra 1939’da eğitim programlarından çıkarılmak istenmişse de yeni ders kitaplarının hazır olmaması nedeniyle 1941 yılına kadar yine programda kalmıştır O zamanki adıyla Maarif Vekaleti, bu dört cildi esas alan üç ciltlik orta okul ve ilkokul tarih kitaplarını hazırlatarak eğitim programlarına sokmuştur 1940’1ı yıllarda Yusuf H Bayur’un üç ciltlik Türk İnkılabı Tarihi Türk Tarih Kurumu’nun bu alana en başta gelen hizmetlerinden biri olarak sayılmalıdır

Atatürk Sonrası Tarihçilik

1939 yılında okullar için tarihin yeniden yazılmasına girişilir Şemsettin Günaltay’ın hazırladığı ilk cilt 1939’da basılır, liselerde kullanılır Fakat, girişim yarıda kalır 1942’de Karal, Mansel ve Baysun’un üç ciltlik tarihi okutulur Bu yapıtlar daha ölçülü ve yargılarında daha dikkatlidir

Atatürk sonrası tarihçiliği genelinde değerlendirdiğimizde günümüze uzanan süreçte Atatürk dönemi Türkiye’sindeki anlayıştan çok farklı bir çizgiye geldiğini ve değişime uğradığını görüyoruz Cumhuriyete ve kurucusuna önce bir tepki sonra eleştiri daha sonra yerme boyutuna ulaan yaklaşımları görüyor ve tanık oluyoruz O halde, üzerinde düşünülmesi gereken sorular bu değişimlerin belirleyicileri nedir? Siyasi otorite mi? Yoksa, onun üzerinde etkili olan kimi baskı odakları mı? Tanık olduğumuz gerçekler, her ikisinin de bu değişimlerde yönlendirici rol oynadığını gösteriyor

Genel Türk tarihinin ağırlıklı olarak Osmanlı devleti döneminin siyasi boyutu ile ilgili çalışmalar daha sonraları ekonomik ve toplumsal yapıya dönük olarak gelişme göstermiştir İslamiyet öncesi ve sonrası genel Türk tarihini siyasi, kültürel ve ekonomik ve toplumsal yapısını bütünüyle ortaya çıkarmaya yönelik bu çalışmaları Cumhuriyet yönetiminin ulusal tarihe bakış açısının doğal sonucu olarak değerlendirmek yerinde olacaktır Ancak, Cumhuriyet tarihi ile ilgili çalışmaların ise oldukça yetersiz kaldığı özellikle orta öğretimle ilgili yazılan kitaplarda, devletin kurulu felsefesinin el kitabı olan Tarih serisinin dördüncü cildi kaynağı oluşturduğu gözlenmektedir Kamil Su, Emin Oktay, Nihat Akşit’in orta öğretim için hazırladıkları tarih kitaplarında bu yol izlenmiştir Yeni yayın ve belgelerden yola çıkarak devrimi yeni belgelerin ışığında değerlendirmek var iken neden bu yapılmamıştır? veya yapılamamıştır? sorularına verilecek yanıtta, kanımca böyle bir yaklaşımda temel etmenin belgelerin sınırlılığından daha çok, içinde yaşanan ortamda siyasi otoritenin Atatürk ve Devrimine karşı tavır alışı ve uygulamalarının yarattığı tepki ve Cumhuriyet ideolojisine sahip çıkma sorumluluğunun doğal sonucu olarak değerlendirilebilir

1950-1980 Dönemi

Demokrat Parti döneminde, belki de yeni tip ilikilerin sonucu, genel tarih içinde Türk tarihinin payı artırılır Liselerde okutulan 735 sayfalık tarih derslerinin 522 sayfası genel tarihe, 213 sayfası Türk tarihine aittir 1976 yılında, lise 1 sınıflarında okutulan Orta Asya’ya verilen pay büyük ölçüde genişletilir Sümer ve Hititlerin, Türk kökenli olmasından vazgeçilir Tarih “İslamcı-Türkçü” görüşle işlenir “Yalnız İslam dini, Türklerin çok eski inançları ile uygunluk gösterdiği için, Türklüğü güçlendiren bir din olmuştur” denilerek İslam öncesi ve sonrası birbirine bağlanır Atatürk döneminden farklı olarak kültür ve uygarlık kavramları birbirinden ayrılır

Demokrat Parti yönetiminin bu ters gidii, ülkeye ve rejime sahip çıkıla noktalandı 1960 devrimi hiç kuşkusuz topluma o zamana kadar hiç bilinmeyen sosyal güvenceleri ve sendikal hakları sağlaması açısından oldukça liberal havayı da beraberinde getirdi Ancak, bu da biraz sonra toplumda yeni odaklanmalar, ideolojik oluşumlarla sonuçlandı Gerek ülke geleceği açısından gerekse değişik ideolojik odakların kendi görüşleri doğrultusunda devletin kurulu felsefesini eleştirmeye başlamalarının yarattığı rahatsızlıklar Atatürk’ü ve Devrimini tanıtma yolunda aratırmaların ve yayınların yapılmasını beraberinde getirdi ancak, bunların akademi dışında olması ilgi çekici

Örneğin, S Aydemir ön sözünde “Bir Atatürk devri tarihi yazılamadığı veya varolan yayınların, onu çeşitli cepheleri ile ele alan tek cepheli araştırma ve hikayeler düzeyinde kalan veya konuyu bütünüyle ele alamayan perakende dermecilik olması, his ve heyecan örgüsü içinde Atatürk’ü objektif hüviyetinden çıkardığını söyleyerek Mustafa Kemal’i bütün yönleri ile toplu, temel, gerçek ve az çok objektif bir hayat hikayesinin ortaya çıkmayıı nedeniyle Tek Adam kuşkusuz bir boşluğun doldurulmasında önemli bir yer işgal etmektedir Yazarının da ifade ettiği gibi “ne bir tarih ne bir belgeler kitabı ne de kronoloji derlemesi olmayıp onu belgelere ve tarihe sadık kalarak her düzeyde okuyucuya tanıtmaya çalıan” yaygın tarihçiliğin saygın yapıtlarından biridir3 Yine aynı yaklaşımla ele aldığı İkinci Adam ise yine kendisinin deyişiyle “asla övgü veya yergi olmayıp İsmet İnönü’yü eksik veya yeterli, isabetli veya isabetsiz uygulamaları ile objektif olarak yazılan” yorumu ise okuyucuya bırakan eserdir4

***

Alıntı Yaparak Cevapla