Prof. Dr. Sinsi
|
Yitirilmiş Zamanın Peşinde | İstanbul
Yitirilmiş Zamanın Peşinde | İstanbul

1950'de İstanbul Umumi Haritası
1950'lerde, İstanbul nasıldı dersiniz? Yukarıdaki harita size o günleri hatırlatıyor olmalı Henüz, birinci, ikinci, üçüncü boğaz köprüleri yoktu Boğazi alttan geçecek olan tunelin inşaatı da başlamamıştı 1950'lerde, İstanbul'da, sakin, huzurlu bir hayat vardı Boğazın her iki yakasında, yeşillikler, alabildiğine uzanıyordu Trafik, 1 numaralı sorun değildi Bir yerden bir yere gitmek için, telaşeli davranmaya da gerek yoktu, çünkü yaşam, (Eminönü - Beyoğlu - Üsküdar çevrelerinde) dar bir üçgende odaklanmıştı Boğazda, Kalender vapuru, iskeleden iskeleye keyifli keyifli süzülüyor, uzaktan tramvaylarin "çın, çın" düdükleri yankılanıyordu


40 Paralık Osmanlıca Tramvay Bileti

Üçüncü Mevkii Tramvay Bileti (Üzeri 3 Kırmızı Şeritli)
1935-39 arası Tramvay , İstanbul'un, tek değilse bile, en önemli ulaşım aracıydı Önemli merkezlerinin arsında dolaşıp dururdu Tramvaylarda "mevki" farkı vardı Birinci ve ikinci mevki vagonlarının renkleri, konforları ve ücretleri farklı olurdu Birinci mevkiideki koltuklar deriden, ikinci mevkiidekiler tahtadan olurdu Yolcular, hem bindikleri vagona, hem de gidecekleri mesafeye (kıta'ya) göre ücret öderlerdi 1872 - 1881 yillari arasındakı atlı tramvaylar döneminde, birinci mevkiide kısa mesafe 20 para, en uzun mesafe 60 para; ikinci mevkii için en kısa mesafe 10 para, en uzun mesafe 40 paraymis Ücretler, mevkiiye ve mesafeye göre değişiyordu Tramvay biletlerinin bir yüzünde, tüm kıtalar, mevkiiler ve ücretleri tablo halinde gösterilirdi Arka yüzünde ise, bugünkü sistem haritalarına benzer bir şekilde hatlar gösterilirdi Her bir daire arası bir kıtayı temsil ederdi Biletlerin üzerinde yazıların tamami Osmanlıca ve Fransızca olurdu Bizim zamanımızda, tramvayların akordeon yan kapıları olurdu Vatman, çan çalmak için, ayağının altındakı bir düğmeye basardı İçeride dolaşan biletcinin, boynuna astığı kahverengi deriden bir para çantası, elinde biletleri yanyana dizdiği bir tahta kutusu olurdu Bileti kopartmadan önce, arkası lastikli kalın kalemle, biletin üzerini işaretlerdi

70 Paralık Osmanlıca-Fransızca Yazılı Tramvay Bileti
Biletlerin üzerinde yazılan ifadelere, duraklara birlikte bir göz atalım mi ? Yedi-Colué, Ak-Serai, Beyazıd, Sultan-Ahmed, Emin-Eunu, Sirkedji, Pont, Karakeuy, Cabatache, Bechiktach, Ortakeuy, Courou-Tchechme, Arnaoutkeuy, Bebek, Silivri-Kapou, Daoud-Pacha, Top-Capou, Tchappa, Edirné-Capou, Fatih, Chehzadé-Basi, Eyoub, Aivan-Sérai, Djbali, Cassim-Pacha, Yenicheir, Harbié-Ferikeuy, Chichli-Caracol, Chichli, Azap-Capou, Municipalité, Galata-Sérai, Tunnel, Tatavla, Nichantache ! Fransızca-Türkçe arası garip bir dille ifade edilen bu isimler, tramvay üzerindeki hat tabelalarında da görülürdü Yukarıda yazılanlar "Asil" duraklardı Bir de bunların yanında "İhtiyari" (zorunlu olmayan) duraklar olurdu Vatman, inecek ya da binecek yolcu yoksa, bu duraklarda durmazdi


Dersaadet Tramvay Şirketi
1914 yılının Ocak ayında, Dersaadet tramvay şirketi , elektrikli tramvayın işletilmesi ile ilgili tüm hazırlıkları tamamlamış Deneme seferini, Galata köprüsünden başlatma kararı almış Derken 25 Ocak 1914 günü, gelmiş, çatmış Pazar günü olmasına rağmen, Karakoy (Karakeuy) meydanında, büyük bir halk kitlesi toplanmış Herkes, beygir gücü yerine, elektrik gücüyle çaıişacak tramvayı merak ediyormuş Böylece, tramvay elektriğe, köpü de tramvaya kavuşmuş Bu birliktelik, tramvayın son seferine kadar sürmüş

Kadıköy'de Tramvaylar

Tramvaya Asılanlar 1


Tramvaya Asılanlar 2


Tramvayla İlgili Haber
Tramvayla ilgili haberler, gazetelere de konu olurdu 1955'lerdeki bir gazete haberini birlikte okuyalım: "Şu tramvayın haline bakınız, daha doğrusu, tramvayı kucaklayan gençlerin haline! Bu gençler Haydarpaşa Lisesi öğrencileridir Okuldan çıktıktan sonra, önlerinden dolu geçen tramvaya binip, bir an evvel, uzaktaki evlerine gitmek için, işte böyle ileri atılmakta, tramvayı sarmaktadırlar Elbetteki bunların, bu hareketlerinde bir aykırılık yoktur Okuldan çıkış saatine göre, bir kaç tramvay geçirilmezse, tek tramvay da dolu geçirilirse, öğrenciler başka ne yapabilirler? Ezilmek, düşmek, arkadan gelen, yandan geçen diğer vasıtaların altında kalmak tehlikesine rağmen, bu çocuklar işte her gün böyle hareket etmekte, mekteplerine böyle gidip gelmektedirler Reklam ve propaganda nutukları bir yana, herkesin gözü önünde cerayan eden bu hali görüp bir son vermek lazımdır Bu çocukları bu şekilde tramvaya hücum etmekten men şeklinde olursa, çok daha ağır yazarız! "


Taksim'de Tramvaylar
İstanbul için vazgeçilmez gibi görülen tramvaylar, 1956 sonbaharında başlayan "İmar hareketleri"nden nasibini aldı İlk önce, tramvayların, şehrin en önemli meydanı Aksaray'a girmesine izin verilmedi Sonra, Topkapı-Çapa ve Çapa-Aksaray hatlarındaki raylar söküldü İstanbul, yavaş yavaş, tramvaysız yaşama hazırlanıyordu İstanbul yakası, 1961 yılında, tramvaylara tamamen veda etti Avrupa ülkelerinde, kaldırılan tramvayların yerini hemen metrolar aldıysa da, İstanbul, metro ile çok uzun seneler sonra tanışacaktı İstanbul'da, raylar söküldü, meydanlar yeniden duzenlendi, hatlar iptal edildi, araçlar tamir edilemeyecek şekilde açik havada bekletildi, tramvay zamana yenik düştü




Tramvay'ın Son Seferi, 128 no'lu Tramvay, 12 Ağustos 1962


Troleybüsler
Troleybüsler Sürat azlığı, bakım masraflarının ağırlığı nedeniyle kaldırılan tramvayların yerine konan troleybüsler de çok uzun soluklu olmadı Halk onlara "boynuzlu" adını taktı En küçük bir sarsıntıda, boynuzları, üstteki telden kurtuluyor, şöför inerek, onlari tekrar tellere yerleştirmek için çaba harcıyordu Troleybüslerin hızları düşüktü, manevra kabiliyetleri azdı 1984 yılında seferden kaldırıldılar İstanbullular, troleybüsleri benimsemedikleri için, onları, tramvaylara yaptıklari gibi, duygulu törenlerle uğurlamadılar Troleybüsler, sessiz, sedasız, hayatımızdan silindiler


Eski Bir İstanbul Otomobili


İstanbul 7869 Plakalı Otomobil

AT 1014 Plakalı Otomobil

1948'de Taksimetreli Otomobil


Direksiyondan Vites Otomobil
İstanbulluların hayatında hep vardı ama, yollarda çok ender görülüyorlardı Plakalar, İST 7869 örneğinde olduğu gibi, İstanbul'un ilk üç harfiyle başlar, sonra sıra numarasıyla devam ederdi Ön camlar, genelde iki parçalıydı Taksimetre, dışarıda bulunur, yolcu geldiğinde "kurulurdu" Otomobilin "taksi" oldugunu belirten, damalı şerit, camların altında otomobili çepeçevre sarardı Otomobiller 3 vitesli olur, vites direksiyondan değiştirilirdi Ağır nikelajlarla süslü olurlardı Otomobile binebilmek için, kılık kiyafete de dikkat etmek gerekirdi Otomobil ile ilgili ozel bir moda bile vardi Motor yağ değişimleri, şimdi olduğu gibi 15 000 km'de değil, 2 000 - 3 000 km'de bir yapılırdı Otomobili olmak, bir ayrıcalıktı Otomobili olanlar,mutlaka otomobilleri ile birlikte bir fotoğraf çektirirlerdi


Trafik Kontrolü
Otomobilin az olmasına rağmen, trafik polisleri, her zaman olduğu gibi gene sahnedeydi Polis arabalarının tavanlarında sirenleri olurdu Ekip olarak gezerlerdi Henüz "radar tuzaklari" yoktu Gördükleri otomobili durdurur, evrak kontrolü yaparlardı Trafik polislerinin, özel yapılmış, açık renk uniformaları olurdu


Dodge Kamyon


Tünel
Bir ay süren hayvan denemeli seferlerden sonra, 17 Ocak 1875'te hizmete başlayan tünel, 1910 yılına kadar, 150 beygir gücünde 2 buharlı makineyle çalışırmış


Ahşap Vagon
1940'larda tünelde ahşap vagonlar hizmet veriyordu

|