08-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Eski Türklerde Spor
Eski Türklerde Spor
Milattan Önce 3000 yıllarında Orta Asya da Türklerin yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz Çocukların çok küçük yaşta at eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır Bu uğraşta kadınların da yeri vardı
Türklerin binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif değer taşıyan türlü oyun ve yarışlarla ulaştılar
Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu’nun bazı yörelerinde oynanan kaçma-kovalama nitelikli Gök-Börü, Kız-Börü ve Beyge oyunlarıyla, bir çeşit atlı hokey oyunu olan çögen ve de savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarında rastlamaktayız

GÖK-BÖRÜ : Oyunu değişen lehçelerce Kökperi, Kopkeri gibi isimler de almıştır Bu oyunda asıl olan kesilmiş ve içi temizlenmiş bir oğlak veya hayvanı eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, kendini kovalayan atlılara sınırlanmış bir alan veya alanda bir turu tamamlayarak puan alması biçimindeydi Oyun tek kişiler veya gruplar arasında da oynanırdı Özbek Türklerinde bu oyunu, üzerinde, sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynadığını görüyoruz
KIZ-BÖRÜ : Evlilik törenlerinde kesilmiş hayvan, kız tarafından kaçırılır ve damat tarafı gelini kovalardı O zaman bu oyun Kız-Börü adını alırdı

BEYGE : Atlı oyunların bir başka şekli de düğün törenlerinde kız ve erkeğin bir mesafe içinde karşılıklı olarak Beyge (Babiga) oyunuydu Amaç hedefe önce varmaktı
ÇÖĞEN: Eski Türkler arasında yaygın bir oyundu Bu oyun bugün adına Tibet dilinde top anlamına gelen Puludan alınarak Polo denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidir İlk defa Türkler tarafından oynandığı söylenen bu oyun, İranlılarca çevkan, Bizanslılarca da çukanyan adı ile oynanmıştır
CİRİT : Bugün Anadolu’nun birçok yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski Türklerin çok sevdiği bir binicilik oyunuydu Cesaret, algılama sürati, refleks, denge gibi emosyonel ve motorik özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun iyi bir binicilik ve ata hakim olmayı gerektirirdi Eski Yunan yazar ve komutanlarından Xenophon MÖ 360 yılında Binicilik Sanatı adlı eserinde, Türklerin cirit oyununa benzeyen bir mızraklı süvari oyununu halkına öğütler Eski Romalıların yüzyıllar boyunca oynadıkları Troia oyununun da aslı cirit oyununa benzemektedir

MIZRAK : Türkler boyu 1 5 metre uzunluğundaki ucu sivri taze servi ağacından yapılmış mızraklarla hedef tahtasını delmeyi veya sivri değnekleri toprağa saplama alıştırmaları yaparlardı

KOŞU : Ayrıca, çeşitli sosyal etkinliklerle ilgili olarak (ölüm, doğum, düğün, sosyal yardım v b ), bozkır atları ile 10- 14 kilometre, hatta 100 kilometrelik arazi koşuları yapılırdı

OK ATMA : Ayrıca eski Türkler de birçok sosyal etkinlikte yine ok atma veya ok üzerine içilen antlar gözlenmektedir Okla uzağa atma veya hedefe atma oyunları vardı Ayrıca, at üzerinde de ok atma oyunları vardı Bu konudaki en eski belgeler MÖ 1000 yılda Tibet bölgesinde bulunan kayalara işlenmiş fresklerdi
Yarış amacıyla atılan okların ilki cepheden, ikincisi yandan ve üçüncüsü de hedefi geçtikten sonra geriye dönülerek atılırdı Günümüzde Japonya da bazı dinsel törenlerde benzeri yarışmalar yapılmaktadır

KILIÇ OYUNU : Türklerin geliştirdikleri eğri ve tek yüzlü kılıçlarla oynanan çeşitli dans ve oyunlar vardı Bugün Türkmenistan da çeşitli kabilelerde bu dans ve oyunlar devam etmektedir
GÜREŞ : Asya da en çok sevilen spor dallarından biri de güreşti Çeşitli bayramlarda ve özel günlerde güreş ile ilgili şenlikler düzenlenirdi Yapılan kazılarda çeşitli süs eşyalarının üzerine işlenmiş güreş figürlerine rastlanmaktadır Günümüzde yağlı güreşçilerin giydiği kısbeti, İskit Türklerine ait bir kemik avadanlığın üzerine işlenen güreşçi figüründe görmek mümkündür

KAYAK : MÖ 100 yıldaki eski Çin kaynaklarına göre Amur Bölgesinde oturan Türk kabilesinin yaşantısı hakkında bilgi verilirken, halkın ayaklarına 15 cm genişliğinde ve 160 cm uzunluğunda tahtalar takarak kar ve buzda ev hayvanlarını kolaylıkla avladıklarından söz edilmektedir Bu da kayak sporunun tarihteki ilk örneklerinden biridir Tarihçi Prof W Eberhard yine bu kaynaklara dayanarak eski Türklerde kayak ve kayakçılığını mevcut olduğundan söz eder Yine MÖ 500 yıllarında Çin halkının ayaklarında kayakla gördükleri Türkler için “tahta bacaklı, at ayaklı, benekli ala at” gibi tanımlar kullandığı saptanmıştır İsviçreli Prof Hess kayak tarihini incelerken “Bütün kış karla örtülü olan Sibirya’nın kayakçılığın asıl vatanı olması tabii olduğu gibi, tarihi deliller de Sibirya’nın en kuzey noktalarında yaşayan Türk ve Moğol kavimlerine” kayağın buluşunun ait olduğunu söylemektedir
YÜRÜYÜŞ : Eski Türklerin dinsel geleneklerine göre yaptıkları çeşitli sportif etkinlere Kırgızların çocukların doğumunda, kadınların da katıldığı 265 km lik bir mesafe üzerinden geleneksel yürüyüş yaptıkları,
ATLAMA-SIÇRAMA : Tunguzların düğün törenlerinde 107 kilometrelik yaya koşular düzenlediği, hız alarak çift ve tek ayakla uzun atladıkları,
TEPÜK : Yine Orta Asya da futbola benzeyen Tepük adıyla oynanan bir oyundan Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk adlı eserinde söz etmektedir

Osmanlılar da ise güreşten, at binmeye, ok atmadan, çevgene kadar çeşitli sportif etkinlikleri görüyoruz
YILMAZ KARAHAN
Kaynaklar:
1-Kahraman, Atıf:
Osmanlı Devletinde Spor Kültür Bakanlığı Yayınları 1995
2-Olimpik Hareket:
TMOK Yayını s 10-12 1988
3-Osmanlıda Spor Sempozyumu:
Selçuk Üniversitesi Bed Eğt ve Spor YO Yayını 1999
4-Tayga, Yunus:
Türk Spor Tarihine Genel Bakış GSGM Yayınları No:87 Ankara 1990
|
|
|