08-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yakarişim Sanadir Ey Rabbim...
Yakarışım Sanadır Ey Rabbim!
Gecelerden sabahlara, karanlıklardan güneşlere doğru açılan yüreklerimizin perde
aralıklarından süzülen nur katreleriyle geldim kapına!
Biliyorum, güllerden geçer sana giden yolları Yakarışlarla, dualarla, tahiyyatlarla bezenir
Ey rahmetiyle kalpleri evirip çeviren, Sana kalbimi getirdim
Ey kalpleri nuruyla sarıp okşayan! Onulmaz yaralarla kan-revan kalbim avuçlarımda, kapına
geldim
"Selam olsun ömür seccadesini gönül dergahına serenlere" diyebilmeyi ne çok isterdim, ama
biliyorum ne yüzüm var nede hakkim
Öğrendim ki dua, aşığın maşuğuna bir haber salmasıdır; gözyaşlarıyla yazılmış bir mektubu
Ve bir bekleyiştir, iştiyakla, korkuyla, ümitle bekleyiş
İste, zaman her saniyesini balyozlamaktayken ömrün, verilmemiş hesapların korkusuyla,
titreyen yüreklerimizin bir lahza umut adına geldik kapına Ah gelebildik mi, bir haber var mi
affına dair?
Acziyetimi alarak koynuma, bir dervis hırkasıyla, sevgili Eyyüb' unun sabrını yüklenerek
gelebilmek isterdim kapına!
Meryem örtülerimle örtünebilseydim Tur Dağındaki o ses bir yankı bulabilseydi ruhumda
insanlığım adına Önünde bütün ruhumla secde edebilseydim
Ey gökyüzünü kudretiyle sürmeleyen!
Rahmetini serp, taşlaşan gönüllere Ey Rabbim!
Sanadır münacatım, yalnız Sana olsun aşkım lütfeyle!
Bir avuç ateş böceği uçuver ne olur zifiri yüreklerimize Kararan günlerimize, gecelerimize Ve
ne olursan ol gel diyen aşıkların hürmetine, ne olur affeyle!
Seni aradım durdum gönüllerin yalnızlığında çöllerinin, menzilsiz yollarında ve bir katre
rahmetine muhtaç toprağında Ah perde, ah şah damarım! Sefkâtinin gölgesine sığınıyorum
Ya Rabbim!
Hiçliğin zerresinden kavrulmaya can attığım demdir Vedutsun! iltifatına muhtacız Ya
Rabbim! Tenezzül buyur kulununu münacatına
Dua dua açılırmış Sana giden kapılar Hüzünlü bir sonbahar günü kapında yalvarmaya
geldim Senden korkum nar değil, kaybetme korkusudur Dostu, en sevgiliyi, sıla-yı rahimi,
cananı, canda kaybetme korkusu! Umudumsa rızan: ilahi ente maksudi 
Yüreklerimiz ezik Ya Rabbim! Yüzümüz yerde Kaldırıp başımızı sonsuzluğa bakmaya
yüzümüz yok! Layık olamadık Pişmanlığın dehlizlerinde boğuluyorken ağlayamadık,
derinden sessizce Zayıf irademizle, alaca karanlık yüreklerimizle bir damla gözyaşı
getirebilseydik yürekten, ihlas adına Biliyorum pişmanlıklara delil kabul ederdin
Yüreğin zayıf noktalarında mahkum oldum nefsimize Ya Rabbim! Çıkar kelepçelerini o
aleyhillanenin çıkar ne olur, dostlarının hatırına
Âzad et Ya Rabbim! Şüphelerin oyuncağı olmuş aklin nezarethanesinden Kutlu sevdanın gül
kokusundan doya doya içir sinelerimize diri meyyitler gibi değil, sırat-i müstakim üzerinde
günahlardan nurunla yıkanmış olarak yürümeyi nasip eyle
Şehirler, evler mezar oldu Ya Rabbim! Her evden ceset kokuları yükseliyor semaya Bedenler
değil ruhlar ölü Bizi nurunla dirilmeyi nasip eyle
Biz sanemler inşa ettik yüreklerimizde gökdelenler boyu Biz yeryüzü tanrılarının eteğini
öptük Diz boyu battık çirkefine alemin Sahte dostları, riyakar aşkları çarparak yüzüne
insanlığın, Sana koşmasını nasip eyle
Tövbe kapılarının ardına değin açıldığı ve meleklerin kanatlarıyla yeryüzüne kapandığı
günlerin rahmetinde yüzmekteyken edeb aşkını gönüllerimize nakşet
İste can pazarında canımızı satmaktayız, bir iltifatın uğruna
Gülistanında renksiz, kokusuz bir yaprak olmayı çok görme
Yüce kapında kıtmir olanlardan eyle
Elimizden, yüreklerimizden katran rengi günahlar dökülüyor
Duaları semadan çevrilmeyenler hatırına, geceleri nurlarıyla sabahlara çevirenler adına,
samimiyeti nakış nakış ömür gergefine isleyenler adına, tövbe ediyor, af diliyoruz
dualarımızla
Ya Rabbim! Ben pişmanım! Ben pişmanım! 
|
|
|