Prof. Dr. Sinsi
|
Dehrî Îmân Ediyor.
Bizanslılar devrinde, bir doktor yaşıyordu
Allaha inanmıyor, hâşâ "Yoktur" diyordu
O, semâvî dinlerden, inanmazdı birine
Derdi ki: (Var olmuştur, âlem kendi kendine
Yoktur bu kâinâtı bir yaratan, var eden
Bana, isbât eylesin, aksini varsa diyen
Kim iknâ eder ise, beni kendi fikrine,
Ben dahî gireceğim, o kimsenin dînine )
Halk ifsâd oluyordu, zehirli sözlerinden
Hıristiyân âlemi, âciz kaldı elinden
Bunu, krallarına, gidip haber verdiler
(Bu dinsizi, biz iknâ edemedik) dediler
Kralın da o ara, geldi ki hâtırına:
"Göndereyim bunu ben, müslümân diyârına
Onların âlimleri, daha çok bilgilidir
Bu dehrînin haddini, ancak onlar bildirir ”
Bir de mektup yazarak islâm hükümdârına,
Dedi: (Dinsiz bir doktor gönderiyorum sana
Kendisi dehrî olup, tanımıyor Rabbini
Bildirsin ulemânız, bu dehrîye haddini )
Haber saldı hükümdâr, “Ahmed bin Harb”e hemen
O dahî hükümdâra, buyurdu ki cevâben:
(Hazırlayın sarayda, münâzara yerini
Ben biraz gecikirim, az beklesin o beni )
Ahmed-i harb, meclise geç gelince bilerek,
Sordu dehrî: (Ne için, geç kaldınız?) diyerek
Buyurdu ki: (Ben abdest almak için, Dicle'ye,
Gidince, şâhit oldum gâyet tuhaf bir şeye )
(Ne gördünüz?) deyince, buyurdu: (Biraz evvel,
O suyun kenârında, “Ağaç” vardı çok güzel
Baktım, yere yıkıldı, sonra o ağaç yine,
Biçilip tahta oldu, hemen kendi kendine
Sonra da bu tahtalar, insan eli değmeden,
birbiriyle birleşip, bir “Sandal” oldu hemen
Kayıkçısız, küreksiz, başladı yürümeye,
Bu sebeple geciktim, yanınıza gelmeye )
Dehrî bunu dinleyip, dedi ki: (Bu, delidir
Bu saçma sözleri de, bunun bir delîlidir )
Buyurdu ki: (Ey ahmak, vazgeç bu gurûrundan
Senin saçmalarının, bir farkı var mı bundan?
Sen dersin ki: "Bu âlem, olmuş kendi kendine"
Bu sözün, uyuyor mu hiç bir akla ve dîne?
Bir sandal ki, ustasız yapılamazsa mâdem,
Nasıl kendi kendine oldu bu koca âlem?
Bir âlem ki, içinde, ne ince san’atlar var
Ay, güneş sistemleri, milyonlarca yıldızlar
Akılları şaşırtan, bu incelikleriyle,
Bu âlem, hiç sâhipsiz olur mu, peki söyle?)
Dedi ki: (Çok haklısın, lâzım elbet bir yapan )
“Şehâdet”i getirip, îmâna geldi o an
DEHRÎ ÎMÂN EDİYOR
Malu mülke olma mağrur deme var mı ben gibi
Bir muhalif yel eser savurur harman gibi  
|