Yalnız Mesajı Göster

Esmâ-Ül Hüsnâ

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esmâ-Ül Hüsnâ



ESMÂ-ÜL HÜSNÂ


Esmâ-Ül Husnâ, Allah´ın güzel isimleri demektir


Bir âyet-i kerîmede:


"En güzel isimler O´nundur (Allah´ındır)" (el-Haşr, 24) buyurulmaktadır


Diğer bir âyette de; en güzel isimlerin Allah´a ait olduğu belirtildikten sonra, bu isimlerle dua edilmesi tavsiye olunmaktadır (el-A´râf, 180)


Allah´ın isimleri tevkifîdir Yâni, Allah hakkında ancak âyet ve hadîslerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir Rastgele isim izafe edilemez


Esmâ-Ül Husnâ ile ilgili olarak Buhârî ve Müslim´de:


"Allah´ın 99 ismi vardır Kim bunları ezberlerse (îman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer" buyurulmuştur


Tirmizî, İbn-i Hibban ve Hâkim´in bu konudaki rivâyeti ise, şöyledir:


"Kim bunları (Esmâ-Ül Husnâ´yı) mânâlarını anlayarak sayar, bunlarla Allah´ı zikrederse Cennete girer"


Şâh-ı Nakşıbend Hzleri bu hadîsle ilgili olarak buyurur ki:


"Bu hadîs-i şerîfteki Ahsâ kelimesinin bir mânası, saymaktır Diğer bir mânası ise, bu ism-i şerîfleri öğrenip bilmektir Bir mânası da, bu esmâ-ül şerîfin mûcibince amel etmektir Meselâ: Rezzâk ismini söylediği zaman, rızkı için asla endişe etmemeli Mütekebbir ismini söyleyince, Allahü Teâlâ´nın azametini ve kibriyâsını düşünmelidir"


Hadîslerde zikri geçen 99 isim şunlardır:



--------------------------------------------------------------------------------


ALLAH


Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk´ın has ismidir Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz


Bu isim, Allah´tan başkasına ne hakikaten ve ne de mecazen verilemez Diğer isimlerin ise, Allah´tan başkasına isim olarak verilmesinde bir mahzur yoktur İnsanlara Kadir, Celâl ismini vermek gibi Yalnız bu isimlerin başına, insanlara izafe edildiklerinde, "kul" mânâsına gelen "abd" kelimesinin ilâvesi güzeldir Abdülkadir ismi gibi


er-RAHMÂN


Ezel´de bütün yaradılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran;


Sevdiğini, sevmediğini ayırdetmiyerek bütün mahlûkatını sayısız nimetlere garkeden


Hayatları için lüzumlu olan bütün rızıkları veren


er-RAHÎM


Pek ziyade merhamet edici;


Verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırıcı


Rahmân ism-i şerîfinden Allah Teâlâ´nın ezelde bütün mahlûkatı için hayır ve rahmet irade buyurduğu anlaşılır Rahîm ism-i şerîfi ise, mahlûkatı arasında irade sahipleri, hususan mü´minler için rahmet-i İlâhiyyenin tecellisini ifade eder


el-MELİK


Bütün mahlûkatın hakikî sâhibi ve mutlak hükümdârı


Allah´ın, ne zâtında ve ne de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur Bilâkis herşey zâtında, sıfâtında, varlığında ve varlığının devamında O´na muhtaçtır Bütün kâinatın hakikî sâhibi, mutlak hükümdârıdır


el-KUDDÛS


Hatâdan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz


Allah, hissin idrâk ettiği, hayâlin tasavvur ettiği, vehmin tahayyül ettiği, fikrin tasarladığı her vasıftan münezzeh ve müberradır O hatâdan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz olandır Bu bakımdan her türlü takdîse lâyıktır


İnsan su´-i ihtiyârı karışmadığı müddetçe kâinatta fıtrî olarak bulunan umumî temizlik hakikatı da, Cenâb-ı Hakk´ın KUDDÛS isminin tecellîsidir


es-SELÂM


Her çeşit ârıza ve hâdiselerden sâlim kalan;


Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran;


Cennet´teki bahtiyar kullarına selâm eden


Bu ism-i şerif, Kuddûs ismi ile yakın bir mânâ ifade etmekte ise de Selâm ismi, daha ziyade istikbale aittir Yani, Cenâb-ı Hakk´ın gerek zâtı, gerek sıfatı ileride en ufak bir tegayyüre, bir değişikliğe, bir za´fa uğramaktan münezzehtir O, ezelde nasılsa ebedde de öyledir


el-MÜ´MİN


Gönüllerde îman ışığı yakan, uyandıran;


Kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran


Allah Teâlâ, kalblere îman ve hidâyet bağışlayarak oralardan şübhe ve tereddüdleri kaldırmıştır


Kendine sığınanlara aman verip korumuş, emniyetle rahatlandırmıştır


el-MÜHEYMİN


Gözetici ve koruyucu


Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O´dur Hiçbir zerre, hiçbir lâhza, Onun bu lûtuf ve âtıfetinden boş değildir


el-AZÎZ


Mağlûb edilmesi mümkün olmayan galib


Bu ism-i şerîf, kuvvet ve galebe mânâsına gelen İZZET kökünden gelir Allah Teâlâ mutlak sûrette kuvvet ve galebe sâhibidir


İzzet sıfatı, Kur´an´da birçok yerlerde azab âyetleri bahsinde gelmiştir Fakat bu ism-i şerîfin yine birçok defa Hakîm ism-i şerîfi ile birleştiği görülür Bunun mânası: Allah Teâlâ´nın kudreti galibdir, fakat hikmeti ile kötülerin cezasını te´hir eder, kötülük edip durmakta olan insanları cezalandırmakta acele etmez, demektir


el-CEBBÂR


Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan;


Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan


Bu ism-i şerif cebir maddesindendir Cebir, "kırık kemiği sarıp bitiştirmek, eksiği bütünlemek" mânasına geldiği gibi, "icbar etmek", yani, "zorla iş gördürmek" mânasına da gelir


Bu mânaya göre Allah Teâlâ Cebbâr´dır Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor


Cebbâr´ın ikinci mânasına göre de; Allah Teâlâ kâinatın her noktasında ve her şey üzerinde dilediğini yaptırmağa muktedirdir Hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali yoktur


el-MÜTEKEBBİR


Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren


Büyüklük ve ululuk, ancak Allah´a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah´ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı takınamaz


el-HÂLIK


Herşey´in varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri,


hâdiseleri tayin ve tesbit eden ve ona göre yaratan, yoktan vâr eden


Bu ism-i şerîfin mânasında iki husus vardır:


1 Bir şey´in nasıl olacağını tayin ve takdir etmek,


2 O takdire uygun olarak o şey´i îcad etmek


el-BÂRİ´


Eşyayı ve her şey´in âzâ ve cihazlarını birbirine uygun bir halde yaratan


Her şey´in vücudu mütenasib, yani, âzası, hayat cihazları ve aslî unsurları keyfiyet ve kemmiyet bakımından birbirine münasib olarak yaratıldığı gibi, hizmeti ve faydası da umumî âhenge uygun yaratılmıştır


el-MUSAVVİR


Tasvîr eden, herşey´e bir şekil ve hususiyet veren


Allah Teâlâ herşey´e bir sûret, bir özellik vermiştir Herşey´in kendisine göre şekli, dıştan görünüşü vardır ki, başkalarına benzemez


Meselâ: İnsanlar arasında tamamiyle birbirinin aynı iki insan yoktur


Bundan daha garibi, parmak uçlarındaki çizgilerdir Bu çizgiler, insanların sayısı kadar değişik gidiyor ve hiçbiri ötekine uymuyor Şu halde insanın hiç taklit olunamayacak imzası, bastığı parmak izidir


İşte bunlar, Allah Teâlâ´nın MUSAVVİR isminin tecellîleridir


el-ĞAFFÂR


Mağfireti pek bol olan


Gafr, örtmek ve sıyânet etmek (korumak) mânâsınadır Allah mü´minlerin günahlarını örter Dilediği kullarını da günahlardan sıyânet eder, korur Bu, onlar için en büyük nimetlerden biridir


el-KAHHÂR


Herşey´e, her istediğini yapacak surette galib ve hâkim


Kahr, bir şey´e, onu hor ve hakîr kılacak veya mahv ve helâk edebilecek sûrette galib olmaktır Allah Teâlâ Kahhâr´dır, her vechile üstün ve daima galibdir Kuvvet ve kudretiyle her şey´i içinden ve dışından kuşatmıştır Hiçbir şey O´nun bu ihâtasından dışarı çıkamaz Ona karşı herşey´in boynu büküktür Kahrına yerler, gökler dayanamaz Kahr ile nice azıp sapmış ümmetleri ve milletleri mahv ve perişan etmiştir


el-VEHHÂB


Çeşit çeşit nimetleri devamlı bağışlayıp duran


Vehhâb kelimesi hibe kökünden gelmektedir Hibe, "herhangi bir karşılık ve menfaat gözetmeden birine bir malı bağışlamak" mânasınadır Vehhâb ise, "Her zaman, her yerde ve her şey´i çok çok ve bol bol veren ve karşılık beklemeyen" demektir

Alıntı Yaparak Cevapla