Yalnız Mesajı Göster

Rabbimizi Tanımanın Yolu

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabbimizi Tanımanın Yolu



Allah'ü Teâlâ'nın sıfatlarını, kendi sıfatlarından, ve zâtını, kendi zâtından bildiği gibi, Allahü Teâlâ'nın tenzih ve takdisini de kendi tenzih ve takdisinden bilir
Allah'ü Teâlâ hakkında tenzîh ve takdisin mânâsı, vehme ve hayâle gelen her şeyden beri, mukaddes ve yüksek olmasıdır O'nun, tasarrufunun haricinde olan hiçbir yer olmadığı hâlde, kendisine bir yer izafe edilmekten münezzehtir, uzaktır
İnsan, bunun numunesini kendinde görebilir Kalb dediğimiz ruhunun hakikati, vehim ve hayâle gelen her şeyden münezzehtir Onun için ölçü ve sayı olmayacağını, bölünemeyeceğini de söylemiştik Böyle olunca, rengi, şekli de olmaz Şekli ve ölçüsü olmayan bir şeyin hayâle gelmesi imkânsızdır Gözün gördüğü veya benzerini gördüğü şey, hayâle gelir Göz ve hayâle verilenler ise şekil ve renklerden başka' bir şey değildir
Yaratılış icabı sorulacak olan (nasıl bir şeydir?) in mânâsı, şekli nasıldır, küçük müdür, büyük müdür? demektir Bu sıfatların kendisine yanaşamadığı bir şey için, nasıl sorusu lüzumsuz ve boş olur
Nasıldır sorusunun kendisine sorulamayacağı bir şeyi bilmek istersen, kendi hakikatine bak Hakkı tanımak yeri olan senin hakikatin bölünmez, ölçülmez, kemmiyet ve keyfiyet ona yanaşamaz
Bir kimse, «Ruh nasıl şeydir?» diye sorsa, cevabı, «Nasıl demenin ona yolu yoktur!» olur
Kendini bu sıfatlarla bilince, Allahü Teâlâ'nın bu takdis ve tenzihe daha lâyık olduğunu anlarsın, insanlar nasıl olduğu bilinmeyen bir varlığa şaşarlar, işte kendileri öyledir ve kendilerini bilmezler!
Hattâ insan kendi bedenine dikkat ederse, nasıl olduğu bilinmeyen binlerce şey bulur Bunların hiçbirini görmez Meselâ, aşk ve derdi göz görmez Nasıl olduğunu bilmek istese, yine bilemez Çünkü, böyle şeylerin şekli ve rengi yoktur Bu suale sebep bile yoktur
Hattâ bir kimse sesin hakikatini öğrenmeye çalışsa, yahut kokunun ve tadmanın hakikatinin nasıl olduğunu bilmek istese, bilemez Bunun sebebi, nasıl ve ne gibi? sorular, görme duygusundan meydana gelen hayâl icabı şeyler olduğu için, her şeyden gözün nasibini, payını aramak istemesidir Ses gibi, kulakla alâkalı olan şeyden, gözün hiç nasibi yoktur Gözün, sesin nasıl ve ne gibi olduğunu öğrenmek istemesi ise muhaldir [imkansızdır]
Çünkü ses, gözün nasibi olmaktan münezzehtir Renk ve şekil de kulağın nasibi olmaktan münezzehtir Bunun gibi, lâzım olan şeyi kalbin anlaması ve aklın bilmesi, bütün his âzalarının nasibi olmaktan münezzehtir Nasıl ve ne gibi sorular, his olunanlar içindir Burada uzun yazmak ve derine dalmak icabeder [gerekir]
Akli ilimlerden bahseden kitablarımızda uzun uzun anlattık Bu kitabda bu kadan kâfidir Maksad; insanın nasıl olduğu bilinmeyen kendinden, Allahü Teâlâ'nın nasıl olduğunun bilinemeyeceğini anlamasıdır
İnsan bilir ki, ruh vardır ve bedenin padişahıdır Bedeninde bilinebilen her şey, onun ülkesidir O ise nasıl olduğu bilinmeyen bir şeydir Bunun gibi, kâinatın padişahı (Allahü Teâlâ'nın da nasıl olduğu bilinemez His olunan gibi bilinen her şey onun mülkü, memleketidir
Allah'ü Teâlâ'nın tenzihini bildiren diğer bir husus da, ona hiçbir yer izafe edilmemesidir Ruh da hiçbir şeye izafe olunamaz Ruh, eldedir, ayaktadır, baştadır veya başka bir yerdedir denemez Belki bedenin bütün kısımları ayrılır, bölünür, o ise bölünmez Bölünemeyenin bölünene girmesi muhaldir
Çünkü, o zaman, o da bölünebilir bir hâl alır! Hiçbir uzuvda olduğu söylenemediği hâlde, hiçbir uzuv onun tasarrufunun dışında kalmaz Bilâkis hepsi onun emrinde, tasarrufundadırlar O hepsinin hâkimidir
Hususan, bütün kâinat, kâinatın hâkimi olan Allahü Teâlâ'nın tasarrufundadır O ise, kendisine bir yer izafe edilmekten, filân yerdedir denmekten münezzehtir, beridir Takdisi bu şekilde anlatmak, ruhun hususiyetini ve sırrını açıklamakla olur
Buna ise izin yoktur Hepsini anlayabilmek, «Allahü Teâlâ Âdemi [yâni Ademin hakikatini, rûhunu] kendi suretinde yarattı» hadîs-i şerifiyle açıklanabilir

Alıntı Yaparak Cevapla