Yalnız Mesajı Göster

Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler

Eski 08-03-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cennette İlgili Ayetler Ve Hadisler




Cennet ehli Allah'ın huzuruna iki defa girer Onlardan her biri o mecliste, amellerine göre, inci, yakut, zümrüt, altın ve gümüşten minberler üzerinde otururlar Gözleri hiçbir zaman bu kadar aydın olmamıştır Bunun tekrarına kavuşmak ümidi ile ertesi günü bekler halde yerlerine dönerler [Ramuz el-Ehadis-1, s 120/3]

Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72)

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir Cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30)


Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir (Beyyine Suresi, 8)

Bir hadiste cennet ehlinin Allah'tan razı olduklarından şöyle bahsedilir:

"Ey Rabbimiz, buyur! Emrine âmâdeyiz! Hayır Senin elindedir!" derler Rab Teâla:

"Razı oldunuz mu?" diye sorar Onlar:

"Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!" derler [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 456-457/13],,

Cennet ehlinden herkes cehennemdeki yerini görür de "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?" der ve bu ona şükür olur [Ramuz el-Ehadis-2, s 342/1],,

Cennete girip, cehennemden kurtulmak, nimetin tamamındandır [Ramuz el-Ehadis-2, s 449/6]

Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde ağırlanırlar'
(Rum Suresi, 15)

Cennet ehlinin bu sevinçleri Kuran'da şöyle haber verilir:

Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik Andolsun, Rabbimiz'in elçileri hak ile geldiler" Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek (A'raf Suresi, 43)

Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar Suçlu-günahkarları; "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler "Yoksula yedirmezdik (Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı" (Müddessir Suresi, 40-47)

"O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı" (Mülk Suresi, 2)

"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" (Müminun Suresi, 115)

" yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız" (Nahl Suresi, 93) ve "Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır" (Enam Suresi, 132)

Pişman olan kimse, Allah'ın rahmetini gözler Kendini beğenen de Allah'ın gazabını bekler Herkes Allah'ın huzuruna, ölümünden önce yaptığı amel ile gelir Ve muhakkak ki amellerin sahipleri hatimelerine göre hüküm giyerler Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür Kim de zerre kadar şer yaparsa onu görür [Ramuz el-Ehadis-1, s 237/15]

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin" (Nahl Suresi, 32)

Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün) (Al-i İmran Suresi, 30)

Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın Katında olan ise kalıcıdır Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz (Nahl Suresi, 96-97)

"hiç hesaba katmadıkları şeyler"i (Zümer Suresi, 47) de açığa çıkaracaktır

Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar (Ahkaf Suresi, 19)

"Allah Katında onlar derece derecedir" (Al-i İmran Suresi, 163)

Cenneti de amellere göre taksim ederler (Çok ameli olan çok pay alır) [Ramuz el-Ehadis-1, s 198/17],

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin (çaba sarfedenlerin) Allah Katında büyük dereceleri vardır İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır (Tevbe Suresi, 20)

Cennette yüz derece vardır Bir tanesi bütün alemleri içine alır [Ramuz el-Ehadis-1, s 125/8]

Cennet yüz derecedir Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur Geriye kalan biri ise diğer ahaliye [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/11]

Cennet ehli gurfelerde (cennet köşkü) kalanları (ehl-i guraf) görürler Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir [Buhari, Müslim, Cennet 11, 2831]

Cennet yüz derecedir Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer Ve onun üstü Arşı Rahmandır Cennetin ırmakları buradan kaynar Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin [Ramuz el-Ehadis-1, s 200/4]

Ayrıca hadislerde Adn Cenneti'nden de bahsedilmektedir Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Adn Cenneti ile ilgili olarak şunları bildirmektedir:

Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır [Ramuz el-Ehadis-1, s 272/4]

Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde ise Adn Cenneti'nin ihtişamını şöyle tarif eder:

Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır) Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), otları zaferandır [Dünya Ötesi Yolculuk, s 295]

cennette "hoşnut edilmiş" (Fecr Suresi, 28
Allah'tan "razı" (Beyyine Suresi, 8

Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 412/10114]

Cennet ehlinin en aşağı derecesinde olan kişi cennetlerine, hanımlarına, nimetlerine, hizmetçilerine ve yataklarına bakar Bin senelik yoldan görüp bunları seyredebilecek Allah Katında olanların en kıymetlileri ise, sabah akşam Allah'ın cemalini görebilendir [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s 412/10115]

İnsan, nur-u iman ile (iman nuruyla) ala-yı illiyyine (Cennetteki en yüksek dereceye) çıkar; cennete layık bir kıymet alır [Gençlik ve Ölüm, s 435]

Allah, "Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti" (Saffat Suresi, 84)
"Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır" (Rad Suresi, 28)

"İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar Onda süresiz kalacaklardır" (Hud Suresi, 23

Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider" (Fetih Suresi, 29)

"Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir" (İbrahim Suresi, 24-25)

Peygamberimiz (sav) de pek çok hadisinde cennete giren kişilerin güzel ahlaklarına dikkat çekmiştir Bunlardan biri şöyledir:

Cennete girmelerini en çok sağlayan şeyler nelerdir? Allah korkusu ve güzel ahlaktır [Ramuz el-Ehadis-1, s12/8]

Peygamberimiz (sav) bir hadiste cennete layık olabilmek için hatırda tutulması gereken konuları da şöyle bildirmiştir:

Allah'tan haya, kabirlerde çürümeyi unutmamak, içinizi ve ondakileri unutmamak, başı ve baştakileri unutmamanızdır Kim ahiret ikramını isterse, dünya ziynetini terk etsin İşte o vakit kul "Allah'tan hakkıyla haya etmiş" olur O vakit Allah'ın dostluğuna nail olmuş olur [Ramuz el-Ehadis-2, s 343/2]

Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır [Ramuz el-Ehadis-1, s 132/9]

Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 429/2]

Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmasın (Neml Suresi, 75)

Gerçekten, senin Rabbinin Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir (Hac Suresi, 47)

Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir (Mearic Suresi, 4)

Gökten yere her işi O evirip düzene koyar Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir (Secde Suresi, 5)

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevk edildiler Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz Ebedi kalıcılar olarak ona girin" (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir (Zümer Suresi, 73-75)

Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır (Kehf Suresi, 53)

Ehli cennet kendi isimleri, babalarının ve kabilelerinin isimleri ile bellidir Kıyamet gününe kadar onların adetlerinde çoğaltılma ve azaltılma olmaz Ehli cehennem de yine kendi isimleri, babalarının ve kabilelerinini isimleri ile bellidir Kıyamet gününe kadar onların adedlerinde de çoğaltılma ve azaltılma olmaz [Ramuz el-Ehadis-1, s 155/3]

Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır
(Saffat Suresi, 96)

Bediüzzaman, Cennet ve Cehennemin Hayal Suretinde Yaratıldığını Açıklamıştır

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük İslam alimi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi de, cennet ve cehennem ile ilgili açıklamalarında, cennet ve cehennemin -tıpkı dünya hayatı gibi- hayal suretinde yaratıldıklarını belirtmiştir Örneğin aşağıdaki sözünde, cennet ehlinin hayal suretinde yaratıldıkları için, Allah'tan bir nimet olarak, aynı anda birkaç mekanda bulunabileceklerini açıklamıştır:

Hem nasıl ki şu kesafetli (bulanık), karanlıklı, dar dünyada Güneş'in pek çok âyinelerde (aynalarda) bir anda aynen bulunması gibi, öyle de: Nurani bir zât, bir anda çok yerlerde aynen bulunması -Onaltıncı Söz'de ispat edildiği gibi- meselâ, Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm bin yıldızda bir anda hem Arş'ta (Allah'ın büyüklüğünün ve yüceliğinin tecelli ettiği yer), hem huzur-u Nebevî'de (Peygamber huzurunda), hem huzur-u İlahîde (Allah'ın huzurunda) bir vakitte bulunması; hem Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın haşirde (kıyametten sonra bütün insanların toplanacakları meydan) bir anda ekser (en çok) etkıya-ı ümmetiyle (Peygamberin yolundan giden çok takva sahibi kimseler) görüşmesi ve dünyada hadsiz (sayısız) makamlarda bir anda tezahür etmesi (görünmesi) ve evliyanın bir nevi garibi olan ebdalların (evliyadan başka nuraniyet kazanmış olanlar) bir vakitte çok yerlerde görünmesi ve avamın (ilim sahibi olmayan halk) rü'yada bazan bir dakikada bir sene kadar işler görmesi ve müşahede etmesi (gözle görmesi) ve herkesin kalb, ruh, hayal cihetiyle (yönüyle) bir anda pek çok yerlerle temas edip alâkadarane (ilişkili) bulunması, malûm (bilinen) ve meşhud (görülen) olduğundan elbette nuranî, kayıtsız, geniş ve ebedî olan cennette, cisimleri ruh kuvvetinde ve hayal sür'atinde olan ehl-i cennet, bir vakitte yüzbin yerlerde bulunup yüzbin hurilerle sohbet ederek yüzbin tarzda zevk almak; o ebedî cennete, o nihayetsiz (sonsuz) rahmete lâyıktır ve Muhbir-i Sadık'ın (ASM) haber verdiği gibi hak ve hakikattır Bununla beraber, bu küçücük aklımızın terazisiyle o muazzam hakikatlar tartılmaz (Sözler, 502)

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler
(Kamer Suresi, 54)

Alıntı Yaparak Cevapla