|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ölüm, Ölüme Hâzırlanmak
Ölüm hastası halâlden ve mümkin olduğu kadar abdestli ve kalbi uyanık kimselerin Besmele ve düâ ile hâzırladığı şeyleri yimelidir
Hasta yanında, Velîlerin, âlimlerin ve sâlihlerin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hikâyeleri ve sözleri konuşulmalı, bunlara sevgisi artdırılmalıdır Evliyâ-yı kirâmın “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” söylenmesi, rahmete sebeb olur
Ölüm alâmetleri görülünce, yanında, çocuk, cünüb, özrlü kadın bulundurulmamalıdır Odada ve hattâ evde resm bulunmamasına çok dikkat etmelidir Yanında âlim, sâlih birkaç kimse bulunup, zorlamamak üzere, Kelime-i tevhîd söylemesi te’mîn edilmelidir Söylemesi için sıkışdırmamalıdır Yanındakiler söyleyip ona duyurmalı, usandırmamalıdır Bir kerre söyler ise, bir dahâ söyletmemeli, başka şey söyler ise, Kelime-i tevhîdi bir dahâ söylemesi hâtırlatılmalıdır Ya’nî, son sözü, Kelime-i tevhîd olmalıdır Zorlamadan, bir kerre, (Lâ ilâhe illallah) demek, yanındakilere sünnetdir Kelime-i tevhîdi hâtırlatanların, hastanın düşmanı, vârisi olmaması uygundur Kimse yok ise, vâris hâtırlatır
Hasta yanında (Yasîn) sûre-i şerîfesini okumak mühim sünnetdir Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Yanında Yasîn-i şerîf okunan hasta, suya doymuş olarak vefât eder ve doymuş olarak kabre girer) Ya’nî, cân vermenin hâsıl edeceği susuzluğu duymaz Yasîn sûre-i şerîfesi, kıyâmetde olan şeyleri, dünyânın geçici olduğunu, Cennet ni’metlerini ve Cehennemdeki azâbları bildirdiğinden, hasta yanında okununca, îmân ile gitmeğe sebeb olan şeyleri işitmiş olur (Ra’d) sûresini okumak, rûhun çıkmasını kolaylaşdırır İnsan ölünce, Hanefîde necs olur Kur’ân-ı kerîm, yanında değil, karşısında ve sessiz okunabilir Diğer üç mezhebe göre necs olmaz
Kur’ân-ı kerîmi, ölüler de işitir ve fâidelenir Cenâze taşıyanların, kabr ziyâret edenlerin, maddî bir karşılık düşünmiyerek, Kur’ân-ı kerîmden bir parçayı, Allah rızâsı için okuyarak, sevâbını meyyitin rûhuna hediyye etmeleri sünnetdir
Ölüm hâlinde su içirmek sünnetdir İhtiyâcı görülürse vâcib olur İçince ferahladığı görülürse vâcibliği artar O ânda şeytân, sâf su gösterip, senden başka ma’bûdüm yokdur dersen, sana içiririm dediği, hadîs-i şerîflerde bildirilmişdir Yasîn sûre-i şerîfesini okumanın on fâidesi vardır:
1 — Aç olan, tok olur Ya’nî, ummadığı yerden rızk gelir
2 — Susuz olan, kanıncıya dek su bulur
3 — Elbisesi olmıyan, elbise bulur
4 — Eceli gelmiyen hasta şifâ bulur
5 — Eceli gelen hasta ölüm acısı duymaz
6 — Ölürken, Cennet melekleri gelip, görünür
7 — İnsan korkduğundan emîn olur
8 — Müsâfir ve garîb yardımcı bulur
9 — Bekârların evlenmesi kolay olur
10 — Gayb olan şey bulunur
Fekat bunlara niyyet ederek ve inanarak okumak lâzımdır
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Ölüm hastası yanında, bir sûre okununca, her harfi için bir melek gelip, rûhun kolay çıkmasına düâ eder Yıkanırken yanında bulunurlar Cenâzesi ile birlikde giderler Nemâzında bulunurlar Gömülürken bulunurlar Hep düâ ederler) Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Müslimân bir hasta yanında Yasîn-i şerîf okunursa, Rıdvân ismindeki melek Cennet şerbeti getirir Suya doymuş olarak rûh teslîm eder Doymuş olarak kabre girer Suya ihtiyâcı olmaz )
Hasta, Allahü teâlânın afvına, merhametine güvenmeli, Rabbim beni magfiret eder demelidir Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde buyuruyor ki, (Kulum, beni nasıl umarsa, onu öyle karşılarım Öyle ise, benden hep iyilik bekleyiniz!) Server-i âlem “sallallahü aleyhi ve sellem”, vefâtından üç gün önce buyurdu ki, (Allahü teâlâdan iyilik umarak cân veriniz!) Hasta yanındakilerin, iyilik ümmîdini artdıracak şeyler söylemesi, Rabbimizin rahmetini umduğumuzu hâtırlatmaları sünnetdir Ölüm hâli görülünce, rahmet ümmîdini artdıracak şeyler söylemek vâcib olur Kılmamış nemâzları varsa, tevbe etmesine teşvîk eylemek sünnetdir
Ölür ölmez, borclarını bir ân önce ödemelidir Borcları ödenmedikce, rûhu, iyiler derecesine kavuşamaz Zevcesine, vaktîle ödemediği (Mehr), ya’nî nikâh parası da, borcudur Verilmemiş, birikmiş zekât, fıtra da borcdur Hırsızlık etmesi, zor ile alması da borcudur Kabre koymadan, borclarını ödemek mümkin olmaz ise, meyyitin velîlerinden [ya’nî yakın akrabâsından] biri, borcu (Havâle üsûlü) ile, kendi üzerine alır Ya’nî borclar bunun olur Böylece, hak sâhiblerinin kabûl etmesi ile, meyyit borcdan kurtulmuş olur Borclar, velî üzerinde kalır Bu yol, havâle üsûlüne tam uymuyor ise de, meyyitin ihtiyâcı çok olduğu için, islâmiyyet izn vermişdir Server-i âlem “sallallahü aleyhi ve sellem” borclu olan birinin nemâzını kılmak istemedi Ebû Katâde-i Ensârî “radıyallahü anh” ismindeki bir sahâbî, borcunu, bu üsûl ile, kendi üzerine alarak kabûl edince, cenâze nemâzını kılmağı kabûl buyurdu Bu meyyitin borcu iki dînâr, ya’nî iki miskâl [4,8 gramlık sikkeli, ya’nî kesilmiş, ölçülü iki altın] olup, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Ebû Katâdeye, (Bu iki altın borc, senin üzerine oldu mu ve meyyit borcdan kurtuldu mu?) buyurdu Ebû Katâde (Evet) deyince, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, cenâzenin nemâzını kıldı Görülüyor ki, yabancı bir kimse de borcu kendi üzerine alırsa, meyyit borcdan kurtulmakdadır Borcu üzerine alan kimsenin alacaklıya (Meyyiti halâl et!) dimesi uygun olur Böyle halâllaşma ile, meyyit borcdan temâmen kurtulur
|