08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Örtünmek Asil Medeniyettir
ÖRTÜNMEK HAKİKİ MEDENÎLİKTİR
Taife-i nisa’nın tesettüre riayet et*meyip açılma*ları, Kur’an (A’raf Suresi 7:27, 28) âyetle*rinin beyanıyla, cahiliye âdet*le*rine([129]) bir irti*cadır
Kur’an (A’raf Suresi 7:26) âyetiyle avret yerle*rinin örtün*mesini be*yan ettiği gibi, hadislerde de bu mevzuda hayli rivayet mev*cuttur Ezcümle, «Behz bin Hâkim’in dedesi Muaviye bin Hayda (R A ) dan ri*vayet edildiğine göre şöyle demiştir:
—Ya Resulallah! Avretlerimizin neresini örteriz? (Örtmemiz gerekir?) diye sor*dum Efendimiz (bana):
—Sen avretini (helalın olan) karından veya cari*yen*den başka herkesten sakla! buyurdu Ben:
—Ya Resulallah! Eğer kavm kendi ara*larında (karışık ve bir yerde) olsalar, (avretle ilgili hüküm ne*dir?) bana bun*dan haber ver, dedim Efendimiz (bana):
—Avretini hiç kimseye göstermemeye gücün ye*terse, sakın avretini kat’iyyen gösterme!” buyurdu (Ben):
—Ya Resulallah! Eğer birimiz (tek ba*şına) boş bir yerde olursa hüküm nedir? diye sordum Buyurdu ki:
—İnsanlara nazaran Allah’tan haya etmek daha vacibdir » (İbn-i Mace, 9 Kitab-ün Nikah, 28 bab, 1920 hadis meali)
«Ebu Said-i Hudri (Radıyallahü Anhü) den rivayet edil*diğine göre: Resulullah (Sallallahü Aleyhi Vesellem) şöyle bu*yurdu demiştir:
Kadın, kadın avretine bakmasın Erkek de, erkek avretine bakmasın » (İbn-i Mace Kitab-üt Tahare, 137 bab, 661 hadis meali)
«Ebu Said-i Hudri (R A ) şöyle demiştir:
—Resulullah (A S M ) buyurdu ki: “Erkek erke*ğin avret yerine, kadın da diğer kadının avret yerine bakmasın Erkek erkeğe bir tek yatak içinde sür*tünme*sin” buyuru*luyor ” (Sahih-i Müslim Kitab-ül Hayz, 74 hadis meali ve Sahih-i Buhari 8 Kitab 8, 10, 12 babları da avret ile alâkalıdır )
Dinimizin tesettür gibi kat’i emir*leri, resmi*yet ve gayr-ı resmiyet veya za*man ve şartlara göre değişmez Binaenaleyh büyük ekseriyeti müslüman olan bir cemi*yette devlet, dine sarahatla aykırı düşen haram bir kıya*fet şeklini, ka*nunî mecburiyet ola*rak geti*remez Çünkü halk ekseriyetine dayanan Cumhuriyetin ma*hiyetine ay*kırı düştüğü gibi, aynı za*manda vatandaşı devlet emri ile Allah’ın emri arasında sıkıştırmış olur ki, bu durum din ve vicdan hürriyetlerinin açıkça ihlalidir Kanunlar ise, hakiki hürriyet reji*minin esaslarına aykırı olamaz
Bu umumi ve mütearef hakikat için*dir ki; Bediüzzaman, hayatı boyunca din ve vicdan hür*ri*yetle*rine aykırı olarak yapılan şiddetli baskılara karşı kah*ra*manca bir azim, sebat ve cesaretle İslâmî hayattan, Şeriat ve Sünnet-i Seniyeden hiç bir şekilde taviz ver*memiştir Nitekim bir eserinde kay*dedildiği üzere:
«İslâmî kıyafeti kat’iyyen ve asla tebed*dül etme*yen ve kıyafetine ilişmek istiyen ve sonra kendi ken*dini öldürmekle toka*dını yiyen Nevzat isminde Ankara vali*sine: “Bu sarık bu başla beraber çıkar ” demiştir » (Emirdağ Lâhikası II 19)
İşte insanlık tarihinde altın levha olarak kaydedi*lecek olan hak yolundaki böyle azamî fedakârlık, *net ve cesa*reti, nesl-i atînin de bir ibret levhası olarak görme*sinde bü*yük bir maslahat bulunması cihetiyle ve bir istisna olmak üzere Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatında bu İslâmî kı*yafeti ile bazı resimleri konul*muş*tur Bu kıyafetiyle İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde bu*lunmuş ve idam plan*ları ile verildiği mah*kemelerde de sarığını çı*karması yolundaki ihtarlara rağmen sa*rığını da çı*karmamıştır
|
|
|