|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mümine Bir Hanım Nasıl Olmalı...?
Hiç Kimsenin Gıybetini Yapmaz
Şuurlu ve uyanık müslüman hanım gıybet ve dedikodu yapılan meclislerde gıybet ve dedikoduya dalmaz Bilakis öyle bir yerde herkes hakkında ve özellikle kendi arkadaş ve dostları hakkında dilini tutar Kendisinin görevinin o meclisi vahim dedikodu çukuruna düşürmekten korumak olduğunu bilir Çünkü gıybet Kur’anı Kerîm’in kesin ifadesiyle haramdır:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz O halde Allahtan korkun Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir ”338
Takva sahibi müslüman kadın gıybete düşürecek konuşmalara girmekten daima dilini korur Sahibini Cehennem’e sokan şeyin dil olduğu şeklinde öğrenmiş olduğu ilâhi ikazı gâyet iyi idrak eder Bu husus Peygamberimiz’in aleyhisselâtü vesselâm Muaz bin Cebel’i uyardığı şu hadiste beyan edilmiştir Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm kendi dilini tutarak:
“Bunu koru,” demişti Muaz:
“Ey Allah’ın Nebisi! Biz konuştuğumuz şeyden sorumlu tutulacak mıyız?” diye sordu Efendimiz aleyhisselâtü vesselâm:
“Annesi kaybolasıca! İnsanları yüz üstü yahut burnu üstü süründüren dilleriyle ektikleri değil midir? 339
Kötü Şaka ve Münakaşa Yapmaktan Kaçınır
Müslüman kadının vasıflarından biri de dengeli hareket etmek, hikmetle davranmak, kardeşleri ve arkadaşlarıyla olan münasebetlerinde dikkatli olmaktır Müslüman kadın çekişmeci, tartışmacı, usandırıcı ve nefret ettirici davranışlarla insanları üzmez Kötü şakalarla onlara ağır gelecek davranışlarda bulunmaz Onlara verdiği sözden caymaz
Bütün bu konularda: “Kardeşinle tartışma, onunla aşırı şaka yapma Ona söz verip de sözünden dönme ”340 buyuran Peygamberimiz‘in aleyhisselâtü vesselâm bu sözünü kendine rehber edinir
Çünkü aşırı çekişme ve tartışmalar gönülleri yaralar, kin ve nefrete sebep olur Rahatsız edici, yaralayıcı aşırı şaka din kardeşleri arasındaki temiz ilişkileri bulandırır Sözde durmamak, kardeşlik ve dostluk bağlarını zayıflatır Birbirleri arasındaki karşılıklı saygıyı azaltır Müslüman hanım, insanın kişiliğini zedeleyen, sosyal hayata aykırı bu türden davranışlara düşmekten uzaktır
Cömerttir, İkram Severdir
Dininin emirlerini bilen müslüman hanım ikram severdir, cömerttir Kardeşlerine ve arkadaşlarına karşı eli açıktır, ikramı boldur Kardeşlerini ve arkadaşlarını davet ettiğinde, karşılaşmalarında, ikramında ve ziyafetinde mütebessimdir
“Sizin en hayırlınız yemek yediren ve selama karşılık veren kimsedir ” 341
İslâm kadın ve erkeklerden cömert ve ikram sever kimselerin Cennet’e huzurla gireceği müjdesini vermiştir
“Selâmı yay Yemek yedir Yakın akrabayı ziyaret et İnsanlar uyurken geceleri kalk (namaz kıl), huzurla Cennet’e gir ”342
Ayrıca bu cömert kimselere Cennet’te farklı, özel mekânlar tahsis edilmiştir
“Cennet’te öyle odalar (köşkler) vardır ki, içinden dışarısı, dışarıdan içerisi görünmektedir (billur saraylardır) Allah bu saraylarıyemek yediren, yumuşak konuşan, nafile oruç tutmaya devam eden ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılan kimseler için hazırlamıştır ”
Din Kardeşleri İçin Arkalarından Dua Eder
İmanı gönlüne yerleşmiş olan sadık ve samimi müslüman hanım, kendisi için arzu ettiği şeyi kardeşi için de arzu eder Bu sebeple kardeşi için onun arkasından, onun gıyabında samimi kardeşlik hisleriyle dolu, içten seven bir kimsenin kalbinden doğan ifadelerle dua da bulunur
Müslüman hanım ve bu duanın taşıdığı samimi niyaz, duygu sıcaklığı ve gaye yüceliği sebebiyle bu gibi duaların daha çabuk kabule layık olacağını gâyet iyi bilir Peygamberimiz’in aleyhisselâtü vesselâm şu hadisi bu manayı vurgulamaktadır:
“En süratli olarak kabul edilen dua bir gaibin yine yanında olmayan bir kişi için yaptığı duasıdır ”343
Mü’mine hanım işte bu şekilde, yaşadığı müddetçe hem sözleri hem de davranışlarıyla ışık saçan bir kandil, doğru yolu gösteren bir klavuz ve toplumu ayakta tutan bir temel gibidir
Nurunu Kur’an’dan, feyzini de Peygamber sünnetinden alan müslüman hanım, takdire şayan sosyal bir şahsiyet sahibidir
Hayâ Sahibidir
Gâyet açıktır ki hayâ (utanma duygusu) kadının fıtratında var olan bir özelliktir Haya sürekli olarak insanı çirkin şeyleri terk etmeye, hak sahiplerinin hakkında ihmalkâr olmaktan uzaklaşmaya sevk eden şerefli bir ahlâktır
Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm haya noktasında en yüksek örnek idi Ebu Said elHudrî, Efendimiz’i aleyhisselâtü vesselâmı şöyle vasfediyordu:
“Rasûlullah aleyhisselâtü vesselâm örtüsü içindeki bakire bir kızdan daha çok haya sahibiydi O hoşlanmadığı bir şey gördüğünde biz bu durumu hemen onun yüz hatlarından anladık ”344
Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm pek çok hadisi şeriflerinde hayânın gerek sahibine gerekse içinde yaşadığı topluma büyük hayırlara vesile olacağını açıklayarak haya duygusunun önemine işaret buyurmuştur
Hazreti İmran bin Hüseyin’den rivâyet edildiğine göre Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm şöyle buyurmuştur:” Hayâ sadece hayır getirir ”345 Müslim’in rivâyeti ise şöyledir: “Hayânın tamamı hayırdır ”
Hazreti Ebu Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm şöyle buyurdular
“İman yetmiş küsur şubedir En faziletlisi Lâilâhe illallah demektir En alt tabakası ise yoldan geçenlere eza verici şeyi yoldan alıp atmaktır Hayâ da imandan bir şubedir ”346
Takva sahibi dinine sadık müslüman kadın hayalıdır, terbiyelidir, yumuşaktır, ince duyguludur, ondan insanları rahatsız edecek, insanların saygınlığını zedeleyecek hiçbir söz ve davranış görülmez
Merhum Mehmed Âkif de bu meyanda:
Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır
Meğerki mevladan çekinme hissi kalplerde yer tutsun
O yer tutmazsa hiç manası yoktur ar ve namusun
demektedir
Zira onun tabiatına yerleşmiş ve aynı zamanda İslâm’ın haya kavramıyla güçlenmiş olan utanma duygusu, onu dine aykırı her çeşit davranıştan alıkoyar ve onu insanlarla olan muamelelerindeki her çeşit sapmadan korur Bu sadece onlardan utandığı ve sakındığı için değil, Allah Teâlâ’dan hayâ ettiği ve imanının zulümle karışmasından sakındığı içindir Çünkü haya iman şubelerinden bir şubedir
İffetli ve Onurludur
Dinin irşadlarıyla yetişen müslüman hanımın özelliklerinden biri de iffetli ve kanaatkâr olmasıdır
Müslüman hanım bir sıkıntıya düşünce, yoksullukla karşı karşıya kalınca sabra bağlanır, iffet ve onur duygusuna sarılır Çekmekte olduğu yoksulluğu meşru yollarla ortadan kaldırmak için gayretli olur Hiçbir zaman dilencilik ve el açma seviyesine düşmeyi düşünmez
Çünkü İslâm, sadık müslüman hanımın kendini bu dereceye düşürmesine razı olmaz, onun iffetli olmasını, hiç kimseye muhtaç olmamasını ve sabretmesini ister Sabır, kanaât ve iffet gibi vasıtaları sebebiyle Allah, sadık hanımları namerde muhtaç etmez
“Kim iffetli olmaya gayret ederse Allah onu iffetli kılar Kim ihtiyacını gizlerse Allah celle celâlühu onu başkalarına muhtaç olmaktan korur Kim sabretmeye çalışırsa Allah celle celâlühu onu sabırlı kılar Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha bereketli bir nimet verilmemiştir ”
Başkalarının Şerefini Çiğnemez, Kusur Araştırmaz
Takva sahibi müslüman hanım, dilini insanların kusurlarını araştırmakta, onların ırz ve şereflerine dalmaktan korur Bozguncu kadın ve erkekleri, müslümanların ırzlarını, namuslarını diline dolayan kadın ve erkekleri dünya ve ahirette şiddetli azapla tehdit eden Kur’anı Kerîm ve Sünneti Seniyye’nin tavsiyeleriyle amel ederek İslâm toplumunda bu türden konuşmalarını yaygınlaşmasını hoş karşılamaz
“İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır Allah bilir, siz bilmezsiniz 347
Zira insanların ırz ve namuslarını hakkında ileri geri konuşanlar ve toplumda fuhuş haberlerini yayanlar bizzat fuhuş işleyenlerle eşit durumdadırlar Nitekim Hazreti Ali şöyle diyor:
“Fuhuş söz söyleyen ve onu yayan kimse günahta eşittir ”348
Dinin emirlerini kavrayan müslüman hanım şu gerçeği gâyet iyi idrak eder: Bazı laubali ve ihmalkâr kadınlardaki beşerî zaafların tedavisi onların kusurlarını ve ayıplarını araştırmakla ve onları halkın diline düşürüp teşhir etmekle yapılmaz Onlara ancak güzel öğütler vermek, Allah’a itaati sevdirmek, gönüllerini Allah’a isyandan nefret ettirmek, bunu yaparken de herhangi bir kişinin ismi verilmeden, yüzüne vurma ve karşılıklı atışma olmadan hareket etmek suretiyle mümkündür
Kalplerin kilidi, hakkı kulaklara iyi bir şekilde sunmak suretiyle açılır; gönüller o zaman teslim olur; bütün azalar o vakit hakka boyun eğer
Allah celle celâlühu başkalarını tecessüs etmeyi, müslüman erkek ve kadınların kusurlarını araştırmayı men etmektedir
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz O halde Allahtan korkun Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir ”349
Suçlu ve kusurlu erkek ve kadınları teşhir etmek, onların gizli ayıplarını araştırmak, onların kusurlarını ortaya dökmek ve onlar hakkında ileri geri konuşmak sadece bu kimseleri üzmekle kalmaz, aynı zamanda içinde yaşadıkları topluma da rahatsızlık verir
Abdullah bin Abbas başkalarının ırzlarına dil uzatan kadın ve erkeklere karşı Rasûli Ekrem’in şiddetli tepkisini şöyle tasvir etmektedir:
“Rasûlullah aleyhisselâtü vesselâm öyle bir hutbe irad etti ki bu hutbeyi perdelerin arkasındaki bekar kızlara bile duyurarak şöyle buyurdu:
“Ey diliyle iman edip de kalbine iman girmemiş olan kimseler! Sakın, mü’minlere eza vermeyin Onların kusurlarını araştırmayın Kim müslüman kardeşinin kusurlarını araştırırsa Allah da onun perdesini yırtar Kim kardeşinin kusurlarını açığa çıkarırsa Allah da onu evinin ortasında bile olsa rezil eder ” 350
Gösterişten Uzaktır
Basiretli ve olgun müslüman hanım gösteriş, kendini beğenme ve övünmeden uzak durur Çünkü dininin onu bundan koruyacak ve muhafaza edecek tavsiyeleri vardır
Şöyle ki o, bu dinin özünün söz ve fiillerinde Allah celle celâlühu için ihlâslı olmak olduğunu bilir Az bir gösteriş bile onun sevabını yok eder, amelinin bereketini kaldırır, kıyamet gününde sahibini rezil rüsvay eder
Müslüman kadının işine ve hizmetine ne zaman bir gösteriş lekesi, üstünlük sevgisi, desinler duygusu, övgü ve şöhret karışırsa ameli boşa gider, sevabı yok olur Bu amelin sahibi açık bir hüsrana uğrar
Bunun delili mallarını harcayıp da peşinden minnet ve eziyet yapan; bu halleriyle muhtaç kimselerin şeref ve itibarlarını zedeleyen kimseler için Kur’an’ın açık ve kesin uyarısıdır:
“Ey iman edenler! Allaha ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar Allah, kâfirleri doğru yola iletmez ”351
Bir kayanın üzerine dökülen su nasıl onun üzerindeki toprağı alıp götürüyorsa ihtiyaç sahiplerine yapılan iyiliğin başa kakılması da bu sadakaların sevabını öylece alıp götürür Âyetin sonunda da bu gös‐terişi seven kimselerin Allah’ın hidâyetine layık olamayacaklarını ve onların kafirler zümresinden sayılacaklarını beyan eden korkutucu ve dehşet verici bir ifade yer almaktadır
Rasûlullah aleyhisselâtü vesselâm bu meselede gâyet geniş, ayrıntılı açıklamada bulunmuş; mahşer âleminde hiçbir malın, evlâdın fayda vermediği, sadece selim bir kalple Allah’a gelen kimselerin kurtulacağı o günde gösterişçilerin karşılaşacakları içler acısı durumlarını beyan etmiştir
Bu durum Hazreti Ebû Hureyre’nin Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâmdan naklettiği hadisi şerifte şöyle anlatılmaktadır:
“Kıyamet gününde hakkında ilk olarak hüküm verilecek kişi “şehid” olan kişidir ”352
Şehid getirilir Allah nimetlerini kendisine tanıtır, o da bunları tanır Allah Teâlâ ona:
“Bu yolda ne amel işledin?” der, Şehid:
“Senin uğrunda çarpıştım, nihâyet şehit oldum,” der Cenâbı Hak:
“Yalan söyledin Sen sadece: Ne cesur insan! Denilsin diye çarpıştın Nitekim böyle de denildi,” buyurur Sonra da emreder, yüz üstü sürüklenir, nihâyet Cehennem’e atılır
Bir diğeri ilim öğrenmiş ve öğretmiştir, Kur’an okumuştur Bu “alim” kişi getirilir Allah nimetlerini ona da tanıtır O da onları tanır Sonra ona:
“Bu yolda ne amel işledin?”der O alim kişi:
“İlim öğrendim ve öğrettim Senin rızan için Kur’an okudum,” der Cenâbı Hak:
“Yalan söyledin Sen sadece “âlim” denilsin diye ilim öğrendin “Ne güzel Kur’an okuyor” denilsin diye Kur’an okudun Nitekim böyle de denildi,” buyurur Sonra da emreder, yüz üstü sürüklenir, nihâyet Cehennem’e atılır
Bir diğer kimse de Allah’ın varlıklı kıldığı, kendisine çeşitli nimetler verdiği “zengin” kimsedir O da getirilir Allah nimetlerini ona da tanıtır o da onları tanır Sonra ona:
“Bu yolda ne amel işledin?”der O zengin kişi:
“Senin infak edilmesini istediğin her hususta senin rızan için yardım da bulundum,” der Cenâbı Hak:
“Yalan söyledin Sen sadece “cömert” denilsin diye yaptın” buyurur
Sonra da emreder, yüz üstü sürüklenir, nihâyet Cehennem’e atılır 353
Başkasının Üzüntüsüne Sevinmez
İslâm’ın hidâyetiyle tatmin olmuş, İslâm’ın müsamahakâr nurlu ahlâkıyla ahlâklanmış, dinine sadık, takva sahibi müslüman bir hanım hiçbir insanın kötü durumu karşısında sevinmez Zira başkasının başına gelenlere sevinmek, dininin emirlerini bilen takva sahibi hanımda bulunmayan, başkasına rahatsızlık veren, kardeşinin gönlünü yaralayan düşük bir vasıftır
Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm:
“Kardeşinin başına gelenlere karşı sevinç gösterme, olabilir ki, Allah onu rahmetine layık kılar da seni o sıkıntı ile müptela kılar ” buyurmuştur 354
İslâm’ın terbiyesiyle yetişen müslüman hanımın gönlünde başkasının üzüntüsüyle sevinme duygusuna yer yoktur
Başkaları Hakkında Sûi zan Etmez
Dinine sadık müslüman hanımın güzel ahlâkından biri, insanlara suizanda bulunmamasıdır Cenâbı Hak Kitabı mübininde
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz O halde Allahtan korkun Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir ” buyurmaktadır 355
İnsanlara zanla hükmetmek veya onların durumunu bilmeden hakkında yanlış düşünceye kapılmak veyahut ihtimaller üzerine onlar hakkında yargılamadan bulunmakRabbimizin hepimizi sakındırdığı tutumlardır
Rasûlullah aleyhisselâtü vesselâm efendimiz de insanları gerçeklerden ve kesin bilgiden uzak olarak itham etmek ve onlar hakkında suizanda bulunmaktan sakındırmışdır Kalbe bir sıkıntı gelirse o işin asılsız olduğuna delildir
Takva sahibi müslüman hanım dilinden dökülecek her kelimeyi, kendisinden çıkan her hükmü tesbit etmekle görevli bir meleğin bulunduğunu daima hatırında tutar Suizan ederek ithamda bulunma günahına düşmekten korkar ve çekinir
Peygamberimiz buyuruyor: “İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın ”356
Müslüman hanım telaffuz ettiği kelimenin sorumluluğunu gâyet iyi takdir eder Çünkü o iyi bilir ki, kullandığı kelime onu Allah Teâlâ’nın razı olacağı makama da yükseltebilir, O’nun gazabına da dûçar edebilir
Takva sahibi ve zeki müslüman hanım toplantılarda özellikle boş ve laubali kadınların toplantılarında dilden dile dolaşan dedikodu, yaygara, zan ve hayali ifadelerden uzak durur Elinde doğruluğunu, sabit olduğunu ve kesinliğini gösterecek bir delil olmadıkça bu gibi sözlerden hiçbir şey nakletmez İşittiği herhangi bir sözün doğruluğu kesin olarak tesbit edilmeden nakledilmesini Peygamberimiz aleyhisselâtü vesselâm şu hadisi şeriflerinde yalandan sayar:
“Kişinin her duyduğunu anlatması, yalan olarak kendisine yeter ”357
Kur’an’ın hidâyet dolu âyetleri mü’min kişiyi diğer insanlarla eğlenmekten, onları küçümseme ve alay etmekten uzak tutar:
“Ey mü’minler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da kadınları alaya almasınlar Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir ”358
Yine müslüman hanım Peygamberimiz’in aleyhisselâtü vesselâm hidâyet dolu tavsiyelerinden tevazu ve alçak gönüllülük ahlâkın alır, kibir alay etme ve insanları hor görme duygusundan uzaklaşır Müslim’in rivâyet ettiği hadisi şerifte müslümanları hor görmenin şer olduğu belirtilir:
“Kişiye kötülük olarak müslüman kardeşini hor görmesi yeter ”359
İslamda Kadın-Erenköylü M Hikmet Efendi
243 Buhârî
244 İhyaü Ulumi’d‐Din 1/147
245 Buhârî Müslim
246 Hadis, Müslim
247 Hadis, Buhârî
248 Hadis, Buhârî
249 Hadis, Buhârî ve Müslim
250 Hadis, Müslim
251 Hadis, Müslim, mescidler bölümü
252 Hadis, Buhârî, Müslim
253 Hadis, Buhârî
254 Hadis, Buhârî
255 Hadis, Buhârî ve Müslim
256 Hadis, Müslim
257 Hadis, Buhârî, Müslim
258 Hadis, Buhârî
259 Alak Sûresi, Âyet 1
260 el‐Aclunî, Keşfu’l‐ Hafa
261 İmam‐ı Serahsi, el‐Mebsut
262 Müminun Sûresi, Âyet 5‐6
263 Sünen‐i Ebî Dâvud
264 Hadis, Buhârî, Müslim
265 Hadis, Müslim
266 Hadis, Buhârî
267 Araf Sûresi, Âyet 201
268 Hadis, Tirmizî
269 Ali İmran Sûresi, Âyet 195
270 Araf Sûresi, Âyet 31
271 Hadis, Buhârî
272 Hadis, Müslim
273 Hadis, Müslim
274 Hadis, Ebû Davud
275 Hadis, Müslim
276 Tirmizî
277 Müslim
278 Ebû Davud rivâyet etmiştir
279 Lokman Sûresi Âyet 34
280 Nisa Sûresi, Âyet 36
281 Lokman Sûresi, Âyet 14
282 Hadis Buhârî, Müslim
283 Buhârî, Müslim
284 İsra Sûresi, Âyet 23‐24
285 Ahmed bin Hanbel
286 Hadis, Tirmizî
287 Hadis İmam Ahmed ve Nesâî
288 Hadis, İbni Hıbban Sahih’inde, Bezzar Müsned
289 Hadis, Müslim
290 Hadis, Buhârî
291 Hadis, Ahmed bin Hanbel
292 Hadis, Ebû Davud
293 Rahman Sûresi, Âyet 56
294 Hadis, Müslim, Tirmizî
295 Hadis, Tirmizî
296 Hadis, Tirmizî
297 Hadis, Buhârî
298 Hadis, Buhârî
299 Hadis, Ebû Davud
300 Hadis, Tirmizî
301 Tahrim Sûresi, Âyet 6
302 Buhârî, Müslim
303 Hadis, Buhârî, Müslim
304 Hadis, Tirmizî
305 Hadis, Buhârî, Müslim
306 Hadis, Buhârî, Müslim
307 Hadis, Buhârî, Müslim
308 Hadis, Buhârî
309 Hadis, Buhârî, Camius Sağir
310 Şura Sûresi, Âyet 49‐50
311 Hadis, Müslim
312 Hadis, Müslim
313 Hadis, hakim
314 Hadis, Tirmizî
315 Hadis, Müslim, Zühd
316 Hadis, Buhârî, Müslim
317 Hadis, Müslim
318 Hadis, Buhârî, Müslim
319 Hadis, Buhârî, Müslim
320 Hadis, Buhârî
321 Hadis, Buhârî, Müslim
322 Hadis, Müslim
323 Hadis, Ebû Davud
324 Hadis, Buhârî
325 Hadis, Buhârî ve Müslim
326 Hadis, Buhârî
327 Hadis, Buhârî
328 Hadis, Müslim
329 Hadis, Buhârî, Müslim
330 Hadis, Müslim
331 Hadis, Buhârî
332 Al‐i İmran Sûresi, Âyet 134
333 Hadis, Tirmizî
334 Hadis, Müslim
335 Hadis, Buhârî
336 Maide Sûresi, Âyet 54
337 Ali‐imran Sûresi, Âyet 159
338 Hucurat Sûresi, Âyet 12
339 Hadis, Tirmizî
340 Hadis, Buhârî
341 Hadis, İmam Ahmed ve Hakim
342 Hadis, İmam Ahmed, Hakim ve İbn‐i Hıbban
343 Hadis, Ebû Davud
344 Hadis, Buhârî, Müslim
345 Hadis, Buhârî, Müslim
346 Hadis, Buhârî, Müslim
347 Nur Sûresi, Âyet 19
348 Hadis, Buhârî
349 Hucurat Sûresi, Âyet 12
350 Hadis, Ebû Davud
351 Bakara Sûresi, Âyet 264
352 Hadis, Müslim
353 Hadis, Müslim
354 Hadis, Tirmizî
355 Hucurat Sûresi, Âyet 12
356 Kaf Sûresi, Âyet 18
357 Hadis, Müslim
358 Hucurat Sûresi, Âyet 11
359 Hadis, Müslim
|