08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Özlem
Bedir
Hazırlanın uzunca bir yolculuk var şimdi
Asr-ı saadete Cezîretül araba gidiyoruz
Bismillah diyin
Bedir’e öyle girin
Gökte melekler, yerde siz
Ve bekleyin sessiz 
Gelince
İyi bakın onlara;
Hem kendi zamanlarının
Hem tüm zamanların en cesur yiğitleridir onlar
Gökte yıldız; yerde arslandır onlar
Yüz yirmi beş bin beden
Ama bir tek ruh,
Muhammedî ruhtur onlar
Aslanlar çıkmıştır Medine’den
Şimdi yoldadır Bedrin Arslanları
İşte bakın şu Hz Umeyr
Aslan yavrusu
Yaşı küçük diye geri çevirecek rasulullah
Ama öyle ağlıyor ki umeyr izin veriyor nebi
Ey sad bin ebi vakkas!
Sen bağla kardeşin Umeyr’in kılıcını
Boyu kısa bağlayamıyor
Hz Hamza’nın belinde iki kılıç duruyor
Attığı her adım bir kalbi durduruyor
Ey Hamza
Gördüğün hiçbir şeyden korkmazsın bu doğru
Ama heybetini gizli tut
Yürüyüşün ölümü korkutuyor
Dinleyin Âlemlerin sultânını
O konuşunca rüzgar bile susuyor;
“Ey ashap! Hazır mısınız?”
Sad bin muaz ayakta:
“Ya Rasulallah!” diyor
“Seni hak dinle gönderen Allah’a andolsun ki,
Sen bize şu denizi gösterip dalarsan,
Biz de seninle birlikte dalarız
Allah’ın bereketiyle yürüt bizi!”
Tebessüm buyuruyor Habîb-i Zîşan!
O, gülünce suya kanıyor susamışlar
Güller açıyor yüreklerde
Kederler unutuluyor
O gülünce, cennetler yaratılıyor
Gülüyor nebi ve yürüyorlar!
Mekke’de çekilen acılar dinmiş
Yürüyorlar!
Sanki yıldızlar yere inmiş
Önlerinde Kâinatın Güneşi
İşte Hz Ömer ve Hz Ali
Biri Hattaboğlu!
Biri Haydâr-ı Kerrar!
Ve kolkola
Ölümün ağzına giriyorlar!
                 
Bedir’de baba oğul,
Bedir’de kardeş kardeşe 
Mekke müşrikleri Üç yiğit istiyorlar önce
Üç yiğit gösterin aranızdan bize
Melekler Alemlerin sultanına bakıyor
Kimi işaret edecek Sultan-ı Rasul
Çünkü o işaret edince ay ikiye bölünüyor
Acaba mübarek elleri kime uzanacak;
“Kalk ya Ubeyde! Kalk ya Hamza! Kalk ya Ali!”
Gördünüz mü yiğitleri!
Hamza’yı gördünüz mü?
Nasıl da salına salına gidiyor
Ya Ali?
Sanki gökten iniyor, velilerin babası!
Ubeyde ayağından yara alıyor
Efendisine gidiyor hemen
“Ya Rasulallah, ben şehit miyim?” diyor
“Evet sen şehitsin”
Ve dua ediyor efendiler efendisi;
Rabbi Rahimine uzatıyor ellerini
“Allah’ım bana yaptığın va’dini yerine getir
Allahım bu bir avuç insanı helak edersen,
Artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz
Bir fırtına kopuyor Bedir’de 
Hz Mikail’in komutasında bin melek Rasulullah’ın Sağında!
Bir fırtına kopuyor Bedir’de
Hz İsrafil’in komutasında bin melek Rasulullah’ın solunda
Ve bir firtina daha!
Hz Cebrail,
Bin melekle Rasulullah’ın önünde
Üç bin melek alaca atlarla
Ey Ebu Cehil!
Ne oldu?
Düğüne gider gibi çıkmıştın Mekke’den
Bedir’e çalgılarla, güle oynaya gelmiştin
Sen Allah’ın Rasulünü
Ve O’na sevda çekenleri
Sahipsiz mi sanmıştın?
              
Dönüyorlar Bedir’den
Esirler arasında Peygamber amcası Hz Abbas!
Vakit gece 
Esirlerin elleri bağlı
Abbasın elleri sıkıca bağlı
Bir inilti yayılıyor geceye
Uyuyamıyor rahmet peygamberi 
Ya rasulallah niçin uyumuyorsunuz?” diyor sahabiler
“Amcamın iniltisi uyutmuyor beni”
ve hemen Ashâb-ı Güzin
Çözüyor peygamber amcasının ellerini
Rasulullah öğrenince durumu emir veriyor:
“Tüm esirlerin çözün ellerini!”
Dönüyorlar Bedir’den,
Esirler arasında Peygamber damadı var
Fidye karşılığı serbest kalacak
Allah rasulüne bir gerdenlık uzatılıyor
Kızınız Hz Zeynep göndermiş,
Beyinin fidyesi olarak 
Şefkat peygamberinin gözleri doluyor
Çünkü bu gerdanlık,
Kızının düğününde Hz Hatice’nin taktığı kendi gerdanlığıdır
Yaşlı gözlerle konuşuyor nebi;
“ O’nu salıverseniz, gerdanlığı da zeynep’e gönderseniz olur mu?
“Olur Ya rasulallah sen üzülme!
Sen bize canlarımızdan daha azizsin!
Buyur, canımız feda sana yeter ki sen üzülme!”
Dönüyorlar Bedir’den
Sevgilileri dua ediyor
Peygamber duasıyla dönüyorlar;
“Kuluna yardım eden, dinini üstün tutan Allah’a hamdolsun ”
Hamdolsun Âlemlerin Rabbi’ne
Hamdolsun Âlemlerin Sahibi’ne
D A Erzincanlı

|
|
|