Prof. Dr. Sinsi
|
Kalp Başka Söyler, Akıl Başka...
Kalp başka söyler, Akıl başka 
Şayet ikisi anlaşabilseydi,
işin heyecanı kalmazdı ki…
Kalple aklın savaşıdır
insanı heyecan denizine salıveren…
Aklıyla savaşan kişi, kendini
bir anda dalgaların arasında
aklı başından gitmiş bir halde
çırpınırken buluverir
Kalp denen şey,
o ayıp, bu günah asla dinlemez
İçindeki ateşle, kıpırtılarla
bildiğini okumak ister
Akıl kişiye karşısındakinin uygun olmadığını söyler
Zarar göreceksin, gözyaşların dinmeyecek,
kalbin sızlayacak, için acıyacak der
Ama kalp karşı gelir aklın dediklerine!
Öyle bir atmaya başlar ki,
küt küt çıkardığı sesin gürültüsü,
aklın sesini bastırır bir güzel  
Akıl istediği kadar çırpınsın
Sesini duyuramaz bir türlü
Kalbin sesi tüm bedeni
sarıp sarmalamaya başlar
İşe gözlerden başlar
Gözleri kör eder önce
Hareketleri kontrolsüzleştirir
Kulaklar da iyice sağır olmuştur
kalbin sesinin yüksekliğinden…
Etraftan söylenen hiçbir sözü duymaz
Bu arada Aşk’ta okunu
çoktaaan saplamıştır kalbe…
Akıl, bu saldırı karşısında
iyice çaresizdir artık
Kalbin ve aşk oklarının esir aldığı kişi
kendini teslim etmiştir kalbin dediklerine…
Kalp ne derse onu yapar
Kişinin gözleri artık
sadece “bir kişiyi” görmektedir
Kalp önce uçurur esir aldığını…
Cennete götürür…
Dağların üzerinde uçurur…
Şelalelerden yuvarlar…
Sellerin önüne katar…
Fırtınalar esmektedir
Ama kalbin sesini dinleyene
rüzgârlar, fırtınalar vız gelir
Renkler hep pembe,
hep kırmızı görünür kişinin gözüne…
Beden ısısını da iyice yükseltir insafsız kalp!
Alevler her yanı sarar…
Bir ateş… Bir ateş…
Sormayın gitsin…
Yanar, kavrulur
kendini kalbin ateşine kaptıran kişi
Derken…
İnsafsız kalp, dengesiz atmaya başlar!
Bir atar, bir durur, bir çarpar, bir çarpmaz!
Bir zamanlar kör ettiği gözlerden
yaşlar akıtmaya başlar bu kez
Uçan kişi kendini bir anda yerde,
gözyaşları içinde buluverir
Alevler yüksekliğini kaybeder
Isı hızla düşer
Üşümeye başlar
kalbin dediklerine kanan kişi
Derken ateş…püfff… sönüverir
Buz gibidir artık her yer
Tüm renkler pembeden, kırmızıdan
siyaha, griye dönüşmüştür
Daha sonra gözler her şeyi
renksiz görmeye başlar
Akıl, çok üzülür onun düştüğü bu hale
Ama elinden bir şey gelmez
Çünkü artık olan olmuştur
Kalp, acımasızca yapacağını yapmış,
bir zamanlar esir aldığı,
önüne katıp uçurduğu kişiyi
şimdi yerden yere çarpmaktadır
Aşk’ta kaybolmuştur ortalardan
Bir zamanlar kalbi delip geçen ve
delerken de tatlı bir acı hissettiren
Aşk’ın okları erimeye başlamıştır
Geride kalan acı, önce sancıya,
sonra sızıntıya dönüşür…
Renkler yeniden kendilerini,
kendi gibi göstermeye başlar
Gözyaşları durur
Olur, olmaz zamanlarda akmaz olur
Havalarda uçan ayaklar, yere inmiştir artık
Gerçi, sert bir iniş olmuştur bu ya!
Olsun!
Nihayet ayaklar artık yerdedir
Ayaklar artık yere basmaktadır
E-zaten aklın istediği de bu değil midir?
Kalpler kırılmış, hatta parçalanmış,
gözlerde yaş kalmamıştır ama
gözler artık az da olsa aralanmıştır
Ama gözlerin feri yani pırıltısı gitmiştir
Bakıp da görmez olmuşlardır adeta…
Kulaklar da duymaya başlamıştır ama
çevresindeki sesleri duymazdan gelir
Renkler artık yerli yerindedir ama
kişi renkleri seçemez olmuştur
Kısacası,
bir zamanlar kalbin esiri olan kişi,
artık ağır hasarlıdır
İçine kapanmış,
kalbin sözünü dinlemeye tövbe etmiştir
Bu arada akıl, sevinç içindedir
“Artık beni dinleyecek” diye…
Gün gelir kişi aklın dediklerini yapar,
Onun gösterdiği yolda yürür
Sakindir
Ayakları hep yerde olduğundan,
zaman zaman uçmak istese de uçamaz
Bir zamanlar kör olan gözler artık görüyor,
sağır olan kulaklar artık duyuyordur
Akıl mutlu, kalp yorgun,
kişi ise heyecansızdır artık  
İkisi birbiri ile uyum içinde olmadıkları sürece de,
kişi ya yerde olacaktır, ya da gökte…
Seçim artık sizin
Özlediğiniz hayatı kendiniz seçeceksiniz
Yani ya “kalbinizi” dinleyip,
onun esiri olacaksınız
Ya da “aklınıza” uyup,
kendinizi onun ellerine teslim edeceksiniz
Arasını bulan varsa aman bana haber versin
Gerçi “arasını” kim kaybetti ki, ben bulayım
Akıl, akıl olsaydı adı gönül olurdu 
Gönül, gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu 
Kedi, Aslangiller familyasındandır Ama 40 tane Kedi bir araya gelse, bir tane Aslan etmez
|