|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstiklal Şairine
İSTİKLÂL ŞAİRİ’NE
Ey İstiklâl şairi, dilim, sözüm, Âkif’im!
Ruhumun tercümanı, canım, özüm Âkif’im!
Her hecen bir ilhamdır, her mısran ruha candır,
Bir gönül çağlayanı, bir kutlu heyecandır
Can buldu kelimeler, kaleminle doğruldu,
Tevekkülle sınandı, inancınla yoğruldu
Hayat, insan ve mekân, aruzla geldi dile,
Hüzün, kanatlarıyla güfte oldu bülbüle
Bir mersiye, bir ağıt, bir destandır şiirin,
Bir ilâhi, yakarış, bir dermandır şiirin
Sonsuza akan ırmak: Baş eserin Safahat  
İman, ihlas, aksiyon, pırıl pırıl bir hayat
Ey Âkif, büyük üstat, şiirin abidesi!
Eserin, milletinin ruhunun güldestesi
Yüreğin güle hasret, âşık, dertli bülbüldü,
İnancın mısra mısra Safahat’a döküldü
Çanakkale seninle yeniden destanlaştı,
Mehmetçik şehadetle, aklaştı, bayraklaştı
Seyredip arşa doğru şüheda uçuşunu,
Muştuladın onlara, peygamber aguşunu
Gözyaşın, milletinin acısında, ahında  
Bir çınarı büyüttün, Tacettin Dergâhı’nda
Örnek oldun, ders verdin, ârifâne hâlinle,
Bentleri yıkan ırmak, sel oldun kaleminle
Tevazu anıtlaştı, seninle dile geldi,
Bir minare misali, göklere dek yükseldi
Zalime karşı duran, mazlumun dili sensin,
Gerçeği haykıran ses, iyinin eli sensin
Zalimlerin zulmünü yüzüne haykırarak,
Sahte medeniyetin maskesini yırtarak
Çığlık çığlık haykırdın, susmadın, “Korkma!” dedin,
Her zaman ve her yerde, milletin önündeydin
Kulak verdik sesine, seni okuduk, andık,
Fazilete sarılıp, kör uykudan uyandık
Tarih, vatan, ecdadım, bayrağım seninleyiz,
Cennette açan güller: Şüheda, el eleyiz
Doğruya, iyiliğe, güzele yürüyoruz
Yolunda, Âsımlarla el ele yürüyoruz
Sönmedi, sönmeyecek “milletimin yıldızı”,
Söylüyoruz coşkuyla, İstiklâl Marşımızı
Seni özlemle anıp dualar ediyoruz,
Ey Âkif, büyük üstat! Sana selâm diyoruz
Rıfkı KAYMAZ
|