Yalnız Mesajı Göster

Cebeci İstasyonu

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cebeci İstasyonu



Cebeci İstasyonu ve Sen


Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara

Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi

Sıcak bir kara sevda

Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;

Acımsı, buruk

mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde

Sessizliği üstümüzden atamıyorduk

Bir saçak altında kararsız, yorgun

Saatlerce duruyorduk

Kimse görmüyordu bizi


Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi

Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü

Bir başka türlüydü bu insanlar

Sen bir başka türlüydün

Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi

Gözlerin gözlerimde erimekteydi

Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun

Beni bırakma diyordun


Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam

Bir yalnızlık duyuyorduk

Ağlıyordun, ağlıyordun


Cebeci İstasyonunda bir tren

Nefes nefese soluyordu

Gerilmiş bir keman teli gibiydik


Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat

Bilmem kaça vuruyordu

Bir yağmur yağıyor inceden ince

İçimizdeki binbir düşünce

Harmanlar misali savruluyordu

Islanmış bir ceylan yavrusu gibi

Tiril tiril titriyordun

Gitsek gitsek diyordun


Yüreğimin atışından deli gönlümce

Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan

Türküler söylüyordum

Ağlıyordun, ağlıyordun


Şimdi, şimdi seni düşünüyorum

Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin

Paramparça düşmüş gönül ufkuma

İki yıldız gibi gözlerin

Gel Ey ciğerime saplanan hançer

Gel ey yüreğime oturmuş kurşun

Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan

Gel artık

Ne olursun


Yavuz Bülent Bakiler

Alıntı Yaparak Cevapla