08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hüzünlerde Aglamak...
HÜZÜNLERDE AĞLAMAK
Mesafeler koyduk araya
Kapattık kapılarımızı dostlarımıza
Bir merhaba demek için girmeleri gerekti sıraya
  
Ne kadar hasrettiler bir dost sese
Paylaşamadık o en coşkulu anlarını , seveceğimiz yanlarını
İnsanın öyle anları vardır ki tarif edilemez duygular yaşar
Sevinir,duygulanır, hüzünlenir ve tam bu esnada kabaran duyguları
paylaşacak bir dost arar O anda bir dost yüze ne kadarçok
ihtiyaç duyar Ama genellikle bu dost yüzler bulunamaz Çünkü bütün
dostlar o anda meşguldürler Büyük işler peşindedirler Maddeselleşen
dünyada madde peşinde koşturmaktan dostlara zaman kalmaz Dostları
dinlemeye vakit bulamayız İşte böylece paylaşılmayı bekleyen
duyguları paylaşamadan içimize atarız ya da doğmadan boğarız o
duyguları Ben genellikle paylaşılmayı bekleyen duygularımı son
haddine kadar saklarım ola ki paylaşacak bir dost bulurum ümidiyle
Dostlarımıza karşı kapılarımız sonuna kadar açık olmalı
Dostlar istedikleri an bizi bulmalı, bir merhaba demek için günlerce
peşimizden koşmamalı İnsanın her zaman sıcak bir dost sesine ihtiyacı vardır
Görüşürüz ya salı ya çarşamba günü diye diye
Kaçırdık nişanı, düğünü
Hayat denen suyun akışında birlikte çağlayamadık "
Peki bizler niçin vardık? Dostlarımızın en mutlu günlerinde
yanlarında olamadıktan sonra  Çoğu zaman bir kart ya da telgraf
göndermekle yetindik düğün, nişan davetlerine Ve hep şöyle
yazdık: "Yoğun işim nedeniyle, daha önceden planlanan program
nedeniyle davetinize icabet edemiyorum Siz değerli dostlarıma
mutluluklar dilerim" Evet dostlara böyle mekanik, solgun cevaplar
mı vermeliydik? Halbuki o sıcak dostlarımız bizleri aralarında
görmekten ne kadar mutlu olacaklardı Hatta bu kıymetli anları güzel
bir fotoğrafla ölümsüzleştirip ömür boyu minnetle anılma şerefi elde
edecektik
Gerçek dostların yanında değilken, onların davetlerine gidemezken
neler yaptık peki? Menfaatler uğruna hep gülücükler dağıttık
başkalarına içimizden gelmeye gelmeye Zamanla öyle oldu ki bu sahte
davranışlar bizi de sahteleştirdi Ama işin acı tarafı bu durumun
farkında bile değildik
Ölümlerini bile geç duyduk da vaktinde ağlayamadık
Yıllar önce bir yarım ekmeği bölüştüğümüz dostlar hastane
köşelerinde ya da evlerinin bir kıyısında günlerce dost bir yüz
aradılar Sıcak bir ses beklediler Bir merhaba eden olur mu diye hep
dost yolu beklediler Haberimiz bile olmadı Duymadık, duyamadık
Çünkü dostları zaman zaman arayıp da halini hatırını sormayalı yıllar
oldu Ajandamızdan adları bile silindi çoklarının
Dostlar bir gün bu dünyayı terkettiler Ölümlerini bile duyamadık Son görevimizi hakkıyla yerine getiremedik Cenazelerine gidip de
tabutlarına dokunamadık Bir gül koyup ağlayamadık İki damla göz
yaşı akıtıp geçmiş günleri yad edemedik bile   
Fakat şunu hiç düşünmedik Yarın bu sonsuz yolculuğa bizi de böyle
yapayalnız uğurlayacaklar  
işte  
Bu hikaye hem acı, hem uzun
Selam vermeden geçiyoruz artık yanından komşumuzun
Hani bizim bir sözümüz vardı? " Komşu komşunun külüne muhtaçtır "
Bırakın külüne muhtaç olmayı artık görmüyoruz bile Herkes
olabildiğince kabuğuna çekilmiş Selam vermemek için yollar
değiştiriliyor ya da yanınızdan öylesine geçip gidiyor insanlar
Oysa biz birbirimiz için vardık
İş deyip, çalışma deyip huzuru bahane edip, ekmek parası deyip
uzaklaştık dostlardan Ama şunu unuttuk: Bütün kapılar aslında kendi
yüzümüze, kendi üzerimize kapandı Şimdi bu kapıları açacak bir dost
arıyoruz Geç farkettik taşın sert olduğunu Ve asla bu kapıları açacak
birini bulamayacağız Çünkü, biz kapıları içten kapattık Anahtarı
içerde Ancak kendimiz açabiliriz Nasıl mı? En yakınımızdaki bir
dosta merhaba demekle, bir gülümsemeyle  
Haydi hemen şimdi bir kez deneyin  
Göreceksiniz işe yarayacak Evet tüm dostlara merhaba  
Hayatı paylaşmak dileğiyle 
SELAM VE DUA İLE GÖNÜL DOSTLARIM  
__________________
|
|
|