Yalnız Mesajı Göster

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER–41


DUACI


Sofrandaki artıklar doyurur nice açı

Alan eller secdede veren ele duacı



GÜVER/CİN


Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin

Bu gönül olmak ister mağarada güvercin



TEK ŞERİT


Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol

Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol



SENSİZ


Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri

Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri



ELİF


İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın

Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın



MNİHAT MALKOÇ


















ŞAH BEYİTLER–42



KEMİK PEŞİNDE


Kirli emeller için haysiyetini boşar

Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar



SON LİMAN


Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim

Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim



HAÇLI ARTIKLARI


Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz!

Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz



AZIK


Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam

Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam



SON DURAK


Dualar ve âminler göklere direk oldu

Toprak ananın bağrı bize son durak oldu



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–43



VAHYİN ELİFBASI


Batı’nın yarasını deşiyor minareler

Vahyin elifbasında derdimize çareler



YATANLAR


Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır

Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır



KİMSESİZLER KİMSESİ


Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır!

Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır



KISKANÇ


Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına

Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına



UFUKTA


Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm

Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–44



FEN


Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin

Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin



GARABET


Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor

Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor



DÜŞTÜ


Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü

Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü



HATIRALAR


Her güneş batımında sermayen azalıyor

Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor



TAN VAKTİ


Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık

Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–45



TAHT


Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın

Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın



TASA


Bugünden çekme gönül yarının tasasını

Yol haritası eyle vicdanın yasasını



KALA/BALIK


Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık

Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık



ÇÖPLÜK


Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur

Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur



ARARAT


Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat

İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–46



CENGİMİZ


Azrail’in önünde muma döner rengimiz

Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz



BUHRAN ANAFORU


Buhran anaforunda çöker üstüme damlar

Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar



ŞEHRİN MASKESİ


İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi

Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi



SAYAMIYORUM


Böler uykularımı nabzımın tiktakları

Sayamıyorum artık saçımdaki akları



KALBİN YİTİĞİ


Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini

Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–47



RÜCU


Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var?

Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var



ŞİRKE DÜŞMEK


Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden

Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden



KAPALI KUTU


Zaman denen değirmen öğüttü asırları

Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları



SEVİYOR


Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor

Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor




ÖLÜMÜ TATMAK


Boynu bükük garibi hor görmemeli insan

Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can



MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–48



GÜN BUGÜNDÜR


Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın?

‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın



MUAMMA


Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü?

Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü!



TEMİZLENMEK


Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan

Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan!



HER/KESE


Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese

Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese



KUŞKU


Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile

Postal yere değince dağ ve taş gelir dile



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–49



GÜZ ARTIĞI


Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım

Acılara gebedir güz artığı sabahım…



AYNALARDA


İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da

Hatıralar sessizce can verir aynalarda



HAFAKANLAR BASINCA


Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır

Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır



PU/SUDA


Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda

Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda



YA/SAKLADIM


Duru bakışlarını gözlerimde sakladım

İsyan sözcüklerini dilime yasakladım



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–50



MUSALLA


Duymadın hakikati, oyalandın masalla

Çenen kapandığında konuşacak musalla



SON UYKU


Şeytanın askerleri imana kurar pusu

Ebede uyanmaktır müminin son uykusu



EMANET


Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün

Tendeki emaneti alacak elbet bir gün



MEZAR TAŞLARI


En büyük hakikati söyler mezar taşları

Kabirde zalimlerin eğilecek başları



HAVA YASTIĞI


Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların

Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–51



OYUN


Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa

‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa



DÜŞLER PUSUDA


İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya

Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya



ZİKİR


Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor

Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor




ZOR BİLMECE


Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri

Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri



AŞK


‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye

Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye



MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–52



AMEL KASASI


Doldur amel kasanı, göze inmeden perde

Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde



DÜNYEVİLEŞME


Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı

Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı



KELEPÇE


Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe

Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe



ŞAİR


Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini

Yoğurur, söze döker; derdini, elemini



NEM


Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem

Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–53



BİZİM


Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim

Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim



GÖNÜL SÜVARİSİ


Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden

Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden?



KANDİLİMİZ


Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz

Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz



GÖZLER


Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler

Ele verir yalanı kalbin aynası gözler



ZAMANIN NABZI


Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın

Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–54



SANIK


Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın

Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın!



EYVAH!


Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah

Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah!



DUA


Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde

Dua ölümden gayri dermandır her bir derde



TALAN


Üstüne titrediğin malın sonu talandır

Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır



BİR GÜN


Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün

Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–55



KELEPÇE İZİ


Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var

Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar



SÖZ


Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz

Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz



AŞIMIZ


Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim

Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim



KÖKSÜZLER


Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür

Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür



DEFTERİMİZ


Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı

Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–56



SAĞLIK


Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta

Para elinin kiri, sağlık gelir en başta



NEFİS GEMİSİ


Azgın nefis gemisi oturunca karaya

Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya!



KALP NURU


İmana pusu kurar kapkaranlık geceler

Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler



KIZAK


Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa

Güvercin darı için düşüverir tuzağa



PERVANE


Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor

Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–57



YARIŞ


Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala

Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala!



SİYAH İNCİ


Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini

Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini



AY


Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer

Gönül çağlayanından kana kana su içer



HASRET YÜKÜ


Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır

Gönlümün katarları geceye hasret taşır



SABAHI KUSMAK


Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı

Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–58



YÜZ AYNASI


İçindekiler yansır yüzünün aynasına

Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına



MEVSİMLER


Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler

Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler



İKİ DÜŞÜN…


Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık

İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık



ŞÜPHE


Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni!

Derimi ayır tenden, parça parça dil beni



MİLENYUM SEVDALARI


Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar!

Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar…



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–59



GÖZLER


Gözleriyle konuşur bazen susunca insan

Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan



ŞEHRİN ÖLÜSÜ


Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum

Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum



BOŞLUK


Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu

Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu



SEHPA DEVRİLİNCE


Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır

Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır



TASALANMA


Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar

Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar!



MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–60



ÖLÜMSÜZLÜK


Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan!

Doru atlar misali hedefe varır koşan



SAKSIDA BAHAR


Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı

Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı



SAÇLARIN


Gönlü darağacına saçlarınla bağladım

Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım



MUM GİBİ


Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi

Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi



BALYOZ


Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını

Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını



MNİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER–61



ÇELİŞKİ


Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya

Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya



PERDE


Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak

Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak



MUHABBET TILSIMI


Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm

Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm



AYRIK OTLARI


Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla

Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla



PAYE


Para pul size kalsın, iman en büyük paye

Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye



MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER–62



NEDAMET HALKALARI


Nedamet halkaları dökülüyor dilimden

Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden?



GİRYE


Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden

Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden



SANA DOĞRU


Heybemde günahlarla koşarım sana doğru

Geçit vermez dağları aşarım sana doğru



DARAĞACI


Vuslatsız sevdaları astım darağacına

Sol yanım paramparça dayanır mı acına?



PRANGALAR


Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek

Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk



MNİHAT MALKOÇ


ŞAH BEYİTLER–63



SÜRGÜN YÜREĞİM


Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim

Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim!



KATRE VE UMMAN


Rabbim emir buyursa katreye sığar umman

Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman



VİCDAN KALPAZANLARI


Bela yatar pusuya, uyarır azanları

Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları



İSMİMİZ


Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz

Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz



UTANÇ


Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı

Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–64



ATEŞ-BARUT


Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız

Baruttan nehirlere ateş olup akarız



ENİK


Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle

Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle



SUSUYOR


Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor

Konuşması gereken ne yazık ki susuyor




K/ÖKSÜZLÜK


Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür

Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür



ÖLÜ ETİ


Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak

Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–65



İPİN UCU


Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu

Onursuzun eline verme ipin ucunu



DÖNÜ/YORUM


Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum

Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum



O’NUN ÜMMETİ


Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın

O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın



EMELLER


Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin

Biter sayılı günler, tükenmez emellerin



TABİP


Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e

Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER–66



ENDİŞE


Zaman geçer sırları dökülür aynaların

Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın



ÖZLEDİM


Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim…

Elimde kırmızı gül yollarını gözledim



TEMMUZDA KARDELENLER


Temmuzun şafağında kardelenler açardı

Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı



ZAMANIN YÜZÜ


Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta

Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta



SIRÇA FANUS


Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa

Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa



MNİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER-67



K/ÖKSÜZLÜK


Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük

Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük



HIZIR


Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek!

Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek!




NEMRUT YÜZLÜLER


Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın

Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın




SONSUZA DOĞMAK


Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız

Gönül sahralarına rahmet olup yağarız




YOL ARKADAŞI


Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı!

Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı…



M NİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-68



KIRBAÇ


Nefis atına indir irade kırbacını

Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını



YOL


Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir

Bu yola revan olan serdengeçti, metindir



SÜVARİ


Sür atını süvari sevgi ufuklarına!

Neşeden nasiplenip umut taşı yarına!



BİR GÜN…


Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner

Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner



ÇÖP


Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya!

Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya



M NİHAT MALKOÇ












ŞAH BEYİTLER-69



KADER OKU


Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku

Yaralı yüreğine saplanır kader oku…



BATI


Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı

Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı



SAPANLAR


Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler

Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler



DEVLET


Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet

Şayet çökerse devlet altında kalır millet



DEBDEBE


Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe

Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe



M NİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER-70



ARASAT


Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir

İman denilen cevher arasatta nakittir



ZAVALLI


Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin

Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin



HAYAT


Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat

Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat



BAHANE


Akıl darağacında, ihtiraslar divane…

Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane



VUSLAT


Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur

Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur



MNİHAT MALKOÇ









ŞAH BEYİTLER–71



SÖZ BİTİNCE


Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde

Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde



FERASET


Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset

Aklın aydınlığında yol almaktır feraset



IŞIĞIMIZ


Karanlığın koynunda ışığımız sönerken

Maziye sığınırız bahar güze dönerken



NABIZ


Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır

Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır



U/SANDIK


Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık

Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık



MNİHAT MALKOÇ







ŞAH BEYİTLER-72



SON FASIL


Ömrünün son faslıdır aman efendim aman!

Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman



AYYAŞ


İçki medeniyettir ayyaşın nazarında!

Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında



UZAKLAR


Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar

İblis kurar imana pusular ve tuzaklar…



MİHNET


Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter

İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter!



HÜZÜN İSTİFİ


Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri

Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-73



MAKSADIMIZ


Bu dünya gurbetinde unutulur adımız

Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız



MAZİ


Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile

Emsalsiz hazineye değer hayali bile



CAMLAR


İçimdeki kasveti artırırken akşamlar

Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar



BEYİNLER


Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman

Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman…



EBABİL’İN TAŞLARI


İçime akar durur ruhumun gözyaşları

Müminlerin umudu Ebabil’in taşları!



MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-74



SONSUZLUK


Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk

Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk



SAHNE


Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya

Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya



ÖMÜR


Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür

Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür



AKDİMİZ


Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim…

Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim!



EŞEK


Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla

Eşek külçe altını değiştirir samanla



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-75



TABİP


Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı

Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı



SÖZLERİN


Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin

Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin



BİGANE


Akıl terazisinde divanedir bu gönül!

Yürek yaralarına biganedir bu gönül!



TUTSAK


Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde

Parçalanır bu yürek el görse ellerinde…



BUBİ TUZAĞI


Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde

Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde



MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-76



DÜŞTEYİZ


Hepimiz bir düşteyiz, dünyada her şey bayat

Silik çıkıyor suret, fotokopidir hayat!



U/YANIN!


Uyanın ey yarenler, uyumaya gelmedik!

Bu gaflet uykusunda bir gün bile gülmedik



DUALARA TUTUNMAK


Bela uçurumunda dualara tutunduk

Gönülde kiri pası, sevgi suyuyla yunduk



SÖZ YANGINI


Nefrete dair sözler, söz yangınında yandı

İçimdeki sözcükler dirilişe uyandı



YULAR


Sevgi denizlerinde ateşi öper sular

Eşek senin olsa da elin elinde yular



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-77



KİLİT


Aşkla kırılır ancak dilin paslı kilidi

Düne dönüşen günün evveli yarın idi



KU/SUR


Koruduk kör şeytanı korunaklı surlarla

Uçamaz iman kuşu bu ağır kusurlarla



ŞEHREMİNİ


İçimdeki kentleri eşkıyalar basardı

Şehremini, gönlümü iman zırhıyla sardı



YALANCI


Sancı dindirir ancak içimdeki sancıyı

Elbette yalancılar doğrular yalancıyı



YETİM AYNA


Zifiri gecelerde ayna yetim, ben yetim…

Karanlık gölgelere dönüşüyor suretim…



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-78



MABET


İçimdeki mabette ezanlar yankılanır

Hakk’a söz veren gönül bu munis sesi tanır



ÇAĞIN MASKESİ


Batılın hükmü geçmez, düşer çağın maskesi

Bülbül şakıdığında kesilir karga sesi…



OYUN


Aslında bir oyundu, her şey yaşandı bitti

Zaman alevi, teni bir mum gibi eritti



AKREP


Gece gün döner akrep zamanın ensesinde

Gül hasretini taşır bülbül titrek sesinde…



MENZİL


Suretin asılıdır gözümün menziline

Gün uzar yüzyıl olur; sensiz her gün bir sene



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-79



SÖZ


Ruhumu çepeçevre sarar hasretin közü

Ayna tutar yüreğe söz ele verir özü…



ŞEYTANIN MABEDİ


Yıkıp viran eyleyin şeytanın mabedini

Hakikatin nuruyla arındır niyetini!



GEÇEN YILLAR


Ölümü kundağında büyütür geçen yıllar

Hayat değirmeninde ömrü öğütür yollar



ÇOCUK


Çocuk toprakta tohum, habersizdir ölümden

O da payını alır fazlasıyla zulümden…



SİL/ÂHLAR


Yankısı göğe değer yüreklerde âhların

İçimizi kanatır gölgesi silahların…



MNİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-80



ARAMAK


Eşyanın hakikati aramakla bulunur

Bir yastığın uğruna onlarca kaz yolunur



ŞÜKÜR


Gün gelir döner devran, ağlarsın güldüğüne

Ahir zamanı gören şükreder öldüğüne



ÖLÇÜ


İnsanın en iyisi işinde belli olur

Şaşmaz ilahî ölçü, kul ettiğini bulur



KİMSESİZLER


Boştur davulun içi, ondan çok çıkar sesi

Kimsesize kol kanat, kimsesizler kimsesi



HADDİNİ BİLMEK


Başkası bildirmeden sen sen ol haddini bil

Yoktur dilin kemiği, en büyük afettir dil



MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla