Prof. Dr. Sinsi
|
Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç
ŞAH BEYİTLER–41
DUACI
Sofrandaki artıklar doyurur nice açı
Alan eller secdede veren ele duacı
GÜVER/CİN
Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin
Bu gönül olmak ister mağarada güvercin
TEK ŞERİT
Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol
Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol
SENSİZ
Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri
Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri
ELİF
İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın
Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–42
KEMİK PEŞİNDE
Kirli emeller için haysiyetini boşar
Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar
SON LİMAN
Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim
Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim
HAÇLI ARTIKLARI
Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz!  
Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz
AZIK
Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam
Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam
SON DURAK
Dualar ve âminler göklere direk oldu
Toprak ananın bağrı bize son durak oldu
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–43
VAHYİN ELİFBASI
Batı’nın yarasını deşiyor minareler
Vahyin elifbasında derdimize çareler
YATANLAR
Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır
Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır
KİMSESİZLER KİMSESİ
Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır!  
Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır
KISKANÇ
Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına
Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına
UFUKTA
Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm
Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–44
FEN
Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin
Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin
GARABET
Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor
Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor
DÜŞTÜ
Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü
Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü
HATIRALAR
Her güneş batımında sermayen azalıyor
Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor
TAN VAKTİ
Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık
Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–45
TAHT
Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın
Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın
TASA
Bugünden çekme gönül yarının tasasını
Yol haritası eyle vicdanın yasasını
KALA/BALIK
Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık
Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık
ÇÖPLÜK
Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur
Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur
ARARAT
Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat
İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–46
CENGİMİZ
Azrail’in önünde muma döner rengimiz
Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz
BUHRAN ANAFORU
Buhran anaforunda çöker üstüme damlar
Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar
ŞEHRİN MASKESİ
İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi
Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi
SAYAMIYORUM
Böler uykularımı nabzımın tiktakları
Sayamıyorum artık saçımdaki akları
KALBİN YİTİĞİ
Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini
Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–47
RÜCU
Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var?
Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var
ŞİRKE DÜŞMEK
Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden
Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden
KAPALI KUTU
Zaman denen değirmen öğüttü asırları
Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları
SEVİYOR
Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor
Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor
ÖLÜMÜ TATMAK
Boynu bükük garibi hor görmemeli insan
Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–48
GÜN BUGÜNDÜR
Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın?
‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın
MUAMMA
Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü?
Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü!  
TEMİZLENMEK
Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan
Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan!  
HER/KESE
Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese
Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese
KUŞKU
Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile
Postal yere değince dağ ve taş gelir dile
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–49
GÜZ ARTIĞI
Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım
Acılara gebedir güz artığı sabahım…
AYNALARDA
İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da
Hatıralar sessizce can verir aynalarda
HAFAKANLAR BASINCA
Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır
Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır
PU/SUDA
Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda
Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda
YA/SAKLADIM
Duru bakışlarını gözlerimde sakladım
İsyan sözcüklerini dilime yasakladım
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–50
MUSALLA
Duymadın hakikati, oyalandın masalla
Çenen kapandığında konuşacak musalla
SON UYKU
Şeytanın askerleri imana kurar pusu
Ebede uyanmaktır müminin son uykusu
EMANET
Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün
Tendeki emaneti alacak elbet bir gün
MEZAR TAŞLARI
En büyük hakikati söyler mezar taşları
Kabirde zalimlerin eğilecek başları
HAVA YASTIĞI
Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların
Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–51
OYUN
Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa
‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa
DÜŞLER PUSUDA
İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya
Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya
ZİKİR
Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor
Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor
ZOR BİLMECE
Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri
Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri
AŞK
‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye
Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–52
AMEL KASASI
Doldur amel kasanı, göze inmeden perde
Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde
DÜNYEVİLEŞME
Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı
Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı
KELEPÇE
Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe
Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe
ŞAİR
Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini
Yoğurur, söze döker; derdini, elemini
NEM
Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem
Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–53
BİZİM
Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim
Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim
GÖNÜL SÜVARİSİ
Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden
Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden?  
KANDİLİMİZ
Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz
Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz
GÖZLER
Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler
Ele verir yalanı kalbin aynası gözler
ZAMANIN NABZI
Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın
Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–54
SANIK
Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın
Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın!  
EYVAH!  
Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah
Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah!   
DUA
Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde
Dua ölümden gayri dermandır her bir derde
TALAN
Üstüne titrediğin malın sonu talandır
Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır
BİR GÜN
Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün
Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–55
KELEPÇE İZİ
Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var
Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar
SÖZ
Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz
Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz
AŞIMIZ
Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim
Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim
KÖKSÜZLER
Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür
Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür
DEFTERİMİZ
Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı
Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–56
SAĞLIK
Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta
Para elinin kiri, sağlık gelir en başta
NEFİS GEMİSİ
Azgın nefis gemisi oturunca karaya
Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya!  
KALP NURU
İmana pusu kurar kapkaranlık geceler
Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler
KIZAK
Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa
Güvercin darı için düşüverir tuzağa
PERVANE
Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor
Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–57
YARIŞ
Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala
Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala!  
SİYAH İNCİ
Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini
Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini
AY
Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer
Gönül çağlayanından kana kana su içer
HASRET YÜKÜ
Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır
Gönlümün katarları geceye hasret taşır
SABAHI KUSMAK
Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı
Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–58
YÜZ AYNASI
İçindekiler yansır yüzünün aynasına
Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına
MEVSİMLER
Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler
Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler
İKİ DÜŞÜN…
Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık
İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık
ŞÜPHE
Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni!  
Derimi ayır tenden, parça parça dil beni
MİLENYUM SEVDALARI
Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar!  
Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar…
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–59
GÖZLER
Gözleriyle konuşur bazen susunca insan
Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan
ŞEHRİN ÖLÜSÜ
Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum
Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum
BOŞLUK
Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu
Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu
SEHPA DEVRİLİNCE
Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır
Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır
TASALANMA
Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar
Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar!  
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–60
ÖLÜMSÜZLÜK
Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan!  
Doru atlar misali hedefe varır koşan
SAKSIDA BAHAR
Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı
Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı
SAÇLARIN
Gönlü darağacına saçlarınla bağladım
Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım
MUM GİBİ
Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi
Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi
BALYOZ
Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını
Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–61
ÇELİŞKİ
Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya
Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya
PERDE
Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak
Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak
MUHABBET TILSIMI
Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm
Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm
AYRIK OTLARI
Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla
Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla
PAYE
Para pul size kalsın, iman en büyük paye
Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–62
NEDAMET HALKALARI
Nedamet halkaları dökülüyor dilimden
Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden?
GİRYE
Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden
Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden
SANA DOĞRU
Heybemde günahlarla koşarım sana doğru
Geçit vermez dağları aşarım sana doğru
DARAĞACI
Vuslatsız sevdaları astım darağacına
Sol yanım paramparça dayanır mı acına?
PRANGALAR
Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek
Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–63
SÜRGÜN YÜREĞİM
Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim
Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim!  
KATRE VE UMMAN
Rabbim emir buyursa katreye sığar umman
Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman
VİCDAN KALPAZANLARI
Bela yatar pusuya, uyarır azanları
Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları
İSMİMİZ
Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz
Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz
UTANÇ
Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı
Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–64
ATEŞ-BARUT
Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız
Baruttan nehirlere ateş olup akarız
ENİK
Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle
Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle
SUSUYOR
Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor
Konuşması gereken ne yazık ki susuyor
K/ÖKSÜZLÜK
Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür
Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür
ÖLÜ ETİ
Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak
Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–65
İPİN UCU
Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu
Onursuzun eline verme ipin ucunu
DÖNÜ/YORUM
Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum
Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum
O’NUN ÜMMETİ
Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın
O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın
EMELLER
Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin
Biter sayılı günler, tükenmez emellerin
TABİP
Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e
Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–66
ENDİŞE
Zaman geçer sırları dökülür aynaların
Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın
ÖZLEDİM
Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim…
Elimde kırmızı gül yollarını gözledim
TEMMUZDA KARDELENLER
Temmuzun şafağında kardelenler açardı
Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı
ZAMANIN YÜZÜ
Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta
Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta
SIRÇA FANUS
Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa
Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-67
K/ÖKSÜZLÜK
Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük
Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük
HIZIR
Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek!  
Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek!  
NEMRUT YÜZLÜLER
Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın
Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın
SONSUZA DOĞMAK
Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız
Gönül sahralarına rahmet olup yağarız
YOL ARKADAŞI
Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı!  
Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı…
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-68
KIRBAÇ
Nefis atına indir irade kırbacını
Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını
YOL
Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir
Bu yola revan olan serdengeçti, metindir
SÜVARİ
Sür atını süvari sevgi ufuklarına!  
Neşeden nasiplenip umut taşı yarına!  
BİR GÜN…
Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner
Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner
ÇÖP
Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya! 
Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-69
KADER OKU
Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku
Yaralı yüreğine saplanır kader oku…
BATI
Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı
Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı
SAPANLAR
Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler
Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler
DEVLET
Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet
Şayet çökerse devlet altında kalır millet
DEBDEBE
Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe
Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-70
ARASAT
Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir
İman denilen cevher arasatta nakittir
ZAVALLI
Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin
Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin
HAYAT
Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat
Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat
BAHANE
Akıl darağacında, ihtiraslar divane…
Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane
VUSLAT
Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur
Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER–71
SÖZ BİTİNCE
Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde
Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde
FERASET
Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset
Aklın aydınlığında yol almaktır feraset
IŞIĞIMIZ
Karanlığın koynunda ışığımız sönerken
Maziye sığınırız bahar güze dönerken
NABIZ
Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır
Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır
U/SANDIK
Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık
Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-72
SON FASIL
Ömrünün son faslıdır aman efendim aman!  
Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman
AYYAŞ
İçki medeniyettir ayyaşın nazarında!  
Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında
UZAKLAR
Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar
İblis kurar imana pusular ve tuzaklar…
MİHNET
Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter
İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter!  
HÜZÜN İSTİFİ
Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri
Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-73
MAKSADIMIZ
Bu dünya gurbetinde unutulur adımız
Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız
MAZİ
Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile
Emsalsiz hazineye değer hayali bile
CAMLAR
İçimdeki kasveti artırırken akşamlar
Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar
BEYİNLER
Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman
Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman…
EBABİL’İN TAŞLARI
İçime akar durur ruhumun gözyaşları
Müminlerin umudu Ebabil’in taşları!  
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-74
SONSUZLUK
Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk
Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk
SAHNE
Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya
Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya
ÖMÜR
Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür
Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür
AKDİMİZ
Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim…
Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim!  
EŞEK
Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla
Eşek külçe altını değiştirir samanla
M NİHAT MALKOÇ
ŞAH BEYİTLER-75
TABİP
Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı
Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı
SÖZLERİN
Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin
Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin
BİGANE
Akıl terazisinde divanedir bu gönül!  
Yürek yaralarına biganedir bu gönül!   
TUTSAK
Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde
Parçalanır bu yürek el görse ellerinde…
BUBİ TUZAĞI
Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde
Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde
M NİHAT MALKOÇ
|