Yalnız Mesajı Göster

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şah Beyitler-M.Nihat Malkoç




ŞAH BEYİTLER–41

DUACI

Sofrandaki artıklar doyurur nice açı
Alan eller secdede veren ele duacı


GÜVER/CİN

Kimi, insan haliyle olmaya çalışır cin
Bu gönül olmak ister mağarada güvercin


TEK ŞERİT

Gayri dönüşü yoktur dünya tek şeritli yol
Ayrılır can bedenden yen içine düşer kol


SENSİZ

Gönül sensiz perişan, yokluğunun fakiri
Sünnetinle arınır kalplerimizin kiri


ELİF

İçindeki yangını söndürmezse gözyaşın
Öne eğilir bir gün elif gibi dik başın


MNİHAT MALKOÇ

















ŞAH BEYİTLER–42


KEMİK PEŞİNDE

Kirli emeller için haysiyetini boşar
Sureti köpek değil, kemik peşinde koşar


SON LİMAN

Bahçemdeki dikeni gül sanarak ekmişim
Son limandan habersiz boşa kürek çekmişim


HAÇLI ARTIKLARI

Ey haçlı artıkları hilaledir kininiz!
Söndüremez tamuyu ‘Yuro’ denen dininiz


AZIK

Sermayeyi tükettim, tam takır amel kasam
Ebed yolculuğunda azığım oldu tasam


SON DURAK

Dualar ve âminler göklere direk oldu
Toprak ananın bağrı bize son durak oldu


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–43


VAHYİN ELİFBASI

Batı’nın yarasını deşiyor minareler
Vahyin elifbasında derdimize çareler


YATANLAR

Kanla sulanan toprak haysiyettir, vatandır
Aslında gizli düşman çalışmayıp yatandır


KİMSESİZLER KİMSESİ

Kimsesizler kimsesi, gönül sensiz virandır!
Kalp göğünün güneşi, rehberimiz Kur’an’dır


KISKANÇ

Yaralanır yüreğim rüzgâr değse saçına
Ağustosta çığ düşer gönlümün yamacına


UFUKTA

Gidenler döner diye ufukta kaldı gözüm
Düşüme girmen için uykuya daldı gözüm


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–44


FEN

Konusu hakikattir pozitif ilmin, fenin
Elinde varken dağıt, cebi yoktur kefenin


GARABET

Dünün sömürgeleri bize kafa tutuyor
Akrep o cüssesiyle koca fili yutuyor


DÜŞTÜ

Gitti gelmez baharım, ömür hazana düştü
Hesap günü yaklaştı amel mizana düştü


HATIRALAR

Her güneş batımında sermayen azalıyor
Geriye acı tatlı hatıralar kalıyor


TAN VAKTİ

Tan vaktine gebedir içimdeki karanlık
Ne dün var, ne de yarın; hayatımız bir anlık


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–45


TAHT

Omuzlar üzerinde yükselir bir gün tahtın
Bu dünyada gülmedi ukbada gülsün bahtın


TASA

Bugünden çekme gönül yarının tasasını
Yol haritası eyle vicdanın yasasını


KALA/BALIK

Gönül hayal çöplüğü, zihinler kalabalık
Derya içinde yüzer deryayı bilmez balık


ÇÖPLÜK

Ceninde koca ömür, tohumda fidan uyur
Miden döndü çöplüğe biraz ruhunu doyur


ARARAT

Birileri Ağrı’ya söylemekte Ararat
İşkembeden konuşur, utanmaz, çirkef zevat


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–46


CENGİMİZ

Azrail’in önünde muma döner rengimiz
Toprakta yılanlarla başlar zorlu cengimiz


BUHRAN ANAFORU

Buhran anaforunda çöker üstüme damlar
Köşe başını tutmuş mukavvadan adamlar


ŞEHRİN MASKESİ

İnsaf kılıcı paslı, kısık vicdanın sesi
Güneş gülümseyince düştü şehrin maskesi


SAYAMIYORUM

Böler uykularımı nabzımın tiktakları
Sayamıyorum artık saçımdaki akları


KALBİN YİTİĞİ

Yanlış yerde arama kalbinin yitiğini
Değiştirmek muhaldir Allah’ın dediğini


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–47


RÜCU

Senin yüzün karaysa aynanın ne suçu var?
Ömrün nihayetinde Yaradan’a rücu var


ŞİRKE DÜŞMEK

Can kuşu uçtuğunda buz kesilecek beden
Şüphe ve vesvesedir şirke düşmeye neden


KAPALI KUTU

Zaman denen değirmen öğüttü asırları
Kabir kapalı kutu, toprak saklar sırları


SEVİYOR

Mübarek kitabında Hakk, mümini övüyor
Arşı tuttu rahmeti, kulunu çok seviyor



ÖLÜMÜ TATMAK

Boynu bükük garibi hor görmemeli insan
Ölümü tadacaktır dünyaya düşen her can


MNİHAT MALKOÇ















ŞAH BEYİTLER–48


GÜN BUGÜNDÜR

Can bedenden çıkmadan diner mi yürek sızın?
‘Gün bugündür demişler’, ömür biter ansızın


MUAMMA

Ömür bir muammadır, kim çözer bu düğümü?
Görenler beri gelsin dünyada gördüğümü!


TEMİZLENMEK

Günahın dağ olsa da umut kesme Allah’tan
Vaktin varken temizlen kul hakkından ve ahtan!


HER/KESE

Yeter Hakk’ın nimeti mümin kâfir herkese
Yoldaşın olur iman, dünyada kalır kese


KUŞKU

Yiğit kuşkuda gerek düşman uyusa bile
Postal yere değince dağ ve taş gelir dile


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–49


GÜZ ARTIĞI

Gün ufukta can verir; gün biter, bitmez âhım
Acılara gebedir güz artığı sabahım…


AYNALARDA

İsrafil sur’a üfler, borusunu çalar da
Hatıralar sessizce can verir aynalarda


HAFAKANLAR BASINCA

Hafakanlar basınca gönül göğüm puslanır
Sevgiyle cilalanır, aşksızlıktan paslanır


PU/SUDA

Hamsi çıktı kavağa, boğuldu balık suda
Bir çift göz unutulmuş, dağ başında pusuda


YA/SAKLADIM

Duru bakışlarını gözlerimde sakladım
İsyan sözcüklerini dilime yasakladım


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–50


MUSALLA

Duymadın hakikati, oyalandın masalla
Çenen kapandığında konuşacak musalla


SON UYKU

Şeytanın askerleri imana kurar pusu
Ebede uyanmaktır müminin son uykusu


EMANET

Azrail kapımızı çalacak elbet bir gün
Tendeki emaneti alacak elbet bir gün


MEZAR TAŞLARI

En büyük hakikati söyler mezar taşları
Kabirde zalimlerin eğilecek başları


HAVA YASTIĞI

Kızgın ateşten seni kurtaramaz putların
Yoktur hava yastığı buz gibi tabutların


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–51


OYUN

Ömür andan ibaret, dünyada yoktur vefa
‘Ölüm’ denilen oyun sahnelendi kaç defa


DÜŞLER PUSUDA

İçimdeki göllerde ceylanlar iner suya
Gecenin kör vaktinde düşler yatar pusuya


ZİKİR

Gönüller yangın yeri, yüreğimiz kanıyor
Kirlenen ruhlarımız zikirle yıkanıyor



ZOR BİLMECE

Sabahlardan beyhude gönlümün geceleri
Akılla çözemezsin bütün bilmeceleri


AŞK

‘Aşk’ karanlığın mumu, ışık olur geceye
Gönüllerden taşsa da sığar tek bir heceye


MNİHAT MALKOÇ















ŞAH BEYİTLER–52


AMEL KASASI

Doldur amel kasanı, göze inmeden perde
Haysiyetinle yaşa, muhtaç olma namerde


DÜNYEVİLEŞME

Dünyevileşme denen illet nefse bulaştı
Bu dünya gurbetinde dert birken bini aştı


KELEPÇE

Bağnazlar vurmak ister bilincime kelepçe
Yüreğim derin kuyu; beden kazan, ruh kepçe


ŞAİR

Dar vakitlerde şair, kuşanır kalemini
Yoğurur, söze döker; derdini, elemini


NEM

Şimdi uzaklardasın, tarumar gönül hanem
Yâr düştükçe aklıma, kurumaz kirpikte nem


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–53


BİZİM

Çölleşen yüreklere akar nurumuz bizim
Nefislerin putunu yıkar Sur’umuz bizim


GÖNÜL SÜVARİSİ

Sonsuza varmak için demir aldık sevgiden
Ey gönül süvarisi, geri döner mi giden?


KANDİLİMİZ

Kaskatı olur beden, dönmez olur dilimiz
Kabrin karanlığında nur saçar kandilimiz


GÖZLER

Bu dünya gurbetinde ruhlar sılayı özler
Ele verir yalanı kalbin aynası gözler


ZAMANIN NABZI

Çağa uymak yerine nabzını tut zamanın
Gözümden dökülse yaş taşar suyu ummanın


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–54


SANIK

Nefsin hâkim olunca sen tutuklu, sanıksın
Gözlerin açık diye sanma ki uyanıksın!


EYVAH!

Yarın mahşer gününde kıyama durur ervah
Tükettik sermayeyi, bir ömür geçti eyvah!


DUA

Yaş dökülsün gözünden, dua ateşe perde
Dua ölümden gayri dermandır her bir derde


TALAN

Üstüne titrediğin malın sonu talandır
Resulullah öldüyse billâh dünya yalandır


BİR GÜN

Hayatın zembereği elbet boşalır bir gün
Mazlumlar zalimlerden öcünü alır bir gün


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–55


KELEPÇE İZİ

Kalem tutan ellerde kelepçenin izi var
Zindanlar dile gelse ne çok şey söyler duvar


SÖZ

Geri dönmez bir daha ağızdan çıkınca söz
Söz vardır bahçede gül, söz vardır ateşte köz


AŞIMIZ

Bu dünyada tükendi sıcak aşımız bizim
Bekler bizi sabırla mezar taşımız bizim


KÖKSÜZLER

Mescitlerimiz yetim, minareler öksüzdür
Milletinin derdiyle dertlenmeyen köksüzdür


DEFTERİMİZ

Dizlerimizde derman, ağızda diş kalmadı
Defterimiz dürüldü, yapacak iş kalmadı


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–56


SAĞLIK

Barışık ol kendinle, güzellik var her yaşta
Para elinin kiri, sağlık gelir en başta


NEFİS GEMİSİ

Azgın nefis gemisi oturunca karaya
Düz yolda tökezlersin, dönersin maskaraya!


KALP NURU

İmana pusu kurar kapkaranlık geceler
Kalp nurunu söndürür sınırsız eğlenceler


KIZAK

Zaman, azgın nefsini çeker bir gün kızağa
Güvercin darı için düşüverir tuzağa


PERVANE

Pervane aşk uğruna kor ateşte yanıyor
Şafak vakti acılar uykudan uyanıyor


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–57


YARIŞ

Hayallerim yarışır rüzgârlarla dörtnala
Sırtım yere değiyor tutunsam hangi dala!


SİYAH İNCİ

Gözyaşıyla çizerim yalnızlığın resmini
Siyah inciyle yazdım bulutlara ismini


AY

Gecenin kuytusunda ay, karanlığı biçer
Gönül çağlayanından kana kana su içer


HASRET YÜKÜ

Yüreğin mahreminde hüznün eli dolaşır
Gönlümün katarları geceye hasret taşır


SABAHI KUSMAK

Şafağın dar vaktinde gece kusar sabahı
Mazlumlar ağladıkça gökleri tutar âhı


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–58


YÜZ AYNASI

İçindekiler yansır yüzünün aynasına
Boyanır hissiyatın yüreklerin yasına


MEVSİMLER

Albümde unutulmuş siyah beyaz resimler
Dörtken ikiye düştü içimdeki mevsimler


İKİ DÜŞÜN…

Yunusça bak dünyaya; kalmasın kin, düşmanlık
İki düşün bir söyle, faydasız son pişmanlık


ŞÜPHE

Aşkın zehridir şüphe, defterinden sil beni!
Derimi ayır tenden, parça parça dil beni


MİLENYUM SEVDALARI

Büyüttüğün sevgiyi ipek mendillere sar!
Milenyum sevdaları kelebek ömrü kadar…


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–59


GÖZLER

Gözleriyle konuşur bazen susunca insan
Gözlerin tılsımına muktedir değil lisan


ŞEHRİN ÖLÜSÜ

Bu şehrin ölüsünü sırtımda taşıyorum
Gölgeme çelme takıp zamanı aşıyorum


BOŞLUK

Dört duvar arasında fark etmezsin kuşluğu
Hiçbir şey dolduramaz içindeki boşluğu


SEHPA DEVRİLİNCE

Ayışığı damlarken düşlerim kundaklanır
Sehpa devrildiğinde mahkûm, suçtan aklanır


TASALANMA

Gül yüzlü bakışında evrenin nabzı atar
Tasalanma ey gönül, gün doğmak için batar!


MNİHAT MALKOÇ
















ŞAH BEYİTLER–60


ÖLÜMSÜZLÜK

Soluklar tükenmeden ölümsüzlüğü kuşan!
Doru atlar misali hedefe varır koşan


SAKSIDA BAHAR

Çiçekler boyun bükmüş, kovanda mahkûm arı
Yaşatmak beyhudedir saksılarda baharı


SAÇLARIN

Gönlü darağacına saçlarınla bağladım
Aşkın zehrini kusup yüreğimi dağladım


MUM GİBİ

Fikir taşar idrakten kutlu bir doğum gibi
Kelepçeler, zincirler erimekte mum gibi


BALYOZ

Varlık balyozuyla kır yokluğun duvarını
Erit aşk ateşiyle yüreklerin karını


MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER–61


ÇELİŞKİ

Yüzer alkol içinde, akşam girer komaya
Bir şey olmamış gibi sabah gider cumaya


PERDE

Kavurucu ateşe perdedir güzel ahlak
Maziye sünger çeker gününü yaşar ahmak


MUHABBET TILSIMI

Muhabbetin tılsımı cana can katar gülüm
Ayrılıktır yaşamak vuslattır bize ölüm


AYRIK OTLARI

Uçuruma koşuyor körpe beyinler hızla
Tüm ayrık otlarını koparsalar cımbızla


PAYE

Para pul size kalsın, iman en büyük paye
Şöhret geçici heves, Hakk’a yaklaşmak gaye


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER–62


NEDAMET HALKALARI

Nedamet halkaları dökülüyor dilimden
Vuslat arzulayanlar niçin korkar ölümden?


GİRYE

Aczimin giryeleri dökülüyor gözümden
Mahkeme-i Kübra’da utanırım sözümden


SANA DOĞRU

Heybemde günahlarla koşarım sana doğru
Geçit vermez dağları aşarım sana doğru


DARAĞACI

Vuslatsız sevdaları astım darağacına
Sol yanım paramparça dayanır mı acına?


PRANGALAR

Beynimizde pranga(lar), işgal altında yürek
Mevla’m minareleri eylemiş arşa direk


MNİHAT MALKOÇ

ŞAH BEYİTLER–63


SÜRGÜN YÜREĞİM

Ayrılık çöllerinden aşka sürgün yüreğim
Ey sevdası köz olan, sana kırgın yüreğim!


KATRE VE UMMAN

Rabbim emir buyursa katreye sığar umman
Kur’an kalbin ilacı, odur en büyük ferman


VİCDAN KALPAZANLARI

Bela yatar pusuya, uyarır azanları
Fitne eker kalplere vicdan kalpazanları


İSMİMİZ

Sıfırlanır hafıza yok olunca cismimiz
Eserimizle yaşar bu dünyada ismimiz


UTANÇ

Ta Kabil’e dayanır yürekteki ilk sancı
Taşımakta zorlanır insanlık bu utancı


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–64


ATEŞ-BARUT

Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakarız
Baruttan nehirlere ateş olup akarız


ENİK

Enik büyür, serpilir; kokmuş, pis ciğerlerle
Kahramanlar yükselir mukaddes değerlerle


SUSUYOR

Kalem hançer misali, öfkesini kusuyor
Konuşması gereken ne yazık ki susuyor



K/ÖKSÜZLÜK

Geçmişinden utanmak ahmaklık, köksüzlüktür
Bir davası olmamak en büyük öksüzlüktür


ÖLÜ ETİ

Hayat değirmeninde düşlerimiz un ufak
Ölü etidir gıybet, bin başlı ejder nifak


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–65


İPİN UCU

Hakk’ı söylesin dilin, bitir söz orucunu
Onursuzun eline verme ipin ucunu


DÖNÜ/YORUM

Sazların teli bozuk, yoruma muhtaç yorum
Kör hissiyatı kusup kendime dönüyorum


O’NUN ÜMMETİ

Evrenin gözbebeği, şerefisin varlığın
O’nun ümmetindensin, budur bahtiyarlığın


EMELLER

Sonsuzluğa talip ol, dünya olsun ellerin
Biter sayılı günler, tükenmez emellerin


TABİP

Teslim olsaydın Hakk’a, sığınsaydın Habib’e
Şifa bulur hasta ruh, gerek duymaz tabibe


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER–66


ENDİŞE

Zaman geçer sırları dökülür aynaların
Güneş gülen yüzüyle doğmayabilir yarın


ÖZLEDİM

Yolcu ettiklerimi bilsen nasıl özledim…
Elimde kırmızı gül yollarını gözledim


TEMMUZDA KARDELENLER

Temmuzun şafağında kardelenler açardı
Soluklarım kesilir, gölgem benden kaçardı


ZAMANIN YÜZÜ

Yedi kocalı zaman ihanet doğurmakta
Nefretin hamurunu kezzapla yoğurmakta


SIRÇA FANUS

Kâğıttan gemilerle açıldık okyanusa
Aşkı ipeğe sarıp koyduk sırça fanusa


MNİHAT MALKOÇ










ŞAH BEYİTLER-67


K/ÖKSÜZLÜK

Rüzgarda kuru yaprak, felakettir köksüzlük
Ölümden daha beter, budur asıl öksüzlük


HIZIR

Kılını kıpırdatma, bekle Hızır gelecek!
Doyacak aş kazanın, solan yüzün gülecek!



NEMRUT YÜZLÜLER

Ruhunu kalıplardan kurtar ki kanatlansın
Nemrut’un ateşinde Nemrut yüzlüler yansın



SONSUZA DOĞMAK

Ruh bedenden çıkınca sonsuzluğa doğarız
Gönül sahralarına rahmet olup yağarız



YOL ARKADAŞI

Seçme sakın kendine korkak yol arkadaşı!
Menzile varmak için aşmalı dağı, taşı…


M NİHAT MALKOÇ





ŞAH BEYİTLER-68


KIRBAÇ

Nefis atına indir irade kırbacını
Muhasebe yapmayan bir gün yolar saçını


YOL

Hakikate giden yol dikenlidir, çetindir
Bu yola revan olan serdengeçti, metindir


SÜVARİ

Sür atını süvari sevgi ufuklarına!
Neşeden nasiplenip umut taşı yarına!


BİR GÜN…

Bir gün ten güzelliğin bir acuzeye döner
Kırışır güzel yüzün, gözünün feri söner


ÇÖP

Sanma yaşadığını, gördüğümüz bir rüya!
Hakikat nazarında bir çöpe değmez dünya


M NİHAT MALKOÇ











ŞAH BEYİTLER-69


KADER OKU

Dünya bir su misali, ne renk var ne de koku
Yaralı yüreğine saplanır kader oku…


BATI

Şark küllükte uyurken arşa tırmanır Batı
Tüyü dökülmüş eşek beğenmez yağız atı


SAPANLAR

Hakk yolundan sapanlar uçuruma giderler
Noel yortusu kutlar, hindi kurban ederler


DEVLET

Mikrop girer vücuda, teni bitirir illet
Şayet çökerse devlet altında kalır millet


DEBDEBE

Aç yanında tok yatmak mugayirdir edebe
Şarkın yumuşak karnı gösteriş ve debdebe


M NİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-70


ARASAT

Derdin ilacı zaman, sermayemiz vakittir
İman denilen cevher arasatta nakittir


ZAVALLI

Kendini ne sanırsın, bir zavallı beşersin
Tut düşenin elinden, bir gün sen de düşersin


HAYAT

Uhrevî hazlar taze, dünyevi hazlar bayat
Doğarken ölür insan, ölürken başlar hayat


BAHANE

Akıl darağacında, ihtiraslar divane…
Kul eceliyle ölür, hastalıklar bahane


VUSLAT

Hasret çıra misali, köz gibi yanar durur
Doğar vuslat güneşi; gözyaşlarımız kurur


MNİHAT MALKOÇ








ŞAH BEYİTLER–71


SÖZ BİTİNCE

Öfkeler dile gelir sözün bittiği yerde
Hoşgörü ve kardeşlik devadır her bir derde


FERASET

Vicdanlarda kör kurşun, kalbin kezzabı haset
Aklın aydınlığında yol almaktır feraset


IŞIĞIMIZ

Karanlığın koynunda ışığımız sönerken
Maziye sığınırız bahar güze dönerken


NABIZ

Zifiri karanlıkta gölgeler koyulaşır
Nabız atışlarımız bizi sonsuza taşır


U/SANDIK

Meğer rüyaymış hayat, onu hakikat sandık
Huzura pusu kuran kalleşlerden usandık


MNİHAT MALKOÇ






ŞAH BEYİTLER-72


SON FASIL

Ömrünün son faslıdır aman efendim aman!
Kıyamete beş kala çürüdü, koktu zaman


AYYAŞ

İçki medeniyettir ayyaşın nazarında!
Haya etmez, tepinir ceddinin mezarında


UZAKLAR

Muzdarip ruhumuzu çağırıyor uzaklar
İblis kurar imana pusular ve tuzaklar…


MİHNET

Mihnet ruhun zehridir, mihnet ölümden beter
İman, heybemde azık; aç ruhuma o yeter!


HÜZÜN İSTİFİ

Kat kat istifliyorum gönülde hüzünleri
Ömürden saymıyorum yaşanmamış günleri


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-73


MAKSADIMIZ

Bu dünya gurbetinde unutulur adımız
Servet kazanmak değil, kulluktur maksadımız


MAZİ

Ruhumuz kanatlanır mazi gelirken dile
Emsalsiz hazineye değer hayali bile


CAMLAR

İçimdeki kasveti artırırken akşamlar
Aynalar derin kuyu, üstüme gelir camlar


BEYİNLER

Bu ne büyük çelişki, manzarası pek yaman
Zerre kadar beyinler, mideler koskocaman…


EBABİL’İN TAŞLARI

İçime akar durur ruhumun gözyaşları
Müminlerin umudu Ebabil’in taşları!


MNİHAT MALKOÇ



ŞAH BEYİTLER-74


SONSUZLUK

Sığmıyor aynalara içimdeki sonsuzluk
Çöller suya kanarken pınar çeker susuzluk


SAHNE

Yaşam renkli bir oyun, bir sahnedir bu dünya
Tel kopar can evinden, o an biter bu rüya


ÖMÜR

Ömür dediğimiz şey bir muamma, bir düştür
Bazen ağlama vakti, bazen de bir gülüştür


AKDİMİZ

Bu mülkün sultanıyla vardır akdimiz bizim…
Yazık, malayaniyle geçer vaktimiz bizim!


EŞEK

Kıymet hükümlerimiz değişiyor zamanla
Eşek külçe altını değiştirir samanla


MNİHAT MALKOÇ




ŞAH BEYİTLER-75


TABİP

Tabip derman bulamaz sol yanımız yaralı
Gönlümün kırsalında gezer aşkın maralı


SÖZLERİN

Sükut düşer dilime konuşunca gözlerin
Bıçak gibi saplanır sol yanıma sözlerin


BİGANE

Akıl terazisinde divanedir bu gönül!
Yürek yaralarına biganedir bu gönül!


TUTSAK

Tutsak olmuş bu gönül saçının tellerinde
Parçalanır bu yürek el görse ellerinde…


BUBİ TUZAĞI

Gamzen bubi tuzağı , bir aynasın yüzümde
Geceme düşen mehtap, güneşsin gündüzümde


MNİHAT MALKOÇ

Alıntı Yaparak Cevapla