08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ayaz Vuruyor Yüreğime
Ayaz vuruyor gözlerime
Bir peri masalından uyandırılmış mahmur ve asi gözlerime  
Ayaz vuruyor yüreğime
Sıcak düşlerle büyütüp sonra gecenin koynuna bıraktığım yüreğime  
Ayaz, orta yerinde gecemin  Dilimin âr edip lâl olduğu anda,dualarla andım adını
Kınından çıkarılmış bir kılıç gibi bedenim
Aşkımı kanatarak gelip dayandım, bir ayaz vakti yürek kapına
Sen de kelâm yollarından duysan beni,
Sonra yürek zindanımı yıldızlarınla kuşatsan  
Ayazın orta yerinde, bir atımlık nefesteyim
Yöneldim kapına; utangaç, mahcup ve âşıkların cevelan ettiği gözlerine  
Kırık Mızrap var avuçlarımda; gönlümün en içli bestesini kazdım 'Ay Yüzlüm' sayfalarına
Ama ne sen varsın, ne de Ay Yüzlüm
Bir ayrılığın zemherisinde, kalbimin buhurundan çok uzak bir mevsimdeyim
Ağıt değil bu
Söylendim yüreğim yettiğince, dilim döndüğünce 
Hasretine ayaz vurdu en derinden  
Destanını okudum dünyanın dört bir yanında
Ebem kuşağında, yedi renginde, yetmiş bin diyarda 
Ananın ak sütü gibi katıksız akıttığın gözyaşlarında gördüm, ışıltısını destanının
Kalbimin kıyısına vuruyor gözyaşların
İse pasa bulandı gönül kâbem şimdi
Saldım şehrin kucağına kendimi,mesken tuttum kaldırımları 
Sevgililer Sevgilisi'ne en yakın, ateş içinde yüreğin 
Sıladasın 
Dönüşe kapıları kapattın; mesafeler kahredici,
Kalem sürgüne düştü, nâmeler hep boynu bükük  
Dön artık! Ya bir ayaz gecesinde gittiğin gibi,
Ya da dillenen sevda sözlerinle sız yüreğime
Buzlandı yüreğim, gözyaşlarımın sesi kısıldı
Bir başkayım, gecenin hitama ermeyen ayazında 
Vuslat rüzgârları beklerken, her seferinde ağıt yaktı güllerim
Oysa nice güller var Sevgili, yağmurunda ıslanmayı bekleyen  
Fırtınalar kopuyor, feryâdfigan her yerde
Soğuk rüzgârlar kırıyor belimi
Hele bir de öksüz, yetim, boynu bükük kalışlarım yok mu?
Dönüp ıslatamıyorum titrek kalpleri
Ah, bir de memleketin soğuk nefesini 
Bilirsin bu halleri, gariplerin aşkını ve yapayalnız mahzun gönülleri  
Ümitvarım Efendim, ayazında gecemin 
Dönüşünü muştulayacak sabahların sıcağında 
Kabul edilecek aziz dualarla 
Biliyorum, döneceksin şu gariplerin yurduna
Yağmurunda ıslanmaya az kaldı ve belki de vefasızlığımı bağışladığında
İşte o zaman salarım kendimi, ayaz vurmuş toprağın bağrına  
Bu sana seslenişim Efendim!
Bu sadece benim değil, belki de hepimizin seslenişi  
Okyanusları aşan Târık gibi,
Ya da 'hasret' deyip yüreği dağlanan Üveys gibi olmak istedim
Lâkin ne okyanusta bir katre olabildim ne de yüreğim dağlandı
Adını başlarına taç yapan muhabbet erlerinin gözyaşlarıyla yetindim
Yolunu kaybetmiş bir yaprağın, rüzgârla dansı gibi
Mevlâna'nın eteğine sarıldım
Sarıldım da içimi yakan çöl ateşine bir yudum su bulamadım
Şems'i imdada çağırırken, 'Gül' ağladı halime, gülden utandım
Ümit çağımın en güzide yıllarında,
Duygu ve düşüncelerimin en çalkantılı döneminde bana beklemeyi öğrettin  
Kirlenen düşlerimize,
Yokluğunda hârlanan bu yürek ateşine,
Çöle dönen ömrümüze
Hepimize
Bir yağmur taneciği ile gel Efendim!
Ya bir ayaz gecesi gittiğin gibi,
Ya da ait olduğun yere: kaleminle sız yüreğimize  
Kahraman Tazeoğlu
|
|
|