Yalnız Mesajı Göster

Ey Yûsufi Bir Düşle Sevdiğim Yar!

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ey Yûsufi Bir Düşle Sevdiğim Yar!






Ve Sen gittin
Gittin ya
gidişin, tanıyıp bilmediğim bir zamana denk geldi
Bir tarih vardı bir de; saat
Oysa zamansız sevmiştim
Tüm hayırlarımı sana yormuştum ben
Umutlarımın güleç yüzü, yûsufi düşlerimin sahibi,
Yûsufi bir düşle sevdiğim yardın ey yar

Sen yoksun
Yoksunluk, yoksulluk düştü payıma
Hiç bu kadar ıslanmamıştı yağmur kendi benliğinde,
kendi halinde, bir başına yağarken
Gözlerim şimdi kuraklık vaktinde

Üzülme
Yeter ki sen gülümse hayata
Gül ki güller açsın yüreğinde
Ben mahkum ettim Yûsufi düşlerimi yüreğimin çıkmaz sokaklarına
Çıkamayacaklar hiçbir zaman aydınlığa
Eremeyecekler mürüvvetlerine

Başına buyruk cümleler oluşturdum her seferinde
Oysa çok uslu olmaları için söz verdirtmiştim
Çıkmaz sokaklarına girmek için çırpındılar hep,
Ve her seferinde çıkmazlıklarına takılıp geri döndüler

Gönlümün penceresinden bakıyorum sana ve sensizlikle yoğurduğum hayata
Yüzümde şefkatli bir meltem,
Ardından gelen şiddetli bir rüzgar
Ve aklımda yarım kalmışlıklar,
Rüzgar taşımış, getirmiş; kuru bir dala asılmış, kurbansızlık yolunda kurban giden sevdamın kokusunu
Yüreğim ürperdi
Gönlümden usulca geçen; bir ahu zar
Ve aklımda yeni yeni ütopyalar

Hayır! yapmayacağım, atmayacağım buraya o tarihi

Şimdi, cümlelerim her tarafından yara aldı
Anlamsızlık yolunda alıp başını gittiler
Her biri bir tarafa devrildi, artık devrikler
Anlamsızlaşıp, karmakarışıklaştılar

Karambole düştü yüreğim

Şimdi ben ne yapayım?
Sana dair büyüttüğüm iyi niyetlerimle nerelere gideyim?
Assam mı, kessem mi?
Korkma! Yargısız infaz değil bu
Yargılayıp asıyorum şimdi; sana olan hissiyatlarımı
Biriktirdiğim, kumbara olarak kullandığım kalbimdeki sana dair her şeyi

Hummalı bir yalnızlık şimdi benimkisi
Değilim isyanda
Ama, yolumun ucu nisyanda
Martılar yine dans ediyorlar
Ve yine en güzel şarkılarını söylüyorlar denize karşı
Deniz hırçın,
Deniz küskün
Ve nihayet, deniz suskun

Ve ben!
Ey Yûsufi bir düşle sevdiğim yar!
Bir adın kaldı bana, unutulmaya yüz tutan,
Oysa adını çakmıştım mıh gibi zihnime
En güzel şifayı sürüyorum yürekceğizime; "Unutmak"

Şükrolsun Unutturana, Unutulmayacak Olana

Adını batırmak istedim anlamca anlamsız metinlere
Nisyanı arzuladım
Ruhumu yeniden yontmaya başladım
İzlerini sileceğim, sana dair hayatta ne varsa
Hayatın dibine batıracağım
Ve ab-ı hayattan bir yudum tadacağım,
Nisyan perdelerinin ardından dalacağım içeri

Şimdi yüreğim bir çöl kadar sessiz
Şimdi yüreğim bir çöl kadar kurak
Şimdi yüreğim bir okyanus kadar uçsuz bucaksız

Ellerim, savaştan çıkma harabelerin izlerini taşımaktaysa da
Yüreğim, nice tehlikeler atlatmış bir ahunun ki kadar debdebeli,
İçinde okyanusları barındıran bir kum tanesi kadar yalnız,
Yani, Bir kum tanesi yalnızlığı benimkisi

Ve ben!
Öğretildim, Öğrendim
Malzemesi top ve tüfeklerin değil,
Gönül ve gözlerin olduğu bir savaşından ardından;
Bir çöl kadını gibi olmayı,
Zamanı geldiğinde azad etmeyi ve edilmeyi
Konuşmadan anlatmayı
Söyletmeden duymayı
Dillerdeki değil, gözlerdekini
Şatafatlı kahkahaların ardındaki ince sızıları

Öğrendim!
Beklemeyi
Beklemeyi
Beklemeyi

Ve, Sabrı



Alıntı Yaparak Cevapla