Yalnız Mesajı Göster

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-LATÎF


İstiridyede inciyi, arıda balı verensin,
Kuru ağaç gövdesine çiçekli dalı verensin,
Küçük tırtıl salya salya örüp kozasın! ölür;
Dilediğin kullarına ipekten şalı verensin
Yârabbi!
Latifsin Yâ İlâhî, lütfedersin kullarına
Aklımızın ermediği en ince yollardan
En ince işlerin inceliğinde
Çiçekler devşirip kuru dallardan
Kuru gönüllere aşk gönderirsin
Sen verirsin Yârab, sen verirsin,
Yaratılmışların bilip de ihtiyacını,
Sezilmez inceliklerle gönderirsin
Lutfunda öylesine latîfsin ki ey İlâh,
Bilmeyiz nerden gelir gönlümüze bu ferah?
En zor işler en ince çizgisiyle belirir
Latîf vasfından esen bir meltemle gönülde,
Çile sabrın zirvesi olur iken bülbülde,
Lutfundur latîf-latîf açan tomurcuk gülde
Veren sensin akıla, akıl almaz hülyayı,
Kimler çözebilmiş ki bir damlacık rüyayı?
Yumruk kadar bir beyin nasıl olur çatlamaz,
Nasıl girer bunca şey bu yumağın içine?
Sıralanan şeyleri bir kerecik atlamaz,
Alır götürür bizi hayâlin kanadıyla
Kafdağı'nın ardına, ya da Çin-i Mâçine
An olur, geçmişteki yaşananı sıralar,
Çözülür yumak yumak bellekte hatıralar
Akıl almaz incelikle serersin idrâkimize,
Düşünce devreder durur içimizden içimize
Lütfeden sensin İlâhî
Bilip ihtiyacımızı
Paylaştıkça büyütürsün sevincimizi git gide,
Bölüştükçe küçültürsün acımızı
Bilirsin en ince işleri,
En ince noktasına kadar
Sezersin ihtiyacımız olan en ince sezişleri,
Latifsin, büyüktür lutfun sonsuz kudretin kadar [color="#800080"]

EL-HABÎR


Yarattığın cümle zerrât öz sırrını eder ihbar,
Elbet sana aşikârdır bilinmeyen cümle esrar,
Senden gizli değil yârab, içimizdeki emeller;
Mâhiyetinden efâlin yalnız sensin tek haberdâr
Yârabbi!
Var idin ezelden, varsın, hep var olacaksın,
Eşin benzerin yoktur, teksin Yâ İlâhî, birsin,
Yarattığın âlemlerden,
Seni yazan kalemlerden
Çektiğimiz elemlerden haberdârsın
Mazlumlara hep medarsın,
Bilirsin nerde, kimlere zulmedilir,
Haberin vardır karınca yuvasından
Ta bilmediğimiz âlemlere uzanan çizgide
İsmin nice zikredilir
Sayısı bilinmez yarattıklarının,
Akıl ermez hükmettiğin âlemlere
Bunca varlığı yaratan sensin,
Birsin Yâ İlâhî, birsin
İçimizden geçenleri bilirsin,
Haberdâr olursun herşeyin seyrinden,
Habîr'sin
Senden gizleyecek sanır sırrını zavallı kullar,
Oysa sen, zerre zerre her nesneyi bilensin
Zerreler kürre gibi aşikârdır hep sana,
Sinmiştir cümle varlık o Yüce varlığına,
Nasıl ki damlacıklar gizlenirse ummana
Ummanın yüceliği damlanın içindedir,
Saklandım sanan damla, ummanın içindedir
Gören sensin herşeyi, ırak olup gözlerden,
Sana sığınıyoruz galat olan sözlerden
Seni vasfeylemek Yârab, verdiğin akla sığar mı?
Kudretini anlatmaya kulunun kudreti var mı?
Bir vasfını düşünmek bile âciz akla bârdır,
Senin kudretin İlâhî, senin kudretin kadardır
Haberdârsın ne ki varsa gökten yere,
Çünkü sensin hükmeyleyen yarattığın âlemlere
Habîr'sin, ilk haber sana gelir,
Herşeyin başında ve sonunda sen varsın,
Herşeyden haberdârsın [color="#800080"]

EL-HALÎM


Gizleyensin kullarının yüz kızartan hicabını,
Hilminle erteleyensin hışmın ile gazabını,
Halîm sensin yâ ilâhî, yoktur azâbda acelen;
Lâkin er-geç verecektir sana her kul hesabını
Yârabbi!
Müsamaha edersin kullarına,
Halim sahibisin İlâhî, acelen yoktur azâbda
Günahları bir yazarken,
Sevaba sevâb eklersin
Belki nadim olur diye ertelersin azabını,
Bağışlamak için Yârab, ufak bir tevbe beklersin
Yine de biz âsî kullar
Binip de nefsin atma;
Sürüp gideriz hışmınla vereceğin afatına
Alîmsin, bilirsin işlediğimiz cümle günâhı,
Halimsin, beklersin nedametle gelen ânı
Ânında verebilmeye muktedirken cezayı,
Sonsuz merhametinle hoş görmezsin ezayı
İblisin terkisinde yol alırız hüsrana,
Uzaklaşırız gittikçe lütfettiğin gufrana
Kopardık dizginleri, arttırdık hızımızı,
Sen bilirsin Yâ İlâhî garip encamımızı
İhlâsı çoktan bıraktık, zayıfladı imân,
İsyanımız sana karşı, senden dileriz aman
Biliriz rahmetin bol, hilmin çok,
Merhametin olmazsa
İşlediğimiz amelden bize fâide yok
Terketti gönlümüzü sevgi ile merhamet,
Şaşırdık kıblemizi, kayboldu istikamet
Küfrân-ı nîmet ettik,
Ne yarattıklarına, ne sana hizmet ettik
İblisle yoldaş olup, düştük nefsin peşine,
Üşüştük şu dünyanın kokuşmuş pis leşine,
Zamanın rüzgârında koşuyoruz ecele,
Biliriz ki Halîm'sin, eylemezsin acele
Bizi küfre çağıran şu ışıkları söndür,
Aydınlat nurunla idrâkimizi;
Bizi imân ile sana getiren yola döndür [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla