Yalnız Mesajı Göster

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-AZÎM


Yaratılmış hiçbir şeyde yoktur senin azametin,
İlmin ulu, şanın büyük, pek yücedir adaletin,
Azîm olan sensin yârab, ta'zîm eder seni yer-gök;
Sarar sonsuz azametle her varlığı merhametin
Yârabbi!
Yarattığın o sonsuz âlemleri
Fikretmeye, keşfetmeye yetmez akim gücü
Yarattığın bir yanardağ görünce,
Tutuşur aklımızın etekleri
Bizi aydınlatan güneş kaç kez dünyamızdan büyük?
Sonsuzluğu düşünmek mi?
Aklımıza ağır gelir bu yük
Herşey birbirinin zıddı,
Herşey birbirinin aksi,
Güneş sisteminden bin kat büyük binlerce galaksi
Sanki bizim küçücük aklımıza inat,
Bir sır gibi döner durur şu koca kâinat
Ne azîmsin ki İlâhî,
Yarattığın kâinatın azameti;
Olmaya yeterli değil kudretinin alâmeti
Azamet sana münhasır,
Sensin yüce, sensin ulu
Kendinde azamet vehmedip de,
Şaşırtma Yârabbi hiçbir kulu
Sendeki sonsuz hikmeti,
İlme gelmez azameti,
Yetmez algılamaya verdiğin aklın kudreti
Yetmez senin kudretine yarattığın hiçbir kudret,
Yetmez seni düşünmeye senin verdiğin şu akıl
Senin azametinden habersiz,
Kendinde azametle kudreti vehmedenler;
Elbette taşıyordur beyin yerine çakıl
Azîm sensin Yâ İlâhî,
Sana mahsustur o sonsuz azamet
Senin yüce dergâhına yüz sürmek isteyenlere
Lutfun ile, hilmin ile kıl inayet,
Ver yolumuza sana doğru istikamet
Azametin karşısında ta'zîm ile ettik kıyam,
Merhamet et kullarına ey Azîmü'l- Âzam [color="#800080"]

EL-GAFÛR


Yâ ilâhî, gölgelersin her günâhı gufran ile,
Oysa bizler zulmederiz her nimete küfrân ile,
Biliyoruz ey pâdişâh, salih değil amelimiz;
Tek teselli son nefeste sana gelmek imân ile
Yârabbi!
Nic'olur hâlimiz bizim?
Küfrân-ı nîmetiz, başlarımız dik
Bilmeyiz ne idik, nereden geldik
Nice bin çirkefe bulaşır durur
Duaya açılan elimiz bizim
Dualar riyaya karışır gider,
Kibir gerdan gerdan kırışır gider,
Tevazu tül gibi buruşur gider,
Haddin serhaddini aşar gideriz;
Karınca kartalla yansır gider,
Nefis İblis ile barışır gider
Sonra bin nedamet yaş olur gözde,
Gönülden gelmeyen ses olur sözde;
Ve binbir yalanı yalar dilimiz,
Düzen tutmaz gönül telimiz
Gafursun
Merhametle setredersin suçları,
Bağışlarsın kalbden gelen
Bir âha bin günâhı
Yâ İlâhî açıktır dört yanımız,
Yalnız gözümüzde gaflet perdesi
Sen ki, bir ananın evlâdı için
Beslediği merhametten de öte
Rahimsin kullarına
Sultan ile kölesi bir arada,
O büyük hesap günü, Mahkeme-i Kübrâ'da,
Gufran denizinde bir kum olaydık
Yârabbi, aydınlat karanlıkları,
Bizlere lutfeyle nurlu sabahı
Biz şaşkın kullara sen acımazsan,
Çeker mi bu omuz bunca günâhı?
Yârabbi, nic'olur hâlimiz bizim?
Sensin darda kalanların penâhı [color="#800080"]

EŞ-ŞEKUR


Ya ilâhî muhtacız hep, senin her dem himmetine,
Şüphesiz ki bir şükürle ereriz bin nimetine,
Nerden gelir ise gelsin, her nimeti gönderensin;
Şekûr sensin, yakma bizi nâdân kulun minnetine
Yârabbi!
Naîm-i hakîkî sensin, senden gelir onca nîmet,
Şekûr sensin, şükür sana, yalnız sana minnet
Gönderirken rızkımızı yaratırsın bin vesile,
Lütfederken rüsvây etme
Yârab bizi nâdân ile
Vesile olurken rızka, gafil nâdân ta'n eder,
Hâşâ özün rezzâk bilip, dünyamızı zindan eder
Biliriz ki her nîmetin, dergâhındır geldiği yer,
Elbette ki cümle kullar gönderdiğin o rızkı yer
Gafil odur ki her sabah eder rızkından endîşe,
Unutur nimete şükrü; işte odur sefil olan
Yârabbi, elbette sensin rızkımıza kefîl olan
Her dem gaflet içindeyiz, nîmete şükrü unuttuk,
Tefekkürden nasipsiziz, aydınlık fikri unuttuk,
Bizi yaratan Mevlâ'yı tesbîhi, zikri unuttuk
Şekûr sensin,
Sana minnet, sana niyaz, sana şükran,
Uyandır gafletimizden, ihsan eyle bize iz'ân
Bırakıp nîmete şükrü, olup da küfrân-ı nimet;
Eyledik hep nefse hizmet
Affet bizi Yâ İlâhî, affet bizi, affet
Veren sensin kullarının bir şükrüne bin mükâfat,
Şükürsüz yer içer olduk, Yârabbi bu nice âfât?
Verdiğin gıdalar ile
Besleriz fânî bedeni,
Görmeyiz bu topraktan beslenip,
Yine toprağa gideni
Ne kullarına teşekkür, ne sana şükrümüz kaldı,
Gönderdiğin nîmetlerden herkes nasîbini aldı
Dönüp bakan yok ardına,
Veren kimdi bu nimeti?
Herkes gücüne güvenip, paylaşırca gibi ganimeti,
Rızkımız olmayan şeyleri de almak isteriz
Düşünmeyiz rızkı veren o İlâhî kudret tektir,
Bilmeyiz ki, rızk olmayan boğazdan geçmeyecektir
Şekûr sensin, mukayyed eyleme bizi nefsimize,
Yârab, lutfeyle bizlere, şükrü unutturma bize [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla