Prof. Dr. Sinsi
|
Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler
EŞ-ŞEHÎD
Şâhid sensin her olaya, her yerde hâzır olansın,
Gören sensin her fiili, herşeye nazir olansın,
Senden gizlenemez yârab, hiçbir kusur, hiçbir fiil;
eş-Şehîd'sin, her gizliye aşikâr huzur olansın  
Yârabbi! 
Bilirsin herşeyin mâhiyetini,
Bilirsin eşyayı hem içinden, hem dışından,
Şahidisin her fiilin, ta başından,
Hâdiseyi seyredersin akışından  
Nerde işlenir ise işlensin cümle günâh,
Tek bir gören olmasa da, şahidi sensin ey İlâh
Yapayalnızken bile ben yalnızım denemez,
Ey Şehîd, elbet senden hiçbir şey gizlenemez 
Bilirsin Yâ İlâhî, kimin ne dediğini,
Görürsün sık dallarda kuşun kurt yediğini,
Bir kuzuya eziyet ederse dağda çoban,
İzinizi yitirmez gezsede-yaban
Bir evlad asi olsa ana ve atasına,
Şahid sensin kuluna, hatasına
Her yerde sensin hazır,
Her şeyde sensin nazır,
Her kim ki ne yaparsa, sen onun yanındasın,
Şahitsin fiilin ilk ve son anındasın…
Bir kulun bu dünyada suçunu gizlesede,
O suç ona kar gibi kalmıycak kesede…
Gözeten sen, gören sen,
Cümle sırra eren sen,
Kulun kurtuluşuna sebepler gönderen sen…
Şahit sensin, yargılayan yine sensin,
Mazlumları her zorlukta elbette ki gözetensin
Nereye kaçarız senden,
Her taraf seninle dolu
Ya İlahi, kudretinden var mı kurtuluşun yolu?
Sensin her olayı bilen, sensin her fiile şahid,
Şahid ol imanımıza, yüce vasfınla eş-Şehid…
EL-HAK
Gerçektir uluhiyetin, sensin elbet zat-ı mutlak,
Kabul eyler varlığını senin lutfettiğin idrak,
Senden özge ilah yoktur, alemlerin rabbi sensin;
Yaratan sen, kulluk sana; ya ilahi sensin el-Hak…
Yarabbi…
Fanidir cümle varlık,
Varlığı hak olan sensin
Her varlığın bir sonu var,
Her dem zat-ı mutlak sensin…
Doğar ve zevale erer yarattığın güneş,
Dağılır zerre zerre vakti gelince yıldız
Değişmez varlığın senin,
Hep var olan sensin yalnız…
Her nesnenin, her canlılın ömrü vardır,
Hükümleri ömürleri kadadırdır…
Ebedi olan sensin,
Ve sensin ezelî  
Senin Hak olan varlığın
Celâl ile ilim ile, izzetle bezeli
Ta'zîm eder yarattığın zerreler,
Tesbîh eder devrederken kürreler,
Kendisini yaratan o zât-ı lem-yezeli  
Ebediyyen zail olmaz kudretin,
Her varlığa nüfuz eder hikmetin,
Yarattığın küçük-büyük âlemler,
Zamanları geldikçe yok olur birer birer  
Var olan sensin İlâhî, ezelden ebede dek,
Kurur pınar, solar yaylada çiçek,
Bir sebep halkedersin varlığa zeval olur,
Göçüp gider insanlar, varlığı hayâl olur
Fânidir cümle varlık,
Hayâldir cümle gerçek,
Gerçek olan sensin Yârab, sensin tek  
Tek sensin İlâhî,
Ebediyyen hiç bir vasfı zail olmayacak
Sensin gerçek olan varlık,
Senin adındır el-Hak  [color="#800080"]
EL-VEKİL
Sensin tevekkül hedefi, kalb meyleder senden yana,
Sana tevekkül edeni garkeden sensin ihsana,
Gücümüzü aşan işte, elbette sensin el-vekîl;
Ne güzel vekilsin yârab, tevekkül eyledik sana  
Yârabbi  
Sonsuz merhametinle
Aşılmaz dağlan yol edersin kullarına,
Bunaltan darlıklarda
Himmetini tutunacak dal edersin kullarına,
Yoklukların içinde kıvranırken çaresizler,
Lütfeder de, azlıkları bol edersin kullarına  
Erer mutlak selâmete
Sana bırakılan işler,
Sen vekîl olursan Yârab, aşılmayan engel mi var?
Eğilir dağlar, yollar genişler  
Sen vekîl olursan kullarına;
Yakmaz ateş, boğmaz su, kapmaz uçurumlar,
Çöller vaha olur birden, su olur tutuşan kumlar
Sen vekîl olursan Yâ İlâhî;
Dev kayalar karlar gibi ezilir,
Çelik gibi engeller su olur yere süzülür  
Sen vekîl olursan Yârab;
Gönülleri duman almaz,
Çözülür birer birer yollardaki engeller,
Yüreği sıkan ipte kördüğüm kalmaz  
Kotarırsın gariplerin
Sana tevekkül ettikleri işlerini,
Suya çevirirsin zehirini akrebin,
Hamur gibi yumuşatırsın canavarın dişlerini  
Sana tevekkül edenin yok ise gayrı kimsesi,
İnanmışsa, kalbinde yok ise vesvesesi;
Çalınmaz, bağlanmamış olsa bile devesi  
Biz sana sığındık Yârab,
Tek sana eyledik tevekkül  
İnandık yaratan sensin, tek seni biliriz İlâh,
Biliriz ki, yalnız sende felah  
Ey İblîs, şaşırtma bizi, yolumuzdan geri çekil!
Biz ki, cümle işimizde Allah'ı seçmişiz vekîl  [color="#800080"]
EL-KAVÎ
Hiç bir kudret asla senin gücünle olmaz müsavi,
Her güç senin kudretinin ufak bir cüz'ünü hâvi,
Hiç düşmeyen acze sensin, senindir kemâl-i kudret;
Her şeyin üstünde gücün, sensin elbette el-Kavî  
Yârabbi  
Diğer sıfatların gibi gücün de namütenahi,
Sonsuz kuvvet sana mahsus, el-Kavî sensin İlâhî
Sana yorgunluk erişmez,
Tükenmez gücün kuvvetin
Celâlin çok fevkindedir her hiddetin  
Gafil olup da güvenen sınırlı kudretine,
Elbette rüsvây olur, râm olup kuvvetine  
Hükümdar sensin İlâhî, ferman senindir,
Tükenip eksilmeyen derman senindir  
Senin ulu irâdende, tükenmeden çağlayan güç,
Kendini güçlü sananın kollarını bağlayan güç   
Her kim ki kudretine yanılıp kibreder de;
Bakar ki acz içinde uzanmış kara yerde  
Senin merhametin gibi kuvvetimi de sınırsızdır,
Seni tâ'zîm etmeyen baş, elbetteki akılsızdır  
Senindir kuvvet ve kudret,
Senindir celâl ve izzet,
Bizler ki âciz kullarız,
Yâ İlâhî bize lütfet 
Secde eder sana gökler, secde eder sana yer,
Irmaklar sana koşar,
Dağlar sana baş eğer  
Yoktur senin ilminde bilinmez yol, müphem iz,
İlminden, kuvvetinden yoktur asla şüphemiz  
Kuvvet-i tâmme senindir,
Sanadır minnet, sanadır ihtiram
Cümle kudret senin sonsuz kuvvetine olur ram 
Kuvvetin de tıpkı diğer sıfatların gibi,
Ermiştir erilmeyen kemâle
Zeval bizedir İlâhî, kul biziz
Senin sonsuz gücün asla ermez zevale  
Hiç bir kuvvet, kuvvetine değil müsâvî,
Zeval olmayan güç senin, sensin el-Kavî  [color="#800080"]
|