Yalnız Mesajı Göster

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



EL-METÎN


Sonsuzdur lutfun senin, ganîdir merhametin,
Yoktur sana meşakkat, sensin gücünde metîn,
Gelmez yorgunluk sana, eksilmez gücün yârab;
Seni inkâr edene olur azabın çetin
Yârabbi
Yoktur senin gücüne zeval,
Pervan yoktur meşakketten ve mihnetten
Gücün her şeye yeter,
Kudretin sonsuz, metanetin sınırsız,
Bize verdiğin güç, yorulunca biter,
Kesilir dermanımız
Her zorluk karşısında tükeniriz çaresiz,
Çâre sensin Yâ İlâhî,
Bizleri bırakma âciz
Hiç bir zorluk seni hâşâ
Düşüremez acze,
Hem yönetir âlemleri, hem edersin temaşa,
Acıyan sensin İlâhî, şu garip hâlimize,
Götüren sensin yollara,
Çarpan sensin münkirleri taşa
Yârab, her zaman bizim çürüktür işlerimiz,
Sağlamlık sendedir, senindir salâbet,
Şu fâni dünyaya şöyle
Geliş gidişlerimiz,
Elbette ki senin ulu emrine icabet
Bizler zora gelemeyiz,
Encamını bilemeyiz,
Sensin El-Metîn İlâhî, sende metanet
Eksilme olmaz hiç bir zaman kuvvetinde,
Umudumuz her zaman tükenmez rahmetinde
Yârabbi, Metîn vasfınla ver bize metanet,
Yolumuzu gören sensin,
Sen ver doğru istikamet
Sapkınlardan olur isek, biliriz azabın çetin,
Tevbe edersek İlâhî, yetişir mi hidâyetin?
Düşürme bizi âcze, metanet ver yaşamaya,
Hayat zor, ölüm elîm, kıyamet çok çetin;
Sen merhamet edersen kurtuluruz ey el-Metîn [color="#800080"]

EL-VELİ


Gerçek dost sensin ilâhî, senden gelir yardım eli,
Ne senden sonra kalan var, ne vardı senden evveli,
Kotarırsın akılların almadığı cümle işi; sendedir velayetimiz, elbette sensin el-velî
Yârabbi
Her dem bakî kalan sensin,
Veren sensin, alan sensin,
Derdi verip, dermanını aramaya salan sensin
Yetişirsin sıkışınca sana muhtaç kullarına,
Hakîkî dost sensin Yârab
Yetîme, garîbe imdâd eden sensin,
Nice viranelikleri âbâd eden sensin
Seversin yarattıklarını sana âsî olmadıkça,
Yardımcısısın mazlumların
Asla dönmezsin va'dettiğinden,
Seni böyle bilmeyenler hâşâ çıkar dinden
Sen ki şahdamarından yakınsın her kuluna,
El-Velî'sin koyarsın cümle işi yoluna
Sevdiğin kuluna dostsun
Münkirlere düşman
Senin yolundan çıkanlar er-geç olur pişman
Koruyan sensin İlâhî şeytanın şerrinden,
Muhafaza eyle bizi yarattıklarına kinden
Senden dilediğimizi verensin Yârabbi,
Hâl-i perişanımızı görensin Yârabbi
Biz ki sızlanırken ufak bir külfete,
Sen ki bizi garkedersin bunca nîmete
Farkında olmadan bir bakarız işimiz tam,
Yaşamak gibi en zorlu iş, birden bulur hitâm
Uyurken bile nefes alır, nefes veririz,
Haykırırız damar damar,
Avaz âvâz ses veririz
Yatağımızda yatarken gezeriz düş âleminde,
Sabahleyin uyanırız ter ü taze ve zinde
Seven sensin, dost sensin, yâr sensin,
Sonu hiç gelmeyecek gerçek iktidar sensin
Yoktur senden sonrası, yoktu senden evveli,
Yârabbi sensin el-Velî [color="#800080"]

EL-HAMÎD


Yer-gök eder seni ta'zîm, riyasız övgüler sana,
Sensin ulaştıran bizi, lutfunla sonsuz ihsana,
Övgülerin yücesine lâyıktır cümle sıfatın;
el-Hamîd sensin ilâhî, hamd ü sena, hamd ü sena
Yârabbi
Yarattığın cümle varlık
Seni ta'zîm eder her an,
Sensin cümle övgülere olan lâyık,
Sana minnet Yârab, sana sonsuz şükran
Karşılıksızdır senin lütuf ve ihsanların,
Verirsin cömertçe o sonsuz hazinenden
Senindir Yâ İlâhı rûh ve beden,
Verirsin rızkını hayvanların, insanların,
Verirsin ihtiyacını herkesin, istemeden
Sevgiyi veren sensin gönüllere,
Yarattığım acıyıp sevensin
Lâyık olan en yüce sevgiye elbet sensin,
Sezadır her sıfatın en yüce övgüye,
Sensin seven, sensin hedef olan en yüce sevgiye
Balçıktan yarattığın kullarına,
Nimetini, cennetini, nurunu va'dedensin,
Hamd sanadır Yâ İlâhî,
Elbette el-Hamîd sensin
Binlerce şükür, binlerce minnet sana,
Lâyık eyle bizleri verdiğin bu ihsana
Esirgemezsin bizlerden onca nimetini,
Yine de bilmeyiz biz nimetinin kıymetini
Topraktan yarattığına,
Topraktan rızk yaratırsın
Kuru dalı yapraklarla, çiçeklerle donatırsın
Çiçekten olan meyveyi edersin bizlere azık,
Eyvah bunu görmeyene,
Bunu bilmeyene yazık!
Her övgünün üstünde sen,
Her sevgi sana az,
Çiçek açar dergâhında sana gönderilen niyaz
Minnet sana, şükran sana,
El-Hamîd sensin Yârab, her dem sana
Hamdü sena [color="#800080"]

EL-MUHSÎ


Sonsuzluk münhasır sana, cümle sırrı silen sensin,
Akıl almaz her hesabin üstesinden gelen sensin,
el-Muhsî sensin ilâhî, her şeyi edensin ihsâ;
Gölde suyun, çölde kumun sayısını bilen sensin
Yârabbi
Almaz âciz aklımız, sonsuz diyip geçeriz,
Senden özge sonsuz yoktur,
Bilensin her şeyin sonunu
Denizde kaç damla su, suda kaç molekül var?
Kaç zerreden oluşur döne döne düşen kar?
Var oluşundan beri dünyaya konup göçen
İnsanların sayısı elbette bize müphem,
Sen bilirsin yarattığın her şeyin sayısını,
Bütün ayrıntılarıyla
Sayılıdır Yâ İlâhî aldığımız nefes,
Bilirsin yayılırken kaç zerreyi titretir
Hançeremizden kopan bir ses
Kaç hücreyle bir yarayı ondurur,
Kaç zerreyle bir vîrânı âbad edersin?
Ayırırsın yarattığın her şeyi,
İlâhî ilmin ile ta'dâd edersin
Yoktur senin ihtiyacın hesâb ve kitaba,
Sâdece emredersin, yalnız murâd edersin
Bir küçücük bütünü oluşturan zerreler,
Arzeder sayısını ilmine birer birer
Muhsî vasfınla sayarsın ey İlâh,
Zâyî olmaz zerre kadar bir hayır,
Yazılır defterimize birem birem her günah
Sayıları bellidir gökteki yıldızların,
Ölçüsü malumundur akıl almaz hızların
Sana an bile değil binlerce ışık yılı,
Biliriz koyunların yünü bile sayılı
Bize saymak muhaldir başımızdaki saçı
Sen bilirsin kaç zerre saçımızın bir kılı
Yarabbi tevbe ve şükür dilimizde nice azdır,
Bu ne gaflet, bu nice niyazdır?
Sana her gün tevbe ve şükretsek de yeri var,
Verdiğin şu bedendeki hücre sayısı kadar [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla