Yalnız Mesajı Göster

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler

Eski 08-03-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-İ Hüsnâ'dan Esintiler



ES-SAMED


Yâ ilâhî yaratansın, yarattığın sana muhtaç
Sensin veren derde deva, her yaraya uygun ilaç,
Ne doğdun, ne doğuruldun; som bir kudretsin ilâhî;
Muhtaç biziz, es-Samed'sin; senin için yok ihtiyaç
Yârabbi
Hiç bir şey tevarüs etmedi sana,
Vârisin yok
Yarattığın cümle varlık muhtaçtır sana,
Senin hiç bir şeye ihtiyacın yok
Sensin merhamet eden mazlumların âhına,
İhtiyaç sahipleri yönelir dergâhına
Dergâhına dayananlar asla eli boş dönmez,
Herkesin mumu söner, senin nurun sönmez
Dergâhındır herkes için değişmez istikamet,
Yârabbi sensin Samed
Senin gücünden yüce bir kudret yoktur hâşâ,
Yarattığın âlemler,
O sonsuz kudretini ta'zîmle eyler temâşâ
Zâlimlerin azabına ferman gönderensin,
Dertlilere her dem derman gönderensin
Yarattıklarının elbet bilirsin ihtiyacını,
Verdiğin dertlerin bilirsin ilâcını
Gafil kullar istemese bile gönderirsin nîmet,
Kuşlar su içerken bile eyler sana minnet
Kudretine kibredenler minnetsiz yaşar gider,
Biner de nefsin atına, hep haddini aşar gider,
Kimi sürünür toprakta sürüngenler gibi,
Kimi ceylanlar misali koşar gider
Ne zaman alacağını, ne zaman vereceğini,
Meyveleri ne zaman dereceğini
Yalnız sen bilirsin Yârab
Kinline gazab ederek
Celâlinle kahredersin
Kimine şefkat gösterip,
Nice erümez nimeti ihsan edersin
Her zaman muhtacız sana,
Yâ îlâhî kahrın da hoş, lutfun da hoş;
Es-Samed'sin çevirmezsin
Dergâhına gelenleri eli boş [color="#800080"]

EL-KADİR


Pâdişâhlar pâdişâhı, ebed devlet sana mahsus,
Akılların almadığı ulu hikmet sana mahsus,
Fâni nefse hükmetmeye muktedir değiliz yârab;
İktidar sensin ilâhî, sonsuz kudret sana mahsus
Yârabbi!
Sensin pâdişâh,
Kibredip kudretine nice müsellah,
Varıp helak oldular neûzubillâh!
Gücüne güvenen nice pehlivan,
Hüsnüne kibreden nice nevcivân,
Kibrin zirvesine tırmandıkları bir günde,
Kahroldular o sonsuz kudretinin önünde
Nefs dizginini çözüp, gemler vurdular ata,
Kanıp bir ömürlük boş saltanata,
Nice hünkâr, nice sultan kapatarak devrini,
Yok olup gitti
Senindir İlâhî erilmez kudret,
Helak ettiklerin olmadı ibret,
İbret alamadık fırtınalardan,
Boşa akıp gitti gözyaşı ve kan,
Yalnız sende ümid, hep sende güman,
Rahmeyle, kahretme Yârabbi bizi,
Gaflet mi bürüdü gözlerimizi?
Bir kuşcağız gücümüze kibredip,
Cehennem yakarız meş'alemizde
Muktedir sensin İlâhî, iktidar sendedir Yârab,
Nerde hani hükmedenler?
Şimdi hepsi birer serâb
Nice azgın kavim,
Kibrederek güçlerine;
Mermerden bina oydular kayaların uçlarına
Kendilerinde vehmedip kudreti,
Çektiler üstlerine o heybeti, o hiddeti;
İçi boş birer kamış oldu bedenleri,
Yakalayamadı mermer sütunlar uçup gidenleri
Güvenip de güçlerine, etmediler sana bîad,
Nerde Semûd kavmi, hani nerde Ad?
Sensin Yâ İlâhî, Kadir-i mutlak;
Biliriz, sana baş eğmeyen kudret,
Sonsuz kudretinle olacak helak! [color="#800080"]

EL-MUKTEDİR


Yarattığın her varlıkta kudretinden bir zerre var,
Âlemlerin üzerinde, senindir sonsuz iktidar,
Ömürlerince hükmedip, göçüp gitti nice sultan;
Muktedir sensin ilâhî, ezelden ebede kadar
Yârabbi
Sendedir ekmel-i kudret,
Kudretliye verdiğin kudrette sen varsın
Yaratan sensin İlâhî cümle âlemleri,
Bilen ve öğreten sensin cümle ilimleri,
Hikmet erbabına verdiğin hikmette sen varsın,
Hükmeden sensin elbet yarattığın âlemlere,
Ebedî iktidarsın
Merhametin engin, ilmin çok derin,
İblis'e uymamışsa akıl verdiklerin;
Düşünmekte ve elbette bilmektedir,
Sensin her şeye muktedir
Hiç bir kudret gelemez kudretinin üstesinden,
Yine sana sığınılır gazabından,
Sana iltica edilir senden
İktidar bahşetiğin onca kral, onca sultan,
Şimdi nerdeler?
Kalkınca görülür gözden perdeler;
Sırtı yere gelmeyen nice pehlivan,
Şimdi sırtüstü kara yerdeler
Ezelî sendin iktidar,
Ebede kadar sensin iktidar
Bir zaman muktedir olur kulların,
Onlara zaman ve imkân verdiğin kadar
Bileğimizdeki kuvvet,
Bize hükmettiren kudret,
Biliriz ki Yâ İlâhî senden gelmektedir
Nefse hükmeylemek bile,
Kolay gelir dile
Kudret elden gidince çekilen çile
Senden gelmektedir
Sensin erilmeyen kudret,
Sensin el-Muktedir! [color="#800080"]

EL-MUKADDÎM


Yarattığın kürre-i arz, tükenecek dönedöne,
Sen dilersen dönderirsin kullarını tek bir yöne,
İstesen zeül edersin, bırakırsın en geride;
Murad etsen, izzetinle alırsın kulunu öne
Yârabbi
Sen bilirsin içimizden geçenleri,
Bağışladığın zamanı bir su gibi içenleri
Bilirsin kullarının kalbinde nedir niyet,
Bilirsin nasıl büyür kibirle enâniyet
Tartarsın terazinde cümle terazileri,
Tutup sâlih kulunu geçirirsin ileri
Sevmezsin tembelliği,
Bilirsin çalışanı
Makbuldür sence emeğin ter ile karışanı
Emredersen çekilir,
yerinde durur nehir,
Dilersen her şeyi bir an eylersin tehir
Birinin düşünmekten beyni eline düşer,
Birinin tıkınmaktan karnı dağ gibi şişer,
Biri çam, gölgesinde severken bir hayâli,
Birinin çalışırken ensesinde boza pişer,
Elbette zayi olmaz indinde mıskal kadar
Hayr ile şer
Gerek görürsen bitirirsin sultanın saltanatını,
Dilersen takdîr edersin sanatkârın sanatını,
Verirsin bu dünyada ve ebedî âlemde
Hakkettiği mükâfatını
Dilersen mükâfatlan âhirete tehir edersin,
Dilersen bu dünyada hayatı zehir edersin
İstersen takdir edersin kuluna sonsuz mücâzât,
Dilersen bağışlayıp, edersin âzât
Kişiyi niyetince döndürürsün bir yöne,
Dilediğini bırakırsın geride,
Dilediğin kullarını hemen alırsın öne
Hikmetinden suâl etmek değil hâşâ haddim,
Kerem senden Yâ İlâhî, sensin el-Mukaddim [color="#800080"]

EL-MUAHHÎR


Sen sabırsız kullarına zamanı zehir edersin,
Saadetle geçen demi, coşkun bir nehir edersin,
Elbette ki tehirinde vardır bir ilâhî hikmet;
Kimi zaman semereyi dondurup te'hîr edersin
Yârabbi
Bilen sensin her olayı zuhurundan önce,
Şüphesiz ki geleceği bilen sensin
Yarattığın canlıların bilirsin her birini,
Görürsün encamını, bilirsin âhirini
Gecenin karanlığını güneş ile silen sensin,
Her işinde bir hikmet var,
Her kışın sonunda bahar,
Hayrı da, şerri de erteleyensin
Biz gafil kulların sâde bakarken zahire,
Çoğu kez isyan ederiz işimiz kalsa âhire
Verdiğin bir felâketin
Belki selâmettir sonu
Öfke tatlı, sabır acı,
Varsa da tehirde hayır, bizler bilemeyiz onu
Sen bilirsin Yâ İlâhî,
Bizi ne bekliyor yarın,
Telaş fırtınası eser üzerinde umutların
Boşa çıksa bir tek umut,
Yaş dökeriz bulut bulut
Bilmeden hakkımızda hayır getirmeyen şeyi,
İhmal etmeyiz zâtından yalvararak dilemeyi
Dileğimizi verirsen mağdur olacağız belki,
Yârabbi senden dilemek o kadar güzel ki
İsteriz durmadan sonsuz hazînenden,
Hiç ümit kesmeyiz asla senden
Dilersen vermezsin, dilersen verirsin,
Kimi zaman ertelersin, sen el-Muahhir'sin
Her şey senden gelir,
Her şey sana döner,
Kulun senin rızân ile yükselir,
Yine senin gazabınla gayyalara iner
El-Muahhir'sin İlâhî, erteleyensin,
Bilirsin felâketimizi yaptığımız hızdan,
Bizi bağışla ve koru sabırsızlığımızdan [color="#800080"]

Alıntı Yaparak Cevapla