Prof. Dr. Sinsi
|
Kuranda Geçen Esmalar Ve Geçiş Şekli
Kuranda Geçen Esmalar ve Geçiş Şekli
Esmâ-i Hüsnâ'nm Kur'ân-ı Kerim'deki tertibi şu şekilde nazil olmuştur
1 Allah
2 Rahman: Bağışlayan, esirgeyen
3 Rahîm: Bağışlayan, acıyan
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla " [224]
4 Rab: Her şeyin sahibi (Rabb'ül-Alemin)
"Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur "[225]
5 Melik: Görünen ve görünmeyen alemlerin sahibi
"O, ceza gününün malikidir " [226]
"Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir " [227]
6 Muhît: Her şeyi çepeçevre kuşatan
"Halbuki Allah, kafirleri çepeçevre kuşatmış¬tır " [228]
"Bilesiniz ki O, her şeyi (ilmiyle) kuşatmış¬tır "![229]
7 Kadir: Her şeye gücü yeten
"Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter " [230]
8 Alîm: Hakkıyla bilen
"O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı Sonra (kendisine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi O, her şeyi hakkıyla bilendir " [231]
9 Hakîm: Bütün iş ve emirleri yerinde olan
"Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur Şüphesiz âlim ve hakim olan ancak sensin, dediler " [232]
10 Tevvab: Kullarını tevbeye sevk eden ve tevbeleri bol bol kabul eden
"Adem, Rabbinden bir takını ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır " [233]
11 Bari: Yaradan
"  Onun için yaradanınıza tevbe edin " [234]
12 Basîr: Her şeyi gören
"  Allah onların yapmakta olduklarını eksik¬siz görür " [235]
13 Velî: Yardımcı, dost
"  O ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır "[236]
14 Nasır: Yardımcı
"  Sizin için Allah'dan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır " [237]
15 Vasi': İlim ve merhameti her şeyi kuşatan
"Allah'ın rahmeti ve nimeti geniştir Her şeyi bilendir " [238]
16 Bedi': Eşi ve örneği olmayan, sanatkârane yaratan
"(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır " [239]
17 Semi': Her şeyi işiten
"Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur Şüp¬hesiz sen işitensin bilensin " [240]
18 Aziz: Yenilmeyen, eşsiz galip
"Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayet¬lerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hik¬meti öğretecek, onları temizleyecek bir peygam¬ber gönder Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli ye¬rince yapan yalnız sensin " [241]
19 İlâh: Yegane mabud
20 Vahid: Bölünüp parçalara ayrılmayan, ben¬zeri bulunmama anlamında tek
"Yoksa Yakub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Yakub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler " [242]
21 Rauf: Merhametli, şefkatli
"  Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve mer¬hametlidir " [243]
22 Şâkir: İyiliğe karşı mükafat veren
"Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bi¬lir " [244]
23 Gafur: Bütün günahları bağışlayan
"Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çokça esir¬geyendir " [245]
24 Karîb: Kullarına çok yakın
"Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onla¬ra): Ben çok yakınım  " [246]
25 Halim: Acele ve kızgınlıkla acele hareket et¬meyen
"Allah yapmakta olduklarınızı bilir " [247]
26 Habîr: Her şeyden haberdar olan
"Allah yapmakta olduklarınızı bilir " [248]
27 Hayy: Ebedi diri
28 Kayyum: Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kainatı idare eden
"Allah, O'ndan başka ilah yoktur; O, Hayy'dır, Kayyum'dur " [249]
29 Âlî: Şeref ve hükümranlık bakımından en yüce, aşkın
30 Azîm: Zat ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu
"  O yücedir, büyüktür " [250]
31 Ganî: Her şeyden müstağni, kendi dışındaki her şey O'na muhtaç,
"Allah zengindir, acelesi de yoktur " [251]
32 Hamid: Övülmeye layık
"  Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyık¬tır " [252]
33 Vehhâb: Karşılıksız bol bol veren
"  Bize tarafından rahmet bağışla Lütfü en bol olan sensin " [253]
34 Camı: Toplayıp düzenleyen, kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukâtı toplayan
"Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin "'[254]
35 Kâim: İşleri tedbir edip, ayakta tutan
"Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilah yoktur Melekler ve ilim sahipleri de bunu ikrar etmişlerdir " [255]
"Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapmayan gibi olur mu?)" [256]
36 Malîkü'l Mülk: Mülkün sahibi
"(Rasulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın  " [257]
37 Şehîd: Her şeyi gözetleyerek bilen
"  Allah yaptıklarınızı görüp durur  " [258]
38 Nasır: Yardım eden
"Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcı¬ların en hayırhsıdır " [259]
39 Vekîl: Güvenilip, dayanılan
"  Onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve 'Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!' dediler " [260]
40 Rakîb: Gözetleyip kontrol eden
"  Hesab sorucu olarak da Allah yeter " [261]
41 Hasîb: Kullarına yeten ve onları hesaba çe¬ken
"  Hesap sorucu olarak da Allah yeter " [262]
42 Kebîr: Zat ve sıfatları anlaşılamayacak ka¬dar büyük, ulu
"  Çünkü Allah yücedir, büyüktür " [263]
43 Afûv: Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden
"Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcı¬dır " [264]
44 Mukît: Bedenlerin ve ruhların gıdasını ya¬ratıp veren, bilip gücü yeten ve koruyan
"Allah her şeyin karşılığını vericidir " [265]
45 Rezzâk: Mahlukâtın beden ve ruhlarının gıdasını yaratıp veren
"  (Ey Rabbimiz!) Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın " [266]
46 Fâtır: Yoktan var eden
"De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, ye¬dirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim!"[267]
47 Kahir: Yenilmeyen, yegâne galib
"O, kulların üstünde her türlü tasarrufa sa¬hiptir " [268]
48 Kâdîr: Her şeye gücü yeten, yegâne kudret sahibi
"Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" dediler De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir "[269]
49 Hak: Fiilen var olan, mevcudiyeti ve uluhiyyeti gerçek olan
"Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler " [270]
50 Âlimü'l-Gaybi Ve'ş-Şehadeti: Gizliyi de açığı da bilen
"Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibi¬dir, her şeyden haberdardır " [271]
51 Halîk: Takdirine uygun yaratan
"İşte Rabbiniz Allah O'dur O?ndan başka ilah yoktur O, her şeyin yaratıcısıdır " [272]
52 Latîf: Yaratılmışların ihtiyacını en ince nok¬tasına kadar bilen sezilmez yollarla karşılayan
"Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri gö¬rür O eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır "[273]
53 Hakem: Hüküm veren
"(De ki): Allah'dan başka bir hakem mi araya¬cağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'¬dur "[274]
54 Sâdık: Doğru söyleyen
"Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezadır Biz elbette doğru söyleyeniz " [275]
55 Mevlâ: Gerçek dost, sahip
"  Bilin ki Allah, sizin sahibinizdir O ne gü¬zel sahip ve ne güzel yardımcıdır!" [276]
56 Kavi: Her şeye gücü yeten, kudretli
"Allah güçlüdür Onun cezası şiddetlidir "[277]
57 Hafız: Koruyan gözeten
"  Benim Rabbim her şeyi gözetendir " [278]
58 Mucîb: İstek ve arzulara karşılık veren
"  O'na tevbe edin Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır (dualarını) kabul edendir " [279]
59 Mecîd: Şanlı, şerefli
"  Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur " [280]
60 Vedûd: Çok seven ve sevilen
"  Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir (mü'minleri) çok sever " [281]
61 Müsteân: Sığınılan
"  Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan ancak Allah'tır "[282]
62 Gâlib: Yegane galebe sahibi
"Allah emrini yerine getirmeye kadirdir Fa¬kat insanların çoğu (bunu) bilmezler " [283]
63 Kahhar: Yenilmeyen, yegane galib
"  Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?" [284]
64 Hafîz: Koruyup gözeten
"  Allah en hayırlı koruyucudur O, acıyanla¬rın en merhametlisidir " [285]
65 Müteâlî: İzzet ve şeref, hükümranlık bakı¬mından yüce, aşkın
"O, görüleni de görülmeyeni de bilir, çok bü¬yüktür, yücedir " [286]
66 Valî: Kainata hâkim olup onu yöneten
"  Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur " [287]
67 Şedîd: Azabı çetin ve şiddetli [288]
"Onlar, Allah hakkında mücâdele edip durur¬ken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çar¬par Ve O azabı pek şiddetli olandır " [289]
68 Varis: Varlığının sonu olmayan
"Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz Ve her şe¬ye biz varis oluruz " [290]
69 Hallak: Hakkıyla yaratan
"Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan, pek iyi bilendir " [291]
70 Kefîl: Bütün işleri üzerine alan yegâne var¬lık
"Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın " [292]
71 Muktedir: Her şeye gücü yeten, kudretli
"Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir " [293]
72 Hafi: Lütufkar
"İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim Çünkü O ba¬na karşı çok lütufkardır " [294]
73 Gaffar: Çok bağışlayan, daima affeden
"Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım " [295]
74 Hadî: Yol gösteren, hidayete erdiren
"Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir " [296]
75 Mübîn: Apaçık gerçek olan
"Allah'ın apaçık gerçek olduğunu anlayacak¬lardır " [297]
76 Nur: Nürlandıran, nûr kaynağı
"Allah, göklerin ve yerin nurudur " [298]
77 Kerîm: Her türlü fazilete sahip olan, kerem sahibi
"  Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbinin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahi¬bidir " [299]
78 Müntekîm: Suçluları cezalandıran
"Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zalim kim olabilir? Muhakkak ki biz, günahkârlara layık ol¬dukları cezayı veririz " [300]
79 Fettah: İyilik kapılarını açan, en güzel ha¬kem, fatih
"De ki: Rabbimiz hepimizi bir araya toplaya¬cak, sonra aramızda hak ile hükmedecektir " [301]
80 Şekûr: Az bir iyiliğe karşı çok mükâfat veren
"Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol veren¬dir " [302]
81 Kâ'fî: Her şeye kâfi gelen
"Allah kuluna kâfi değil midir?"[303]
82 Gâfir: Bağışlayan
"Günahı bağışlayan  " [304]
83 Rafiu'd-Derecât: Dereceleri yükselten
"Dereceleri yükselten  " [305]
84 Zu'l-Arş: Arş sahibi
"Dereceleri yükselten, Arşın sahibi Allah, ka¬vuşma günüyle korkutmak için kullarından diledi¬ğine iradesiyle ilgili vahyi indirir " [306]
85 Muhyî: Hayat, can veren
"Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah'ın âyetlerindendir Biz onun üzerine suyu indirdiği¬miz zaman, harekete geçip kabarır Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir O, her şeye kadirdir " [307]
86 Rezzak: Her türlü rızkı veren, ruhu, bedeni rızıklandıran
87 Zu'l-Kuvva: Güç, kuvvet ve kudret sahibi
88 Metin: Herşeye gücü yeten, yegane kudret sahibi
"Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır " [308]
89 Ber: İyilik eden, vaadini yerine getiren
"Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur " [309]
90 Melik: Gayb ve şuhûd âlemlerin sahibi
"Güçlü ve yüce Allah'ın huzurunda hak mec¬lisindedirler " [310]
91 Zû'l-Celâlî Ve'l-İkrâm: Azamet ve ikram sahibi
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacak " [311]
92 Evvel: Varlığının başlangıcı olmayan
93 Âhîr: Varlığının sonu olmayan
94 Zahir: Varlığını ve birliğini belgeleyen bir çok delilin bulunması açısından aşikar
95 Bâtın: Zatının görülmemesi ve mahiyetinin anlaşılmasının mümkün olmaması bakımından gizli olan
"O ilktir, sondur, zahirdir, bâtındır O, her şe¬yi bilendir " [312]
96 Kuddüs: Her türlü eksiklikten münezzeh olan
97 Selâm: Esenlik ve barış veren
98 Mü'mîn: Güven veren ve güvenilip dayanı¬lan, vaadi hak
99 Müheymin: Kâinatın bütün işlerini tedbir edip, yöneten
100 Cebbar: İradesi baskı altında olmayan, her durumda yürüten, yaratılmışların halini iyileştirip gözeten
101 Mü'tekebbir: Azamet ve yüceliğini izhar eden
"O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur O, mülkün sahibidir, eksiklikten mü¬nezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuştu¬randır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münez¬zehtir "[313]
102 Musavvir: Şekil veren, nitelik ve özellik kazandıran
"O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır En güzel isimler O'nundur Göklerde ve yerde olanlar O?nun şanını yüceltmektedirler O galiptir, hik¬met sahibidir "[314]
103 Âlâ: Yüce
"Yüce Rabbinin adını tesbih (tasdik) et " [315]
104 Ekrem: Kerem sahibi
"Rabbin, en büyük kerem sahibidir " [316]
105 Ahad: Benzerinin bulunmaması, parçalan¬maması itibariyle tek
"De ki: O, Allah birdir "[317]
106 Samed: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyden müstağni, arzu ve ihtiyaçları, sebebiyle her¬kesin yöneldiği ulular ulusu, müstağni
"Allah Samed'dir "[318]
Öyle kî:
O, doğmamış ve doğurmamıştır O'nun hiçbir dengi yoktur
İşte saymış olduğumuz Allah'ın bu güzel isimleri Kur'ân-ı Kerim'de isim kipiyle gelmiş olup, ayet-i ke¬rimelerde açık olarak geçmektedir toplam 106 adettir Allahu alem bissevab
|