Yalnız Mesajı Göster

İmam-İ Şafii Hazretleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmam-İ Şafii Hazretleri




Ehl-i sünnetin dört mezhebinden biri olan Şafii mezhebinin imamıdır Adı, Muhammed bin İdris’tir Künyesi Ebu Abdullah’tır Anne ve baba tarafından soyu Peygamber efendimizin soyuyla birleşmektedir Dördüncü dedesi Şafii’nin ismine nisbetle ona da Şafii denildiği için bu isimle meşhur olmuştur 767 (H150)’de Gazze’de doğdu 820 (H204)de Mısır’da 54 yaşında iken vefat etti Kabri, Kurafe kabristanlığında büyük bir türbe içindedir
İmam-ı Şafii, henüz beşikte iken babası vefat etmişti Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke'ye getirdi Orada büyüdü Yedi yaşına gelince Kur'an-ı kerimi ezberledi Bundan sonra ilim öğrenmeye başladı
İmam-ı Şafii daha küçük yaşta iken Mekke'de bulunan zamanın meşhur âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine devam etmeye başlamıştır Kendisi, ilim öğrenmeye başladığı bu ilk günleri için şöyle demiştir, "Kur'an-ı kerimi ezberledikten sonra devamlı Mescid-i harama gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden pek çok istifade ettim Fakat çok fakir idik, bir yaprak kağıt almaya bile gücümüz yoktu Derslerimi ve öğrendiğim meseleleri yazmakta çok sıkıntı çekerdim"
İmam-ı Şafii, Mekke'deki bu ilk tahsilinden sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını öğrenmek için,, çölde yaşayan Huzeyl kabilesinin arasına gitti Orada da bilgisini ilerletip, ok atmayı öğrendi Bu hususta da şöyle demiştir: "Ben Mekke'den çıktım Çölde Huzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim Mekke'ye döndüğüm zaman, bir çok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum"
İmam-ı Şafii daha on yaşında iken, o zamanın en meşhur âlimi İmam-ı Malik'in "Muvatta" adlı hadis kitabını, dokuz günde ezberlemiştir Gençliğinin ilk yıllarında kendini tamamen ilme verip, Mekke'deki Süfyan bin Uyeyne, Müslim bin Halid ez-Zenci gibi fakih ve muhaddislerden ilim tahsil etti Hadis, fıkıh, lügat ve edebiyatta çok yükseldi Mekkeli gençler arasında, ilimde parmakla gösterilen bir dereceye ulaştı
İmam-ı Şafii hazretlerinin tahsilinde en önemli safha, İmam-ı Malik hazretlerine talebe olmasıyla başlamıştır Mekke'den Medine'ye gidip, İmam-ı Malik'den ders almasını şöyle anlatmıştır: "İlk zamanlar Mekke'de, Müslim bin Halid'den fıkıh öğrendim O sırada Medine'de bulunan Malik bin Enes'in büyüklüğünü ve müslümanların imamı olduğunu işittim Kalbime geldi ki onun yanına gideyim, talebesi olayım Sonra onun meşhur eseri olan "Muvatta"nın bir nüshasını, Mekke'de birinden tekrar geri vermek üzere alıp dokuz günde ezberledim Mekke valisine gidip, birini Medine valisine birisini de Malik bin Enes'e vermek üzere iki mektup alıp Medine'ye gittim Medine'ye varınca, Medine valisine gidip ona ait olan mektubu verdim ve Medine valisi ile birlikte İmam-ı Malik'in yanına gittik, İmam-ı Malik dışarı çıktı Uzun boylu ve gayet heybetli bir görünüşü vardı Medine valisi, Mekke valisinin gönderdiği mektubu İmam'a takdim etti Mektupta "Muhammed bin İdris, annesi tarafından şerefli bir kimsedir Ve hali şöyle şöyledir" diye yazılı olan kısmı okuyunca "Sübhanallah! Resulullahın ilmi şöyle mi oldu ki, mektup ile yazılıp, sorulup, talep olunur" dedi Ben de durumumu ve ilim öğrenmek istediğimi anlattım Sözlerimi dinledikten sonra bana baktı Adın nedir, dedi Muhammed'dir dedim Ey Muhammed, dedi,, ileride büyük bir şanın olacak, Allahü teâlâ senin kalbine bir nur vermiştir Onu masiyetle söndürme! Yarın birisi ile gel, sana Muvatta'yı okusun buyurdu Ben de onu ezberledim, ezberden okurum dedim Ertesi gün İmam-ı Malik'e gelip okumağa başladım Her ne zaman, İmam-ı üzme korkusundan okumağı bırakmak istesem, benim güzel okumam onu hayretler içerisinde bırakır, ey genç daha oku derdi Kısa zamanda Muvatta'yı bitirdim"
İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik'in yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu, İmam-ı Malik onu himayesine alıp, dokuz yıl müddetle ilim öğretti İlimde yüksek bir dereceye ulaşan İmam-ı Şafii Mekke'ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen'e götürüp kadılık vazifesi verdi Beş yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdad'a giderek, ilmini ilerletmek için, İmam-ı a'zamın talebesi olan İmam-ı Muhammed'den ders almaya başladı, İmam-ı Muhammed onu kendi himayesine alıp, yazmış olduğu kitaplarını okutmak suretiyle, Irak'ta tedvin edilen fıkıh ilmini ve İrak'ta meşhur olan rivayetleri öğretti, İmam-ı Muhammed ayrıca İmam-ı Şafii' nin üvey babası idi İmam-ı Şafii onun ilminden ve kitablarından çok istifade etmiştir
İmam-ı Şafii bu hususta şöyle demiştir: "İlimde ve diğer dünya işlerinde, İmam-ı Muhammed kadar bana kimse faydalı olmamıştır" Ebu Ubeyd şöyle demiştir: İmam-ı Şafii'den duydum, buyurdu ki, "İmam-ı Muhammed'den öğrendiğim meselelerle ve ilimle, bir deve yükü kitap yazdım Eğer o olmasaydı ilim kapısının eşiğinde kalmıştım Bütün insanlar ilimde, Irak âlimlerinin, Irak âlimleri de Küfe âlimlerinin çocuklarıdır Onlar da Ebu Hanife' nin çocuklarıdır" Yani bir babanın çocukları için lazım olan nafakayı kazanıp, çocuklarını beslemesi gibi, İmam-ı A’zam Ebu Hanife hazretleri de kendinden sonrakileri böylece ilimle beslemiş ve doyurmuştur, İmam-ı Şafii ayrıca Selim-i Rai'nin sohbetine kavuşup, vilayet (evliyalık) makamlarına da kavuştu

İmam-ı Şafii, Bağdad'da İmam-ı Muhammed'den aldığı dersleri tamamlayıp, Mekke'ye döndü Burada bir müddet inceleme ve araştırmalar yapıp, ayrıca talebelere ders verdi Bilhassa hac mevsiminde çeşitli islam beldelerinden gelen ilim adamları ondan ilim öğrenirlerdi Mekke'deki bu ikameti dokuz yıl kadar sürdü Sonra tekrar Bağdad'a gitti Bu sırada Bağdad İslam aleminin önemli bir ilim merkezi idi Burada bulunan âlimler, İmam-ı Şafii'ye hürmet göstermiş ve ilim talebeleri onun etrafında toplanmıştır Bağdad âlimleri dahi ondan ders almışlardır Daha önce Mekke'de İmam-ı Şafii ile görüşen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hanbel talebe olmuş, onun üstünlüğüne hayran kalmıştır Yine İmam-ı Şafii ile emsal olan Ishak bin Raheveyh ve benzerleri ondan ilim tahsil etmiştir Herkes onun dersine koşuyor ve verdiği fetvalara hayran kalıyordu Ders ve fetva vermekte uyguladığı usul, geniş olarak açıkladığı istinbat (kaynaklardan hüküm çıkarma) usulü olan, usul-i fıkıh ilmi idi



Alıntı Yaparak Cevapla