Prof. Dr. Sinsi
|
İmam-İ Matüridi
Mü'minlere mükafat ve nimet için hazırlanmış olan Cennet, kâfirlere azap için hazırlanmış Cehennem şimdi vardır
Her ikisini de Allahü teâlâ yoktan var etmiştir Cennet ve Cehennem ebedî, sonsuz kalınılacak yerdir Zerre kadar îmanı olan ve bu îman ile ahırete göçen Cehennemde ebedî (sonsuz) kalmıyacaktır
İbadetler îmana dahil değildir Farzların farz olduğuna inanıp, tembellikle yapmayan ka'fir olmaz Mü'min ne kadar büyük günah işlerse işlesin îmanı gitmez
Ancak farzlara ve haramlara, olduğu gibi inanmak lazımdır Emir ve yasaklardan herhangi birine inanmamak veya hafife almak veya alay etmek, değiştirmeye kalkışmak îmanı giderir ve sonsuz olarak Cehennemde yanmağa sebep olur
Halifelikten konuşmak, dînin esas bilgilerinden değildir Dört halifenin yüksekliği halifelik sıralarına göredir Eshab-ı kiramın hepsini istisnasız sevmek ve hürmet etmek lazımdır Hepsi adil ve din ilimlerinde müctehid idiler
Muhammed aleyhisselama îman edenler, başka peygamberlerin ümmetinden daha üstündür
Matem tutmak, dinde yoktur Üzülmek başka, matem tutmak başkadır Hadîs-i şerîfte Peygamberimiz: (İki şey vardır ki, insanı küfre (îmanın gitmesine) sürükler Birisi, bir kimsenin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır) buyurdu
Resulullaha, Eshab-ı kirama, Tabiîne ve evliyaya tevessül ederek, yani onları vesîle ederek dua etmek, duanın kabülüne sebep olur
Dîni deliller müctehidler için dörttür Kitap, Sünnet, îcma-i ümmet, Kıyası fukaha Avamın delili müctehidin fetvasıdır
Tenasühe, yani ölen insanın ruhunun başka bir çocuğa geçerek, tekrar dünyaya gelmesine inanmak, dîne aykırıdır Böyle inananın îmanı gider
Kıyamet günü Allahü teâlânın izni ile iyiler kötülere şefaat edecek, araya girecektir Peygamberimiz, "Şefaatim ümmetimden günahı büyük olanlaradır" buyurdu
Peygamberin mu'cizesi, evliyanın kerameti ve salih mü'minlerin firaseti haktır
Evliyanın kerameti, vefatından sonra da devam eder
Her bid'at dalalettir, sapıklıktır Bid'at, dinde sonradan yapılan şey demektir Peygamberimiz ve dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, onlardan sonra dinde meydana çıkarılan, i'tikad ve ibadet olarak yapılmaya başlanan değişikliklerdir ve büyük felakettir
Mest denilen ayakkabı üzerine mesh ederek (ıslak el ile dokunarak) abdest alınır Çıplak ayak üzerine mesh edilmez
Ebü Mensür-i Matürîdî hazretleri, irade-i cüz'iyye hakkında buyurdu ki: irade-i cüz'iyye, bir varlık değildir Var olmıyan şey, yaratılmış olmaz, irade-i cüz'iyye, kullarda bir haldir Kuvveti, birşeyi yapmak ve yapmamakta kullanmaktır Kullar, irade-i cüz'iyyelerini kullanmakta serbesttir Mecbur değildir Bu mezhebe göre şeytana: îrade, bende bir haldir, iyiliğe kullanırsam Allahü teâlâ iyiliği yaratır Kötülüğe sarf edersem, onu yaratır Eğer sarf etmezsem, ikisini de yaratmaz, diye cevap verilir
Allahü teâlânın, kul irade etmeden de, yaratması caiz ise de, ihtiyari olan işleri yaratmaya, kulların iradelerini sebep kılmıştır İrade-i cüz'iyyemizin sebep olması da, Allahü teâlânın iradesi iledir Kul, bir iş yapmak irade edince, Allahü teâlâ da, o işi irade öderse, o işi yaratır Kul irade etmezse, ihtiyarî olan o işi yaratmaz Şu halde, kul irade-i cüz'iyyesini ibadete sarf ederse, Allahü teâlâ, ibadeti yaratır Eğer günahlara sarf ederse, günahları yaratır
O zaman kul, dünyada fena olur, ahırette azap görür Böyle olduğunu bilen bir kimseye, şeytan birşey diyemez
"Siz, ancak Allahü teâlânın dilediğini arzu edersiniz!" mealindeki ayeti kerimenin ma'nasını, Ebü Mensür-i Matürîdî hazretleri şöyle açıklıyor "İhtiyari işleriniz, yalnız sizin iradenizle olmaz Sizin iradenizden sonra, Allahü teâlâ da, o işi irade edip yaratır
|