Yalnız Mesajı Göster

İmam-İ Eş'ari

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmam-İ Eş'ari




Sonra felsefecilerin tabiatçı inanışlarından dolayı, ağaçların ve onlardan çıkan meyvelerin ancak, yer, su, ateş ve havanın te'siri ile meydana geldiği hakkındaki iddialarının bozukluğunu bize; Allahü teâlâ mealen "Arzda birbirine komşu kıt'alar (kara parçaları), üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, hepsi bir su ile sulanıyor
Halbuki yemişlerin de bazısını bazısına üstün kılıyoruz (Tad, renk ve kıymetleri başka başkadır) Şüphesiz ki, bunlarda da düşünen bir topluluk için pek çok ibretler (alametler) vardır" (Ra'd-4) buyurdu
Daha sonra Allahü teâlâ, her şeyin yaratıcısı olduğuna, bir olduğuna, işlerinin intizam ve tertip dairesinde cereyan etmesi ile delil getirdi Allahü teâlâ işlerinde hiçbir ortağı bulunmadığını mealen, "Eğer yer ile gökte, Allahtan başka ilahlar olsaydı, bunların ikisi de fesada uğrar, yok olurdu" (Enbiya-22) ayet-i kerimesi ile bildirdi
Sonra, önce yaratıldıklarını kabul ettikleri halde, öldükten sonra tekrar diriltilmeyi inkâr edenlere karşı tekrar yaratılmalarının mümkün olduğunu bildirdi Onlar tekrar yaratılmayı uzak görerek, çürümüş kemikleri kim diriltecek dedikleri zaman mealen "(Ey Resülüm) de ki: "Onları ilk defa yaratan diriltir ve O her yaratılanı tamamiyle bilir" (Yasin 79) buyurdu Sonra bunu onlara: Mealen "O (Allah) ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz" (Yasin-80) ayet-i kerimesi ile beyan eyledi Yaş ve yeşil iki ağaç olan ve rüzgar sebebi ile biri diğerine sürtülünce tutuşan uşar ve murah denilen ağaçlardan ateşin çıkarılmasını, çürümüş kemiklere, parçalanmış derilere, hayatı iade etmenin caiz olduğuna delil getirdi (Uşar ile murah) eskiden Arapların ateş çıkarmak için kullandıkları iki ağaçtır)
Sonra putlara tapanların yüzlerine vurarak, kendi yonttukları şeylere ibadet etmenin bozukluğunu mealen, "Siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" (Saffat-95) kavli ile beyan etti
Sonra mealen "Sizi de, yaptıklarınızı da Allahü teâlâ yarattı" (Saffat-96) buyurdu Böylece putlara değil, kendisine ibadetin vacib olduğunu beyan etti Eğer sizin yontmanız olmadan, put, put olmuyorsa, Allahü teâlânın yaratması olmadan da, sizin suret ve heyetlerinizin olmayacağı, evvel emirde (kolayca) bilinen bir şeydir Bundan dolayı, sizi ve sizin yonttuğunuzu yaratmak sureti ile, yonttuğunuz şeyleri de ben yaratmış olduğumdan, ibadete onlar değil ben layıkım; çünkü sizi, işlerinizi yapmanıza muktedir kılan benim, buyuruyor
Allahü teâlâ Peygamberlerini inkâr edenleri de Enam süresi 91 ayet-i kerimesinde red buyurdu Mealen; "Yahudiler, Allahü teâlânın kadrini, gereği gibi tanıyamadılar Çünkü: "Allah hiçbir insana bir şey indirmedi" dediler (Vahy ve kitapları inkâr ettiler)
Onlara de ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de parça parça kağıtlar haline koyup hesabınıza geleni açıkladığınız fakat çoğunu gizlediğiniz o kitabı kim indirdi? Sizin bilmediğiniz ve atalarınızın da bilmediği şeyler, size (Peygamber diliyle Kur'an-ı kerimde) öğretilmiştir Ey Resulüm! Sen, Allah (indirdi) de! Sonra onları bırak Batıl dedikodularında oynaya dursunlar"
Nisa süresi 165 ayet-i kerimesinde ise mealen: "(iman edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri Cehennemle) korkutucu olarak Peygamberler gönderdik ki, bu Peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın) kıyamette "Bizi imana çağıran olmadı" diye Allahü teâlâya bir hüccet ve özürleri olmasın" buyuruldu
Resulullahın Ehl-i kitaba karşı onların kitaplarında, kendi vasıflarının bildirilmesi, isim ve hususiyetlerine işaretlerin bulunması ile delil getirdi Ehl-i kitap bunları gizledi
Allahü teâlâ, Resulullaha hak Peygamber olduğu ve bildirdiklerinin doğru olduğu hakkında, mu'cizelerle yardım eyledi Resulullaha en büyük mu'cize olarak Kur'an-ı kerim verildi Müşrikler, Kur'an-ı kerimin Allahü teâlânın kelâmı olduğuna inanmıyorlar, Hz Muhammed'in sözüdür, diyorlardı Allahü teâlâ, o zaman en fasih ve edebiyatta zirveye ulaşmış olanlarından, Kur'an-ı kerimin on süresi veya bir süresi gibi bir söz söylemelerini istedi, insanlar ve cinler bir araya gelseler bunu yapamıyacaklarını bildirdi
Nitekim onlar, böyle bir söz söylemekten aciz kaldılar Böylece onların, Resulullaha iman etmeme hususunda özürleri ortadan kalkmış oldu
Hz Musa da Firavn'ın sihirbazlarını, asasıyla rezil ve rüsva etmekle, hem sihirbazların ve hem de diğer insanların kendisine iman etmeme mazeretlerini gidermişti Musa aleyhisselamın asasından meydana gelen harikulade hallerin kendi güçleri dışında olduğuna, böyle bir şeyi yapabilmenin hatırlarından bile geçmediğine, böyle bir şeyi ancak Allahü teâlânın yapacağına, hem sihirbazları ve hem de başkaları kanaat getirdi (Nihayet, bu mu'cize karşısında sihirbazlar, Hz Musa'ya iman ettiler)
Hz İsa da ölüleri ilaçsız diriltmek, anadan doğma körleri ve derisi alaca olanları iyileştirmek, o zamanda insanları aciz bırakan şeylerle (mu'cizelerle), o devre göre tıpta en yüksek dereceye ulaşan tabiblerin kendisine inanmama mazeretlerini ortadan kaldırdı (Çünkü böyle işleri, ancak Allahü teâlânın yardım ettiği bir kimse yapabilirdi)
Resulullah da, kendi kavminden olan, edebiyatta yüksek dereceye ulaşan edebiyatçıların, kendisine iman etmeme hususunda bu mazeretlerini bertaraf etti Çünkü, Kur'an-ı kerimin edebi yüksekliğini onlar da kabul ediyorlardı
İşte Resulullah efendimiz, yukarıda bildirilen yanlış yollara sapmış kimselere, getirdiği deliller ve mu'cizelerle, yollarının bozuk olduğunu, da'vet ettiği yolun ise doğru olduğunu anlatıyordu
Resulullah efendimiz, onlara daima karşısında duramıyacakları deliller getirdiği, aralarında uzun müddet kaldığı halde, fevkalade ihtiraslarından dolayı, iman etme şerefine kavuşamadılar
Allahü teâlânın Resulullaha verdiği mu'cizelerden bazısı şöyledir: Şiddetli açlık vakitlerinde, kalabalık cemaatı, az bir yiyecek ile doyurması, susuzluk zamanlarında, mübarek parmakları arasında fişkıran suyla, hayvanları ve sahiplerini kanana kadar su içirmesi, kurdun kendisine konuşması, kızartılmış koyunun ben zehirliyim diye haber vermesi, ayın ikiye bölünmesi, çağırması üzerine ağacın yerinden sökülerek huzurlarına gelmesi, emri üzerine ağacın tekrar yerine gitmesi, insanlar kalblerinde saklayıp da haber vermesini istedikleri şeyleri haber vermesi
Allahü teâlâ gizliyi, gizliden daha gizli olanları da bilir Her şey O'nun yanında hazır gibidir Yer ve gökte hiç bir şey ondan gizli kalamaz
Kıyamet günü mü'minler Allahü teâlâyı göreceklerdir Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde mealen: "Nice yüzler vardır ki, o gün (kıyamette) güzelliği ile parıldar (O yüzleri) Rablerine bakar (Kıyamet: 22-23) buyurmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla