Yalnız Mesajı Göster

Hacı Bayram-İ Veli

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hacı Bayram-İ Veli




Halifeleri


Hacı Bayram-ı Velî, ömrünün sonuna kadar İslâmiyeti yaymak için uğraştı Talebelerine ve sohbete gelen herkese, Allahü teâlânın emirlerini bildirip, yasaklarından kaçınmanın şart olduğunu anlattı Hayâtı, hep verâ ve takvâ üzere, haramlardan şiddetle kaçıp, şüpheli korkusuyla mübahların fazlasını terk etmekle geçti

Onun vefâtından sonra "Bayramiyye yolu"nu, talebelerinden Akşemseddîn ve Bıçakçı Ömer Efendi devâm ettirdiler

Diğer halifeleri ise: Göynüklü Uzun Selâhaddîn, Yazıcızâde Muhammed ve Ahmed Bîcân kardeşler, İnce Bedreddîn, Hızır Dede, Akbıyık Sultan, Muhammed Üftâde hazretleri bunlardandır Birisi de, dâmâdı Eşrefoğlu Rûmî (Abdullah Efendi)dir




Türbenin Kapısı


Türbelerin kapatılma kararı çıktıktan sonra, her yere olduğu gibi Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin türbesine de kilit vurulmuştu Fakat sabahleyin türbenin önünden geçenler kilidi kırılmış, kapıyı da ardına kadar açık gördüler Olayın birkaç defâ tekerrür etmesi üzerine ilgililerden biri;

"Böyle şey olmaz, bu kapıyı elbette bir açan var" demiş

Sonra bunun için iki polis vazifelendirmiş ve;

"Sabaha kadar bekleyin, gözetleyin Şu kapıyı kim açıyorsa, hemen yakalayın" iye de emir vermişti

Polisler raldıkları bu emir gereğince, hazret-i Şeyh'in türbesi önünde sabah ezânı okununcaya kadar beklemişler Sabah vakti âniden kilidin çıkardığı "Çat" sesi ile irkilmişler İşte o zaman açılan kapıdan Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin tebessüm ederek kendilerine baktığını görmüşler Türbebyi bekleyen polislerden biri şaşkınlıktan düşüp bayılırken, diğerinin dili tutulmuş Bu olaydan sonra bir daha hiç kimse kapıda nöbet tutmaya cesâret edememiştir




Hacı Bayram-ı Velî'nin talebelerine nassîhatlerinden


İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmayınız
Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır
Allahü teâlâya isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz
Küçük çocukları seviniz, başlarını okşayınız Onları sevindiriniz ki, Peygamber efendimizin emrini yerine getirmiş olasınız
Çarşıda ve câmi avlusunda bir şey yemeyiniz Yol ortasında durmayınız Ticâret erbâbının dükkânlarında uzun müddet oturmayınız
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur
Helâlinden kazanıp, ondan fakırlere cömertçe veriniz
Ölümü çok hatırlayınız Ölüm gelmeden hesâbınızı yapınız Tövbe ediniz ki, affa kavuşasınız
Dünyâ gamından, nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız, kabristanları sık sık ziyâret ediniz
Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşâ etmeyiniz Çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emânettir Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir
Âlim ve velîlerin kabirlerini ziyâret ediniz Zîrâ o büyükler, kendilerini ziyâret edenlere şefâat ederler


Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, Âşık Yûnus'la aynı asırda yaşamış ve onun söylediği gibi şiirler söylemiştir Tasavvuf yolunda nefsi tanımanın ve itâat altına almanın şart olduğunu bildiren Hacı Bayram-ı Velî hazretleri bu hususta şu şiiri söylemiştir:

Bilmek istersen seni,
Cân içinde ara cânı
Geç cânından bul ânı,
Sen seni bil, sen seni

Kim bildi ef'âlini,
Ol bildi sıfâtını,
Anda gördü zâtını,
Sen seni bil, sen seni

Görünen sıfâtındır,
O'nu gören zâtındır,
Gayri ne hâcetindir,
Sen seni bil, sen seni

Kim ki hayrete vardı,
Nûra müstagrak oldu,
Tevhîd-i zâtı buldu,
Sen seni bil, sen seni

Bayram özünü bildi,
Bileni anda buldu,
Bulan ol kendi oldu,
Sen seni bil, sen seni

ALABİLİRSEN AL

Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı Yetim olan bu temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emânet edecek bir kimse bulamadı Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî'nin türbesine getirdi Türbeyi ziyâret edip;

"Yâ hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar Annemden ve babamdan kalma şu hâtıralraı emânet edecek bir kimse bulamadım Bu küçük çğekmeceyi zâtı âlinize emânet bırakıyorum Eğer askerden dönersem, gelir alırım Şâyet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye verebilirsiniz!" diye münâcaat etti Sonra çekmececyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı

Aradan yıllar geçti Gencin askerliği bitti ve emânetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî'ye geldi Ziyâretini yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu Hiç dokunulmamıştı Orada türbeyi bekleyen türbedâra; "Bu çekmece benimdir Askere gitmeden önce emânet bırakmıştım Şimdi alıyorum" dedi

Türbedâr;
"Tabi, alabilirsen al Çünkü ben, bir defâsında bu çekmecenin yerini değiştirmek istedim Fakat bütün uğraşmalarıma rağmen yerinden bile oynatamadım Bunda bir hikmet olduğunu düşünerek, bir daha elimi bile sürmedim"

Genç, çekmecenin yanına gelip, Hacı Bayram-ı Velî'ye teşekkür etti ve emânetini alarak köyüne döndü

Sultan Murad Han'a Nasihati

Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Edirne'den ayrılırken kendisinden nasihat isteyen Sultan Murâd Hana şöyle dedi:
Tebean içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikrâmda bulun
İlim sâhiplerine hürmet et
Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster
Halka yaklaş fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk
Hiç kimseyi küçümseme ve hafife alma
İnsanlığında kusûr etme,
Sırrını hiç kimseye açma,
İyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimsenin arkadaşlığına güvenme
Cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma
Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme
Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veya insanlarla aranızda bâzı meseleler görüşülürse, yâhut onlar bu meselelerde senin bildiğin hilafını iddiâ ederlerse, onlara hemen muhâlefet etme Sana bir şey sorulursa, ona herkesin bildiği şekilde cevap ver Sonra bu meselede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle Senin bu türlü açıklamalarını dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini tanımış olur Sana bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, fakîhlerin bir kısmınındır, de Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli olarak yaparlarsa, senin kadrini daha iyi bilir ve mevkiine daha çok hürmet ederler
Seni ziyârete gelenlere ilimden bir şey öğret, böylece faydalansınlar Herkes, öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri açma Onlara güven ver, ahbablık kur Zîrâ dostluk, ilme devâmı sağlar Bâzan da onlara yemek ikrâm et İhtiyaçlarını temin et Onların değer ve îtibârlarını iyi tanı ve kusurlarını görme
Halka yumuşak muâmele et, müsâmaha göster
Hiçbir kimesye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran"

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi; s77
2) Nefehât-ül-üns; s684
3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s 1080
4) Rehber Ansiklopedisi; c7, s7
5) Menâkıb-ı Hacı Bayram-ı Velî
6) Tâc-üt-Tevârih; c2, s428
7) Osmanlı Müellifleri; c1, s56
8) Menâkıb-ı Melâmiyye-i Şûttariyye; s 5-7
9) Silsile-i Celvetî; s75
10) Tıbyânü'l-Vesâil; c1, s174
11) Sefînetü'l-Evliyâ; c2, s256
12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c12, s39

Alıntı Yaparak Cevapla