Yalnız Mesajı Göster

Muhammed Bin Eslem Tûsî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muhammed Bin Eslem Tûsî




MUHAMMED BİN ESLEM TÛSÎ

Horasan taraflarında yaşayan büyük velîlerden, tefsîr, kelâm ve hadîs âlimi İsmi, Muhammed bin Eslem bin Sâlim, künyesi Ebü'l-Hasan'dır Tûsî nisbesiyle meşhûr olmuştur İnsanlar arasında "Resûlün Lisânı" ve "Horasan Serdârı" diye tanınmıştır Tûs'da doğdu, doğum târihi bilinmemektedir 856 (H242) senesinde Nişâbur'da vefât etti

Zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl eden Muhammed bin Eslem Tûsî, Ya'lâ bin Ubeyd ve kardeşinden, Câfer bin Avn, Yezîd bin Hârûn, Ubeydullah bin Mûsâ, El-Mukrî ve başkalarından hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu Hadîs, tefsîr ve kelâm ilminde yüksek bir âlim oldu Zamânındaki hadîs âlimleri onun sikâ, güvenilir bir zât olduğu husûsunda görüş birliğine vardılar Muhammed bin Eslem Tûsî hazretleri hâfız yâni yüz bin hadîs-i şerîfi, râvilerinin hal tercümeleriyle birlikte ezbere bilirdi Kendisinden de İbrâhim bin Ebî Tâlib, Hüseyin bin Muhammed el-Kubânî, İbn-i Huzeyme, İbn-i Ebî Dâvûd, Muhammed bin Vekî' et-Tûsî ve başka zâtlar da ondan hadîs-i şerîf rivâyet ettiler

Muhammed bin EslemTûsî hazretleri bütün ömrü boyunca Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine tam bir bağlılık içinde yaşadı

Haram ve şüphelilerden sakınmakta ve hattâ şüphelilere düşmek korkusuyla mübahların çoğunu terketmekte çok dikkatli idi Bütün ömrü İslâmiyete uymakla geçti Riyâya düşmek ve parmakla gösterilmek korkusuyla, nâfile ibâdetlerini evinde gizli yapar ve; "Sizde bulunmasından en çok korktuğum şey, şirk-i asgara yakalanmanızdır Şirk-i asgar, riyâ demektir" hadîs-i şerîfini okurdu Bir defasında yerden bir taş alıp; "Bu, taş değil mi?" diye sordu "Evet" dediler "Şu yüksek kaya da taş değil mi?" dedi "Evet" dediler "İşte bunun büyüğüne de küçüğüne de taş denildiği gibi, riyânın azı da çoğu da tehlikelidir" buyurdu Yaptığı ibâdetlerin gizli kalması ile ilgili olarak; "Mümkün olsa, günah ve sevaplarımı yazan sağımdaki ve solumdaki meleklerden de gizlerdim" buyururdu Allah korkusu ile çok ağlardı Bu hâli komşuları da farkederler, kendisine acırlardı Sadece arpa ekmeği yer, fazlasına lüzum yok derdi Hiçbir zaman kahkaha ile gülmezdi Bir ara Nişâbûr'a geldi Herkes, feyiz ve bereket kaynağı olan sohbetlerinden istifâde edebilmek için can atıyordu Onun vesilesiyle elli bin kişinin tövbe edip hidâyete kavuştuğu rivâyet edilmektedir

Zaman zaman Nişâbûr'dan Tûs'a, Tûs'dan Nişâbûr'a gidip gelerek insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatan Muhammed bin Eslem Tûsî hazretleri pekçok kimsenin kurtuluşuna vesîle oldu Onun sohbetine gelenler çok istifâde ederek döndüler Ondan duâ isteyen hastalar, duâsı bereketiyle ve Allahü teâlânın izniyle şifâ bulup, sıhhatlerine kavuşup geriye döndüler

Muhammed bin Eslem hazretleri, geceleyin muhtac olanların ne ihtiyaçları olduğunu gizlice tesbit eder, sonra da başkalarından borç alıp, ihtiyâcı olanlara gönderir ve götüren şahsa, kimin gönderdiğini söylememesini tenbih ederdi Bir gün yahûdînin birisi gelip, kendisinde bulunan alacaklarını istedi O anda Muhammed bin Eslem'in cebinde hiç para yoktu ve kalem açmakla (yontmakla) meşgûldü Yerde kalem açılması ile çıkan ufak parçalar (yongalar) bulunuyordu Yahûdîye; "Onları al" buyurdu Yahûdî yongaları eline aldığında hepsinin altın olduğunu görüp, hayret etti; "Böyle bir zâtın hürmetine, ufak ağaç parçaları altın oldu Şuna inandım ki, bu zâtın mensub olduğu din, hak dindir, bâtıl olamaz" dedi ve müslüman oldu

Muhammed bin Eslem Tûsî hazretleri, yanlış ve eğri yollara sapmamayı tavsiye eder, hak ve hakikatı insanların anlayabileceği şekilde geniş olarak anlatırdı Bu hususta şöyle rivâyet ettiler Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahü anh şöyle anlatıyor: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem doğru bir çizgi çizdi ve; "Bu Allah yoludur" buyurdu Sonra bu çizginin sağından ve solundan çıkan çizgiler çizip; "Bu yolların herbirinde şeytan vardır ve kendine çağırır" buyurdu ve; "Doğru yol budur Bu yolda olunuz! Fırkalara bölünmeyiniz" (En'âm sûresi: 53) meâlindeki ayet-i kerîmeyi okudu

Resûlullah efendimiz; "Benî İsrâil (İsrâiloğulları), yetmiş bir fırkaya ayrılmıştı Bunlardan yetmişi Cehennem'e gidip, ancak bir fırkası kurtulmuştur Nasârâ (yâni hıristiyanlar) da, yetmiş iki fırkaya ayrılmıştı Yetmiş biri Cehennem'e gitmiştir Bir zaman sonra benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılır Bunlardan yetmiş ikisi Cehennem'e gidip, yalnız bir fırka kurtulur" buyurdu Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm); "Yâ Resûlallah! Kurtulanlar kimlerdir?" diye sorunca; "Cehennem'den kurtulan fırka, benim ve Eshâbımın gittiği yolda gidenlerdir" buyurdu

Muhammed bin Eslem Tûsî bu hadîs-i şerîfi rivâyet ettikten sonra buyurdu ki:

"İşte ben her işimde bu hadîs-i şerîfi ölçü aldım Karşılaştığım işler bunlara uygunsa yaparım, değilse terkederim İlim sâhibleri de böyle yapsa, Resûlullah efendimizin izinde gitmiş olurlar Fakat onları dünyâ ve mal sevgisi aldatıyor Eğer hadîs-i şerîfte; "Biri hâriç hepsiCennet'e gidecek" denseydi biz o bir fırkada olmaktan korkardık Halbuki; "Biri hâriç hepsi Cehennem'e gidecektir" denmektedir"

Büyüklerden birisi şöyle anlatıyor: Bir gün şeytanın havadan yere düştüğünü gördüm"Ey Mel'ûn! Bu nasıl iştir?" diye sordum "Şu anda Muhammed bin Eslem abdest alıyor, ondan korkup kaçarken buraya düştüm Nerede ise ayağım kırılacaktı" dedi

Muhammed bin Eslem, Müsned ismindeki kitabına, "Îmân; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, âhiret gününe, hayır olsun şer olsun, kaderin hepsine (hepsinin, Allah'ın takdiri, dilemesi ve yaratması ile olduğuna) inanmaktır" hadîs-i şerîfini yazarak başladı ve "Îmânın, Allah'a inanmak ile başlaması, O'nun fazlı, rahmeti ve kullarından dilediğine yaptığı bir ihsândır Kulunun kalbine, kendisine îmân etmek nîmetini ihsân etmekle bir nûr saçar, bu nûrla kulunun kalbini aydınlatır Göğsünü açar, genişletir Kalbindeki îmânı arttırır ve onu ona sevdirir Böyle olunca kalp, îmânın bütün şartlarına inanır Öldükten sonra dirilmeğe, hesâba çekilmeğe, Cennet'e ve Cehennem'e, Allahü teâlânın kalbine saçtığı nûr sebebiyle, hepsine görür gibi inanır Kalbi inanınca, dili de buna uygun söyler, tasdîk ve şehâdet eder ve her bir organ buna uygun amel işleyip, Allahü teâlânın emrine itâat eder Farzları yapıp, haramlardan kaçar Bunu yapınca tam ve olgun müslüman olur" Sonra meâlen; "Allahü teâlâ size îmânı sevdirdi onu kalblerinizde güzelleştirdi (Hucurât sûresi 7)" ve "Allah'ın İslâm nûru ile kalbine genişlik verdiği kimse, kalbi mühürlü nursuz gibi midir? Elbette o, Rabbinden bir hidâyet üzeredir" (Zümer sûresi: 22) âyet-i kerîmelerini yazdı

Muhammed bin Eslem Tûsî hazretleri ilim ve güzel ahlâk sâhibiydi Peygamber efendimizin; "Îmânı kâmil olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır" hadîs-i şerîfini sık sık tekrar ederdiSevdiğini Allahü teâlânın rızâsı için sever, buğz ettiğine Allah için buğz eden Muhammed bin Eslem Tûsî şu hadîs-i şerîfi çok söylerdi:

"Şirk, karanlık gecede düz bir taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak sesinden daha gizlidir En aşağısı kötü bir şeye muhabbet ve iyi olan bir şeye buğz etmendirDin Allah için sevmek ve Allah için buğz etmekten başka nedir?"Resûlullah efendimiz bundan sonra şu âyet-i kerîmeyi okudu:"Ey Sevgili Peygamberim! Onlara de ki, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever" (Âl-i İmrân sûresi: 31)

Allahü teâlâya çok ibâdet eder ve O'nun ism-i şerîfini çok zikrederdi Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfini naklederdi:

"Bir kimse ihlâs ile Lâ ilâhe illallah derseCennet'e girer" Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm); "Yâ Resûlallah! Bunu ihlâs ile söylememizin alâmeti nedir?" diye sordular "Sizi Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden men etmesidir" buyurdu

Dünyâya ve dünyâ malına değer vermediği gibi, ölümü çok hatırlardı "Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız" hadîs-i şerîfini tekrar tekrar söylerdi



Alıntı Yaparak Cevapla