08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Zeynelâbidîn Kayserânî
ZEYNELÂBİDÎN KAYSERÂNÎ
Anadolu’da yetişen büyük velîlerden 1349 (H 750) yılında Medîne-i münevverede Rasas mahallesinde doğdu Babası Seyyid Ahmed Şemsüddîn Efendi, annesi ise, Seyyid İzzeddîn Hasan Rıfâî’nin kızı Sâdiye Hanım’dır Nesebi, yirmi dokuzuncu batında hazret-i Ali’ye ulaşmaktadır Doğum yerine nisbetle Medenî, yerleştiği Kayseri şehrine nisbetle de Kayserânî denildi 1414 (H 817) yılında Kayseri’de vefât etti Kabri, Burhâneddîn Tirmizî hazretlerinin türbesi içinde olup, ziyâret edilmektedir
Seyyid Zeynelâbidîn hazretleri, küçük yaşta babasından ve Medîne-i münevverenin meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi Evliyâdan feyz alıp, olgunlaştı Allahü teâlânın sevgili kullarının sohbetlerinde, Resûl-i ekremin güzel ahlâkı ile ahlâklanıp âzâlarını Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymakla süsledi Çok ibâdet eder, haram ve şüphelilerden pek sakınırdı Mübârek pederinin vefâtından sonra Anadolu’ya doğru yola çıktı 1397 senesinde Kayseri’ye geldi O sıralarda Sivas ve Kayseri dolaylarının beyi olan Kâdı Burhâneddîn Ahmed Bey yeni vefât etmiş, Kayseri şehri de Osmanlı Türklerinin âdil idâresi ile şereflenmişti Kayseri halkı ve idârecileri, şehirlerine yeni gelen, Resûl-i ekremin bu mübârek torununa izzet ve ikrâmda bulundular Zeynelâbidîn hazretleri için bir dergâh ve ev inşâ ettiler Yine Basra’dan gelip Kayseri’de yerleşen Seyyid Burhâneddîn Ahmed Efendinin mübârek kerîmesi Fâtıma Hanım ile evlendirdiler Resûl-i ekremin iki kıymetli torununun ilim ve feyzinden istifâde için ellerinden geleni yaptılar
Uzun boylu, buğday tenli ve güler yüzlü bir zât olan Seyyid Zeynelâbidîn, vefâtına kadar insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmekten, Resûl-i ekremin güzel ahlâkını tatbik etmekten ve Selef-i sâlihînin mübârek yolunu yaymaktan bir ân geri durmadı Allahü teâlânın sevgili kulları ile sohbet etmekten çok hoşlanır, sâlihlerle bulunmaktan zevk alırdı Söz ve kerâmetleri dilden dile nakledilirdi
Seyyid Zeynelâbidîn hazretlerinin Fâtıma Hâtun’dan; Ahmed, Mûsâ ve Eyyûb isminde üç oğlu dünyâya geldi Onlar da babalarının ilim ve feyzinden istifâde edip, üç günlük dünyâda, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya gayret ettiler Her üçü de Kayseri’de yerleşip, orada vefât ettiler
Zeynelâbidîn hazretlerinin menkıbe ve kerâmetlerinden bir bölümü, sevenlerinden Ahmed Remzi Dede tarafından Mir'ât-ı Zeynelâbidîn başlıklı bir manzûmede anlatılmıştır Sekiz kasîdeden müteşekkil olan bu manzûmenin bâzı kıt'aları şöyledir:
Ehlullahın hâline vâkıf olan eshâb-ı din,
Feyz alıp fil-hâl elde eder irfân ve yakîn
Arzulanan en üst menzile kavuşur şüphesiz,
Bende-i dergâh-ı ehlullâh olan merd-i güzîn
Yüksek âlimlere ayak basar iclâl ile,
Âsitân-ı evliyâya eyleyen vaz’ı cebîn
İsimlerini yâd eden elbet bulur feyz ü felâh,
Zikreden evsâfını elbet olur gamdan emîn
Ey muhibbî evliyâ! Ey teşne-i feyz-i Hudâ,
Coşar deryâ-yı rahmet zikredilirse sâlihîn
Gel ziyâretgâhın olsun kabr-i Zeynelâbidîn,
Hâzihi Cennetü Adnin fedhulûhâ hâlidîn
1) Müselsil (Es’ad-ül-Medenî) Kayseri Râşid Efendi Kütüphânesi, No: 21377
2) Ravzat-ün-Nediyye fî Terâcim-i Silsile-it-Tâhiret-il-Es’adiyye (Mustafa Rüşdî Efendi), Râşid Efendi Kütüphânesi, No: 21377/2
3) Bergüzâr-ı Ahmed Remzi Dede
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 13, s 171
|
|
|