Yalnız Mesajı Göster

Ebü'l-Hasan-İ Harkânî

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebü'l-Hasan-İ Harkânî




Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretleri buyurdular ki: "Nîmetlerin en iyisi, çalışarak kazanılanıdır Arkadaşların en iyisi, Allahü teâlâyı hatırlatandır Kalblerin en nurlusu, içinde mal sevgisi olmayandır"

"Dünyâda, âlimler ve âbidler (ibâdet eden) çoktur Ama, akşam ve sabah cenâb-ı Hakkın rızâsı üzere bulunmak mühimdir"

"Kalblerin en nurlusu, içinde Allahü teâlânın sevgisinden başka bir şey bulunmayandır Amellerin en iyisi, riyâdan uzak olan, yâni ihlâs üzere olanıdır"

"Siz Allahü teâlâdan konuşurken, başka şeyden bahsedenle arkadaşlık etmeyiniz"

"Cennet'te Tûbâ ağacının altında, Allahü teâlâdan bîhaber olarak bulunmaktansa, dünyâda bir diken ağacının altında, dâimâ O'nu hatırlamayı daha çok arzu ederim"

"Resûlullah efendimizin vârisi; O'nun işlerine uyan ve şerîatine tâbi olandır"

"Ömrüme bakınca, yetmiş üç yıllık ibâdetlerimin hepsini, bir saatlik kadar kısa, günahlara bakınca da, Nûh aleyhisselâmın ömrü kadar uzun gördüm"

"Dünyâ, peşinden koştuğun sürede senin pâdişâhındır Ondan yüz çevirince, sen ona sultan olursun"

"Allahü teâlâ, nasıl senden vaktinden evvel namaz kılmanı istemiyorsa, sen de O'ndan, vaktinden önce rızık isteme"

"Ulemâ; "Biz Peygamberin vârisiyiz" diyor Fakat Peygamberimizin vârisleri arasında biz de varız Çünkü O'nda olan şeylerin bâzısı bizde de var Resûlullah efendimiz fakirliği seçmişti Biz de fakirliği tercih etmiş bulunuyoruz O cömertti Güzel bir ahlâkı vardı Hâinlik bilmezdi Basîret sâhibiydi Halkın rehberiydi Aç gözlü ve hırs sâhibi değildi Hayır ve şerri Allahü teâlâdan bilirdi Tabiatında yalan ve kandırma diye bir şey yoktu Zamânın esiri değildi İnsanların korktuğu şeyden korkmazdı İnsanların güvendiği şeye güvenmezdi Hiç gururlanmazdı İşte bunlar evliyânın sıfatlarıdır Resûlullah efendimiz, ucu bucağı bulunmayan bir umman idi Eğer o ummandan bir damla ortaya çıksaydı, bütün âlem ve mahlûkât şaşırır kalırdı Sûfîlerin kervanı; Allahü teâlâ, Resûlullah ve Eshâb-ı kirâm sevgisinden ibârettir Bu kervanda bulunan ve ruhları bunların ruhlarıyla kaynaşan kimseye ne mutlu"

"Yol ikidir: Biri hidâyet, öbürü dalâlet, sapıklık yoludur Kuldan Allahü teâlâya giden yol dalâlet yoludur Allahü teâlâdan kula gelen yol ise hidâyet yoludur Şimdi her kim hidâyete erdim derse, o, hidâyete ermemiştir Her kim beni hidâyete erdirdiler derse, o, hidâyete ermiştir"

"Allahü teâlânın karşısında şu üç şeyi muhâfaza etmek zordur: Hak ile iken sırrı, halk ile iken dili, amel (iş, ibâdet) yaparken temizliği"

"Yakınların yakını, bizim maksadımız olanın yanında uzak kalır Ey kardeşim, suya daha yakın olan daha çok batar; ateşe daha yakın olan, daha çok yanar

"Ne zaman Allahü teâlânın varlığına nazar etsem, kendi yokluğumu görürüm, ne zaman kendi varlığıma nazar etsem, Allahü teâlânın varlığını görürüm"

"Şu iki kişinin çıkardıkları fitneyi, şeytan bile çıkaramaz: Dünyâ hırsına sâhip âlim ve ilimden yoksun sûfî"

"Şâyet bir mümini ziyâret edersen, hâsıl olan sevâbı, yüz adet kabûl edilmiş hac sevâbı ile değiştirmemen lâzımdır Çünkü bir mümini ziyâret için verilen sevap, fakirlere verilen yüz bin altın sadakanın sevâbından daha fazladır Bir mümin kardeşinizi ziyârete gittiğinizde, Allahü teâlânın rahmetine kavuştuk diye îtikâd edin"

"İlimden en fazla nasîb alan, onunla amel edendir En fazîletli amel ise, üzerine farz olandır"

"Dilini, Allahü teâlâdan başkası hakkında konuşmamak için mühürle! Kalbini, Allahü teâlâdan başkasını düşünmemek için mühürle! İhlâssız bir iş yapmaman ve helâl olmayan bir şeyi yememen için de, davranışlarına, dudaklarına ve dişlerine aynı şekilde mühür vur!"

"Bir mümin kardeşini sabahtan akşama kadar incitmeyen kimse, o gün akşama kadar Peygamber efendimizle yaşamış olur Eğer bir mümin kardeşini incitirse, Allahü teâlâ onun o günkü ibâdetini kabûl etmez"

"Allahü teâlâ kuluna, îmândan sonra temiz yürek ve doğru dilden daha büyük hiçbir şey ihsân etmemiştir"

"Çok ağlayınız, az gülünüz; çok susunuz, az konuşunuz Çok veriniz, az yiyiniz; çok uyanık olunuz, az uyuyunuz"

"İnsanoğlu, şu üç şeyle sürekli olarak tâatı yaparsa, sorgusuz suâlsiz Cennet'e gidebilir: Kalb, nefs ve dil"

Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin Beşâretnâme adlı eseri ve Türkçeye tercüme edilen Esrâr-üs-Sülûk kitapları vardır

Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretleri vefâtları yaklaştığında; "Kabrimi derin kazın Yatacağım yer, hocam Bâyezîd hazretlerinin mezarından aşağıda bulunsun" diye vasiyet etti Bu vasiyetini yaptığı gece Harkan'da vefât etti Toprağa verildiği günün akşamı, çok kar yağdı Ertesi gün baş ucuna, büyük ve beyaz bir taşın dikildiğini gördüler Mezarın çevresinde, sâdece bir arslanın ayak izleri vardı

Kim kabrinin üzerine elini sürerek, cenâb-ı Hak'tan maksadının hâsıl olmasını istese, Allahü teâlânın izniyle duâsının kabûl edildiği ve hâlis kalple yapılan duâların da kabûl olduğu çok görülmüştür

Bir rivâyete göre Ebü'l-Hasan Harkânî, Kars'ın fethine katılmış ve kale önlerinde şehit düşmüştür Kars'ta, Hasan Harkânî'nin kabrinin bulunmasıyla ilgili çeşitli rivâyetler vardır Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme'sinde bir rivâyeti şöyle nakletmektedir:

Kars kalesi Osmanlılar tarafından Üçüncü Murâd Han devrinde tekrar geri alınınca, kale tâmirâtı Lala Mustafa Paşaya verilmişti Tâmirâtın yapıldığı sırada askerlerden Hâfız Osman isimli hal sâhibi biri rüyâsında Hasan-ı Harkânî'yi gördü Ona; "Oğlum Hâfız Osman! Uzun müddetten beri toprak altında yatmaktayım Paşana söyle, kabrimi ayan edip açığa çıkarsın, okunacak Fâtihalardan nasîbdâr olayım" dedi Ertesi gece Hâfız Osman aynı rüyâyı tekrar gördü Fakat cesâret edip Paşaya söyleyemedi Üçüncü gece de aynı rüyâyı gördü Ebü'l-Hasan Harkânî, mütebessim çehresiyle bu defâ şöyle dedi: "Yavrum Hâfız Osman! Gördüğün rüyâlar sâdık rüyâlardır Yalnız makâmımın nerede olduğunu, evvelki rüyâlarında söylemediğim için, seni tereddütte bıraktım Bunun için de paşaya söylemeye cesâret edemedin Şimdi dikkatlice dinle târif ediyorum Yarın hemen Paşaya çık ve söyle Kars Kale içi mahallesinde Kağızman Kapısı'na girdiğinde yirmi iki adım gün batı tarafına gidersin, son adımın altında benim tabutum bulunur Üzerimdeki kül ve toprak yığınlarını temizledikten sonra, hâlis topraktan üç arşın eşin Sandukam meydana çıkar Tekrar Kars Kalesine doğru on sekiz adım götürür oradan da üç arşın derinliğinde hâlis topraktan kabrimi eşer oraya defnedersiniz Baş ucuma bir de câmi inşâ edersiniz" Hâfız Osman gördüğü bu sâdık rüyâyı ertesi gün Paşaya büyük bir heyecanla anlattı Paşa bu askerini kucakladıktan sonra; "Yâ evlâdım! Sen de mi bu rüyâyı gördün? Evet oğlum, bir pîrî fânî, bana da bu husûsu defâlarca rüyâda buyurdularsa da senin tafsilâtlı rüyân gibi olmadığından büyük tereddüt ve endişe içindeydim Bihamdillah bu telaşlı endişeden beni kurtardın" dedi

Ertesi gün Lala Mustafa Paşa bir tamim yayınladı Bütün halk ve askerî erkân, tekbir sesleriyle rüyâda târif edilen yere geldi Kazma işi tamamlanıp tabut çıkınca, Mustafa Paşa ulemânın müsâdesiyle açtı Tabuttan hoş bir koku yayıldı Arkasındaki yaş hırka bile henüz çürümemişti ve savaş sırasında yaralanan sağ bacağı ile sol pazusuna bağlanan mendillerden, hâlâ kan damlamaktaydı Durum sultana bildirilince, Üçüncü Murâd hemen bir türbeyle yanına câmi yaptırılmasını emretti

Ebü'l-Hasan Harkânî'nin asıl türbesi Harkân'dadır

SÖZ DİNLEYEN KAZANIR

Bir kâfilede bulunan insanlar, Ebü'l-Hasan Harkânî hazretlerinin huzûruna gelip; "Yollar korkuludur Bize bir duâ öğretiniz" diye istirhâm edince; buyurdu ki: "O zaman, Ebü'l-Hasan'ı hatırınıza getiriniz!" Bu söz, gelenlerin hoşlarına gitmedi Yolda eşkıyâ, önlerine çıktı Hepsinin mal ve metâlarını aldı Yalnız, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretlerini hatırlayan bir kimsenin malına zarar gelmedi Bu hâle arkadaşları şaşıp, sebebini sorduklarında; "Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'yi hatırladım ve kurtuldum" cevâbını aldılar Gelip durumu Ebü'l-Hasan hazretlerine anlattılar Ve; "Biz Allah'tan yardım istedik, eşkıyâlar bizi soydu Fakat seni hatırlayıp, senden yardım isteyen şu arkadaş kurtuldu Bunun hikmeti nedir?" diye sordular "O arkadaşınızı kurtaran, Allahü teâlâdır Günahkâr ağızdan çıkan duâyı cenâb-ı Hak kabûl etmez Bunun için siz Allah'a yalvardığınız zaman duânız kabûl olmadı Bu arkadaşınız beni hatırlayıp imdât isteyince, ben de Rabbime duâ ettim; "Yâ Rabbî! Şu kulunu içinde bulunduğu belâdan kurtar" dedim Rabbim benim duâmı kabûl ettiği için, o arkadaşınız kurtuldu Mesele bundan ibârettir" buyurdu

ANNEYE HİZMET

Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretleri şöyle anlatır: "İki kardeş vardı Her gece sırayla annelerinin hizmetiyle uğraşır, diğeri Allahü teâlâya ibâdet ederdi Bir akşam, Allahü teâlâya ibâdet eden kardeş, yaptığı ibâdet, duyduğu hazdan dolayı çok memnun oldu Bu sebepten ertesi gün kardeşine; "Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdet edeyim" dedi Kardeşi kabûl etti İbâdet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüyâ gördü Rüyâsında bir ses ona; "Kardeşini affettik, seni de onun hâtırı için bağışladık" deyince, genç; "Ben, Allahü teâlâya ibâdet ediyorum Kardeşim ise anneme hizmet ediyor Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz" dedi Ses ona; "Evet, senin yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyâcımız yok Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyâcı vardı" dedi"

1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s337
2) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye (49 Baskı); s375, 948, 1031, 1067, 1070
3) Keşf-ül-Mahcûb; s268
4) Hadâik-ül-Verdiyye; s105
5) Behcet-üs-Seniyye; s16
6) Reşahât; s14
7) Müjdeci Mektuplar; s225
8) Eshâb-ı Kirâm; s150
9) Rehber Ansiklopedisi; c4, s323
10) Sefînet-ül-Evliyâ; s74
11) Mecâlis-ül-Uşşâk; No: 6
12) Heft İklim; No: 837
13) Riyâd-ül-Ârifîn; s47
14) Hazînet-ül-Asfiyâ; c1, s522
15) Makâmât-ı Ebû Saîd Ebü'l-Hayr; s53
16) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c5, s39

Alıntı Yaparak Cevapla