Yalnız Mesajı Göster

Hasan-İ Basrî

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasan-İ Basrî




Hasan-ı Basrî orada yanan bir ateşin içine kollarını sıvayıp soktu ve; "Ey Şem'ûn! Ateş dünyâ ve âhiret mahlûkudur ve Hakk'ın emriyle yakar Allah'ın emriyle ateşin mizâcı su gibi, suyun mizâcı ateş gibi olur" buyurarak kor hâlindeki ateşten kollarını çekti Fakat ellerinde en ufak bir yanma alâmeti görülmedi Bu hal karşısında gönlü yumuşayan mecûsî, İslâma meyletti ve; "Ey Hasan! Bütün sözlerin ve davranışların güzel Fakat bu kadar telef edilmiş ömürden ve işlediğim kötülüklerden sonra affa ve merhâmete lâyık olur muyum? O Kelîme-i tevhîdi söylemekle Cennet'e girip hûrilere ve gılmâna nâil olabilir miyim?" dedi Hasan-ı Basrî hazretleri; "Evet" buyurdu Mecûsî; "Ey Hasan! Eğer bana bir ahitnâme yazıp bana kefil olursan, îmâna gelirim Yoksa korkarım" dedi Hasan-ı Basrî gereken teminâtı vererek onun Kelîme-i tevhîd ile îmân etmesine vesîle oldu Şem'ûn Hakk'ın affına kavuştu Sonra da vefât etti İsteği üzerine ahidnâme ile birlikte mezârına koyup defnettiler

Hasan-ı Basrî hazretleri evine döndüğünde kendi kendine yaptığına pişman oldu ve; "Ey Şeyh Hasan! Sen gayba hükmederek, küstahlıkta bulundun, acâip sözler söyledin" dedi Bu düşünceyle uykuya vardığında, rüyâsında Şem'ûn'un yeni müslüman olmuş, nûrlar ve ışıklara boyanmış başına kıymetli Cennet taşlarıyla süslenmiş bir tâc, beline altın bir kemer kuşanmış bir halde Cennet'e doğru gittiğini gördü Şem'ûn Hasan-ı Basrî'ye yönelerek; "Allahü teâlâ bir zengin pâdişâhmış Kullarına lütfu büyük ve merhâmetinden bir damla içmekle benim gibi binlerce âsîler rahmetine gark olurmuş Allah'ın yardımıyla bu âsînin günahları ve hatâları iyiliğe çevrilip Cennet-i âlâ bize nasip kılınmıştır" dedi ve; "Senin yazdığın o kâğıda ihtiyaç kalmadı İşte kâğıdın" deyip Hasan-ı Basrî'nin eline verdi Sabahleyin uykudan uyanan Hasan-ı Basrî hazretleri o kâğıdı elinde buldu

Ömrünün son yılları hastalık ile geçti Ölüm döşeğindeyken devamlı; "Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine O'na döneceğiz, derler" meâlindeki âyet-i kerîmeyi okumuştur Vefât etmeden önce şöyle buyurmuştur: "İnsanoğlu sıhhatli günlerinde ve hasta olduğu günlerde faydalı şeyler yapmış olsa (ömrünü iyi değerlendirse) ne iyi olur" bundan sonra da vasiyetini şöyle yazdırmıştır: "Hasan ibni Ebi'l-Hasan şehâdet eder ki: Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem O'nun Resûlüdür" dedikten sonra Muâz bin Cebel'den (radıyallahü anh) şu hadîs-i şerifi rivâyet etti: "Bir kimse ölüm ânında sıdk ile kelime-i şehâdet getirerek ölürse Cennet'e girer"

Evinde, yapraklı hurma dallarından dokunmuş bir divandan başka bir şey bulunmayan Hasan-ı Basrî hazretleri ölüm hastalığı sırasında şu duâyı okudu: "Allah'ım! Ben bineğimin eğerini bağladım, yaygısı toprak olan kabir yerine seferimin hazırlığını yaptım Benden sonra bana nisbet edilenlerle beni muâheze etme (sorguya çekme) Allah'ım! Resûlünden bana ulaşanı tebliğ ettim Peygamberinin hadîsinin tasdîk ettiği ile Kitâbın olan Kur'ân-ı kerîmi tefsîr ettim Şu kadar var ki, ömrümün hesâbından korkuyorum Ömrümün hesâbından korkuyorum"

Vefât etmeden az önce, bir müddet kendinden geçti ve tekrar ayıldı Sonra da; "Beni Cennetlerden, pınarlardan ve güzel konaklardan uyandırdınız" buyurdu

Normal fasîh ve beliğ konuşma melekesini kaybetti 728 (H 110) senesi Receb ayının evvelinde bir Cumâ gecesi Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti Rûhunu teslim ettiği anda seksen sekiz yaşındaydı Cenâzesini talebelerinden Eyyûb ile Humeydü't-Tavîl yıkadılar Cumâ namazından sonra cenâze namazı kılındı Bütün Basra halkı onun cenâzesinde bulundu Onun cenâzesinde meşgûl olmaları sebebiyle o gün ikindi namazı câmide cemâatle kılınamadı Sâlihiyye denilen yerde defnedildi Kabri hâlen sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir

Pekçok âlim ve velî yetiştirmiş olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin tasavvuftaki yolunu dört halîfesi devâm ettirdi Bu halîfeleri, Mâlik bin Dînâr, Utbe-i Gulâm, Ebû Hâşim-i Mekkî ve yerine vekil bırakmış olduğu Habîb-i Acemî'dir Hasan-ı Basrî'nin hazret-i Ali'den aldığı tasavvuftaki yoluna daha sonra Edhemiyye ve Çeştiyye adları verilmiştir

Îmânla ilgili meselelerde çeşitli bozuk ve sapık fırkaların ortaya çıkmaya başladığı bir devirde yaşayan ve birçok kıymetli eserler yazan Hasan-ı Basrî hazretleri, Peygamber efendimizin ve O'nun Eshâb-ı kirâmının yolu olan Ehl-i sünnet yolunun savunuculuğunu yaptı İlmiyle ve güzel ahlâkıyla insanların bu dünyâda ve âhirette saâdete, mutluluğa kavuşabilmeleri için gayret etti

Eserleri: 1) Tefsîr-ul-Haseni'l-Basrî: Bu kitabı bir bütün olarak zamânımıza kadar ulaşmamıştır Ancak kaynak tefsir kitaplarında dağınık rivâyetler hâlinde bulunmaktadır 2) Kitâbü'l-Hasen ibni Ebi'l-Hasen fil Aded: Kur'ân-ı kerîmin âyetlerinin adedi ile ilgilidir 3) Risâle fî Fadlı Harami Mekketi'l-Mükerreme: Mekke'nin fazîletine dâirdir 4) Risâle Abdi'l-Melik ibni Mervan ilâ Hasen-il Basrî ve Cevâbihi Aleyha: Halîfe Abdülmelik'e yazılmış bir risâledir 5) Risâle Erbea ve Hamsin Farîda: Elli dört farzı anlatan bir kitaptır 6) Îmânda aranılacak elli fazîlet hakkında bir risâlesi, 7) El-İstigfârâtu'l Munkıze Mine'n-Nâr (Bu kitabın bir adı da Errâd-ı Hıfzıyye'dir) İstigfâr, yâni tövbe hakkındadır Bunlardan başka eserlerinin de olduğu kaynaklarda bildirilmektedir

SEN DE ÖLECEKSİN!

Bir gün Hasan-ı Basrî'ye Ömer bin Abdülazîz,
Yazdı ki: "Nedir bana, mühim nasîhatiniz?

Zîrâ hükümdar oldum, bilcümle müslümana,
Muvaffak olmam için, tavsiyeniz ne bana?"

O da ona yazdı ki: "Yâ Emîrel müminîn,
Çoktur mesûliyeti, idâre edenlerin

Şunu bil ki bir sultan, bedende kalp gibidir,
O iyi olur ise, milleti de iyidir

Bozulur milleti de, bozulursa o sultan,
O halde sen kendine, dikkat eyle her zaman

Gerçi bugün sultansın, tebana hükmedersin,
Lâkin bir gün sen dahi, ölüp kabre girersin!

Şimdi hep sevdiklerin, yanındadır bu günde,
Lâkin yalnız kalırsın, kabire girdiğinde

Bil ki imtihandasın, yâ Ömer sen şu anda,
Öyle amel eyle ki, kaybetme imtihanda

Sana yazdıklarımın, ilâçtır her birisi
Ve lâkin kullanmazsan, hiç olmaz fâidesi"

Hasan-ı Basrî ona, başka bir mektubunda,
Buyurdu ki: "Bu dünyâ, biter elbet sonunda,

Zîrâ bu, bir konaktır, ölünce sona erer,
Ebedî kalacak yer âhirettir yâ Ömer

Dünyâyı üstün tutan, zelîl olur âkıbet,
Zîrâ Allah dünyâya, bir zerre vermez kıymet

Süslenmiş gelin gibi, cezbeder dünyâ seni,
Ahmak olan kaptırır, dünyâya kendisini

Evet, gerçi dünyâlık, lâzımdır her mümine,
Lâkin onun sevgisi, girmemeli kalbine

Zîrâ kalp, nazargâh-ı ilâhîdir âşikâr,
Dünyâ muhabbetinin, orada ne işi var?

Dünyâyı seven kişi, düşer onun ardına,
Ve lâkin hiç bir zaman, eremez murâdına

Her gün ayrı düşünce, her gün ayrı bir keder,
Ona kim aldanırsa, ömrünü heder eder

Halbuki dünyâ benzer, insanın gölgesine,
Yakalamak istesen, o kaçar senden yine

Sen dünyâdan kaçarsan, o gelir hep ardından,
Tecrübe edilmiştir, bu böyledir her zaman

Yâ Ömer, bu insanlar, uyumaktadır, ancak,
Melekül mevt gelince, âniden uyanacak

Hak teâlâ dünyâya, verseydi biraz kıymet,
Vermezdi kâfirlere, dünyâdan zerre nîmet

Yâ Ömer peygamberler, âlimler ve velîler,
Ona aldanmamayı, nasîhat eylediler

Zîrâ âhiret için yaratıldı bu insan,
Ve hesap verecektir, dünyâda yaptığından

Hem dahi sonu yoktur, ebedîdir âhiret
Orada iki yer var, ya Cehennem, ya Cennet

İnsan sonsuzluk için, yaratıldı yâ Ömer,
Öyleyse buna göre, âhirete değer ver"

ŞEYTANIN VESVESESİ

Hasan-ı Basrî hazretlerinin talebeleri şeytanın vesvesesinden şikâyet ederek; "Yâ Şeyh! Şeytandan gâyet incindik Hep bizi yaramaz işlere teşvik ediyor "Elinize geçen dünyâyı sıkı tutun, size lâzım olacak" diyor ve bizi hayırdan alıkoyuyor" dediler Hasan-ı Basrî hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: "Şimdi buradaydı O da sizden şikâyet etti Dedi ki: "Şu Âdemoğullarına nasîhat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler Kendi haklarına râzı olsunlar Ne zaman ki Hak teâlâ beni huzûrundan kovdu, dünyâyı ve Cehennem'i bana mülk kıldı Cennet'i ve kanâati ise onlara verdi Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar benim mülküme tamah ediyorlar Ben de onların îmânlarını almayınca dünyâyı kendilerine vermiyorum" dedi Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyâyı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın" Bu nasîhatleri dinleyen talebeleri başlarını öne eğerek huzûrundan ayrıldılar

MADEM Kİ HEPİMİZ ÖLECEĞİZ

Allah korkusu ile çok ağlardı Bir defâsında dostlarından birinin cenâzesinde bulundu Cenâze defnedilince kabir başında ağlayıp, çok göz yaşı döktü Sonra orada bulunanlara şöyle dedi: "Ey müslümanlar! Kabir dünyâ konaklarının sonu, âhiret menzilinin ilkidir Mâdem ki hepimiz ölüp kabre gireceğiz, o halde nasıl zevk, safâya dalıp, gezebiliriz Îmân ehlinden olanlar kaygılı uyanır, kaygılı akşamlar Bunlar iki korku arasındadır Biri geçmiş bir günah ki, Allahü teâlâ tarafından nasıl karşılanacağı belli değil Biri kalan bir ömür ki, devâmı müddetince hangi tehlikelerle karşılaşılacağı belli değildir Sonunda ölüme varacağını bilen, kıyâmette kalkılacağına inanan, kalkınca Allah'ın huzûruna çıkacağına kânî olan kişiye gereken şey, üzüntü ve endişe içinde olmaktır" Orada bulunanlar bu sözlerinden dolayı ağladılar Başka bir seferde de; "Eğer Kur'ân-ı kerîm okuyorsanız, dünyâda hüznünüz çok olsun, çokça ağlayasınız" buyurdu

ANA BABAYA HİZMET

Kâbe-i muazzamayı ziyâret ederken bir zâtın, arkasında bir zenbille tavâf ettiğini gördü Hasan-ı Basrî hazretleri o kimseye; "Kardeşim arkandaki yükü koyup öyle tavâf etsen daha iyi olmaz mı?" buyurdu O kimse; "Bu arkamdaki yük değil babamdır Bunu Şam'dan yedi kere sırtımda getirip hac yaptırdım Çünkü bana dînimi, îmânımı o öğretti Beni İslâm ahlâkı ile yetiştirdi" cevabını verdi Sonra; Hasan-ı Basrî hazretleri; "Kıyâmet gününe kadar böylece arkanda getirip, tavâf eylesen, bir kere kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider ve yine bir defâ gönlünü yapsan bu kadar hizmete mukâbil olur" buyurdu

1) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c7, s114, 156
2) Hilyetü'l-Evliyâ; c2, s131
3) Tezkiretü'l-Evliyâ; s17
4) Câmiu Kerâmâti'l-Evliyâ; c1, s389
5) Risâle-i Kuşeyrî; s288, 296, 330, 359, 469
6) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s98, 1065, 1079, 1084
7) Vefeyâtü'l-A'yân; c2, s72
8) Ravdu'r-Reyyâhîn; s102, 116, 158
9) Sıfâtü's-Safve; c3, s155
10) Hasan-ıBasrî (İbnü'l-Cevzî)
11) Tabakâtü'l-Kübrâ (Şa'rânî); c1, s31
12) El-Kevâkibü'd-Düriyye; c1, s17
13) Hasan-ı Basrî ve Tefsîrdeki Metodu (Doktora tezi, Dr Ethem Levent)
14) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c2, s200-205
15) Lemezât; s159

Alıntı Yaparak Cevapla