08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mevlana'dan Cevher Beyitler...
9-10
Gündüz mumu kim yakar:
Rûz-ı Rûşen her ki o cûyed çerâğ
Ayn cesten kûriyeş dâred belâğ (3/2733)
Kim çerağ isterse gündüzde ayan
Ol talep kör olduğun eyler beyan
Güneş ortalığı aydınlatmışken mum yakmaya kalkmak ortalığa“ben körüm” diye bağırmaktan başka nedir Güneşin parlaklığından yarasaya ne fayda O körlüğü kendine değil güneşe hamletmeye kalkar Ey vahiy güneşi doğmuşken akıl mumuyla aydınlanmaya kalkan yarasa tabiatlı ! Güneşin ışığında kusur yok; kusur senin gözlerinde Hz Mevlana’nın ifadesiyle senin güneşten anladığın ısıdan ibaret:
Ger şu’â-ı âfitab pür zi-nûr
Gayr-ı germî mî-neyâbed çeşm-i kûr 3/4263
Güneşin par par parlayan ışığıyla bütün alem dolup taşsa körün gözün bundan bir nasibi yok Onun bütün kısmeti sırtına vuran ısıdan ibaret Güneşin bin bir nimeti var, onu bir mangal mevkiine indirmek caiz mi? Akıl ve idrak körü de böyledir O değerli bir şeyi kendi idrakine kendi seviyesine indirir de güneşi mangal, altını pul eder
11
Bu nasıl körlük:
Ey dirîg ol dîde-i kûr u kebûd
Mihri görmez zerreyi eyler şuhûd 3/2770
Görmek ve körlük de çeşit çeşittir Vah yazık o göze ki zerreyi görür de güneşi görmez Uzaktakini tanır da yakındakini bilmez Önemsizin farkındadır önemli olandan gafil Mahluk da halıka göre zerreden bile kemdir Yaratılmışı görüp yaratanından gafil olmak! İşte gerçek körlük budur
12
Ucuz alan ucuz verir:
Her ki o erzân hared erzân dehed
Gevherî tıflî be-kurs-ı nân dehed 1/1824
Her şeyin değeri ödenen bedel kadardır Atadan dededen kalan, yolda belde bulunan şeyin değeri olmaz Zira bir şeyi ucuza alan ucuza verir Cahil çocuk yolda bulduğu incinin kıymetini ne bilsin Bu yüzden bir hazine değerindeki o inciyi gider de bir somun ekmeğe değişir İncinin kıymetini denizin dibine dalan dalgıça,ya da inci satıcısına sor sen Aslında o çocuk sensin; inci de ata mirası olan dinin Sen o hazineyi beşiğinde hazır buldun, sahip olduğun şeyin farkında olmayışın bundan
13
Gerçek altın güneşi özler:
Kalb pehlû mîzened bâ-zer be-şeb
İntizâr-ı rûz mîdâred zeheb 1/3399
Gece kalpazanın bahtı sahihin bahtsızlığıdır Karanlıkta iyiyle kötü, kalp altınla sahici olan kucak kucağadır Kalp altın ister ki bu gece hiç bitmesin ve foyası ortaya çıkmasın Saf altınsa gündüze aşıktır Ta ki bulaşıklık töhmetinden kurtulsun, kadri kıymeti belli olsun O gece dünyadır gündüzse ahiret Bu alemde hakla haksızlık, iyilikle kötülük, zulümle adalet iç içe kucak kucağadır Ama hesap günü kurulacak terazi kimin kaç ayar olduğunu tek tek açıklayacak O gün altın gibi bir gönül götürenlerin günüdür, gönül kalpazanlarının değil
14-15
Ayna yalan söyler mi:
Oldu mîzân ile âyine mehek
Anları hizmette çeksen bin emek 1/3654
Ger terazide olaydı meyl-i mâl
Müstakim olamazdı anda vasf-ı hâl 2/579
Bin türlü emek harcasan,diller döksen, iltifatlar etsen ne teraziyi ne de aynayı doğruyu söylemekten vazgeçiremezsin Çirkinsen ayna sana çirkinsin demekten utanmaz Terazi kaç paralık bir adam olduğunu söylemekten vaz geçmez Çünkü ne ayna ne de terazi kendisi için tartmaz Eğer terazide mal sevgisi olsaydı doğru tartamazdı Sen Peygamber ve veliler de hizmetleri karşısında ücret istemedikleri için o ayna ve o terazi bil Sana ne söylerlerse candan kabul et
16
Doğru yerde ara:
Dürrü kıl cevf-i sadefden cüstücû
Fenni kıl ehl-i hırefden cüstücû (5/1062)
Akıllı her şeyi bulacağı yerde arar Binlerce kutular da açsan, inciyi sadef kutusundan başka yerde bulmana imkan yok O halde ilim ve bilgi incisini de sen o bilgiye sadef olmuş gerçek bilginlerden öğren Sadefin kapağını kaldırmadıkça boş mu dolu mu olduğunu bilemezsin Bilgi incisine hamile olan bilginlerin ağzı da sadef gibi mühürlüdür Sen o mührü kaldır ki inci açığa çıksın
17
Terazi tartmaz dağı:
Zerre vezn-i kûha eylerse murâd
Kûhdan mîzânın eyler vakf-ı bâd 4/385
Hangi terazi dağı tartabilir ki ! Bu işe kalkanın yerinde yeller eser Ey haddini bilmez akıl terazisi ! Sen kim, Hak ve hakikat dağını tartmak kim O dağın altına girmeye kalksan ne izin kalır ne tozun O halde aczini bil haddini aşma Ziya Paşanın nasihatına uy ve şöyle de:
İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez
Zira ki bu terazi bu kadar sıkleti çekmez
|
|
|