08-02-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rabia'tül Adeviyye ( R.A )
"Yâ Rabbî, dünyâda, bana neyi takdir etmiş isen onların hepsini
düşmanlarına ver Âhirette benim için hangi nîmetleri ihsân etmeyi takdir etmiş
isen onları da dostlarına ver Ben sâdece seni istiyorum "
"Yâ Rabbî, eğer sana ibâdet etmem Cehennem korkusu ile ise beni
Cehennem'e at Eğer Cennet'e girmek ümidi ile ibâdet ediyor isem, Cennet'ini
yasak eyle Eğer sırf, senin rızân için ibâdet ediyor isem, bâkî olanCemâlin ile
müşerref eyle "
Çok defâ şöyle derdi: "İstiğfâr etmekle kurtulduk sanırız  Halbuki o
istiğfârımız da, bir başka istiğfâra muhtaçtır "
Allahü teâlânın muhabbeti ile çok ağlar, hep mahzûn olarak yaşardı Cehennem
lafzını duyunca, onun dehşeti ile kendinden geçerek bayılıp düşerdi
"Bir kulun Allahü teâlânın takdirine râzı olup olmadığı nasıl bilinir?" diye
sordular "Gelen nîmetlerden zevk aldığı gibi, gelen musîbetlerden de zevk
aldığı zaman " buyurdu
Bir kimse; "Yâ Rabbî! Benden râzı ol!" dedi Bunu gören hazret-i Râbia;
"Kendisinden râzı olmadığın (Kazâ ve kaderine rızâ göstermediğin) bir zâtın,
senden râzı olmasını istemeğe utanmıyor musun?" dedi
Kendisine sordular ki: "İnsanı Allahü teâlâya yaklaştıran en üstün şey nedir?"
"Muhabbet sâhibi olan kişi, muhabbetinde öyle sâdık olmalı ki, gönlünde O'nun
için olmıyan hiç bir sevgi bulunmamalı " buyurdu
"İşlediğiniz günahları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyin "
"Sabır insan olsaydı çok kerîm olurdu "
"Mârifetin alâmeti, her an Allahü teâlâyı hatırlamaktır "
"Kul Allahü teâlânın sevgisini tattığı zaman, Allah o kulunun kusurlarını
kendisine gösterir Böylece o, başkalarının kusurlarını göremez olur "
|
|
|