08-02-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ubeydullah-İ Ahrar Hazretleri,
Ubeydullah-ı Ahrâr
Türkistan’ın büyük velîlerinden ve kendilerine “Silsile-i aliyye” adı verilen ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak dünyâ ve âhirette seâdete kavuşmalarına vesîle olan büyük âlim ve velîlerin on sekizincisidir 1403 (h 806) senesinde Taşkent’te doğdu 1490 (h 895) senesinde Semerkant’ta vefât etti Kabri oradadır Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri daha çocuk iken, üstün hâllere kavuşmuş olup, kerâmetleri görülüyordu
Tasavvufta yüksek derecelere kavuştuktan sonra, helal kazanmak için tarımla meşgul oldu Kısa zamanda zengin oldu 1300’den fazla çiftliği vardı Herbirinde üç bin amele çalışırdı
BİZİM MALIMIZ FAKİRLER İÇİNDİR
Allahü teâlâ onun mahsulüne öyle bir bereket verdi ki, her yıl 800 bin batman (700 ton) zahire uşur verirdi Ambarlarına konulan mahsul, çıkardıklarında, koyduklarından fazla geliyordu Kendisi bu konuda; “Bizim malımız, fakirler içindir Bunca malın hassası işte bu noktadadır” buyururdu
Yakınlarından biri, bir gece birini kendisine şarap alıp getirmesi için gönderdi O kimse şarabı alıp gelince, onun bulunduğu evin önünde durup, şarap testisini yukarıdan sarkıttığı bir sepete koydu O da sepeti yukarı çekmeye başladı Çekerken, sepet duvara çarpıp ipi koptu, yere düştü ve testi kırıldı Şarap isteyen kimse, kimse bilmesin diye, sabahleyin erkenden kalkıp kırılan testisinin parçalarını topladı Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri o kimsenin evine geldi “Gece yukarı çektiğin testinin sesi kulağıma geldi Eğer o testi kırılmasaydı, benim kalbim kırılırdı ve bir daha seninle buluşmama imkan kalmazdı” buyurdu
ŞEYHLİK YAPSAYDIK
“Eğer biz şeyhlik yapsaydık, zamanımızda hiçbir şeyh kendisine talebe bulamazdı Fakat bize başka iş emredildi Bizim işimiz, müslümanları zulümden korumaktır ”
“Belalara sabretmek hatta şükretmek gerekir Çünkü, Allahü teâlânın birbirinden acı belaları vardır ”
“İnsanın yaratılmasından maksat, kulluk yapmasıdır Kulluktan maksat ise, her hâlükârda Allahü teâlâyı unutmamaktır ”

|
|
|