Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-A-

Eski 08-02-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-A-



Atıp tutmak: 1 Kendi gücünü aşacağı işler yapacağını söylemek abartılı konuşmak 2 Birisinin arkasından ileri geri konuşmak kötü sözler etmek"Yüzüne karşı söyle arkasından atıp tutma adamın"
At oynatmak: 1 Ata hüner göstermek 2 Bildiği ve istediği gibi davranmak 3 Belli bir alanda üstünlük kurmak"Meydan adamlara kaldı istedikleri gibi at oynatıyorlar"
Atsan atılmaz satsan satılmaz: İşe yaramadığı sıkıntı verdiği hâlde vazgeçilemeyen şeyler ve kimseler için kullanılır"Ne yapayım kardeş işte! Atsan atılmaz satsan satılmaz!"
Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu dereceden mevkiden önemli görevden daha aşağı bir yere inmek veya alınmak"Aklını başına toplamazsan adamı işte böyle attan indirip eşeğe bindirirler"
Avaz avaz bağırmak: Olanca gücüyle bağırmak; sesi yettiği kadar var gücüyle bağırmak"Tamam duyuyorum öyle avaz avaz bağırma!"
Avucunun içine almak: Birini her dediğini yapar duruma getirmek baskı ve etkisi altına almak"Kaymakam bütün kasabalıyı avucunun içine aldı"
Avucunu yalamak: Umduğunu ele geçirememek beklediğini elde edememek"Avucunu yalamak istemiyorsan harekete geç sen de çalış"
Avuç açmak: Yardım istemek dilenmek para istemek ya da ister duruma düşmek"Yarın avuç açmamak için bugünden çalışmalısın"
Ayağa düşmek: 1 Bir şeyin değerini kaybetmesi 2 Yalvarır duruma gelmek 3 İşe ilgisiz ve yetkisiz kimseler karışır olmak"Sevinmeyin boşuna bu işi ayağa düşürmeyeceğim hiçbir zaman"
Ayağa kalkmak: 1 Hasta iyi olmak 2 Saygı göstermek için oturma durumundan ayak üzeri duruma geçmek 3 Telâşlanmak heyecanlanmak 4 Dikilmek ayakları üzerinde durmak"Dedem nihayet ayağa kalktı"
Ayağı (ayakları birbirine) dolaşmak: Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak sendelemek"Korkusundan zavallının ayakları birbirine dolaştı"
Ayağı düşmek: Bir yere uğramak o yer yolu üzerinde bulunmak yolu düşmek"Bu rezillikten sonra onun ayağının buralara düşeceğini sanmam artık"
Ayağı düze basmak: İşleri iyi gitmek zorlukları yenerek rahata kavuşmak"Şu borcu da ödedik mi ayağımız düze basacak inşallah"
Ayağı ile gelmek: 1 Kendi isteği ile gelmek 2 Çok fazla emek sarf edilmeden elde edilmek"Adam ayağı ile geldi dayak yemeye"
Ayağına bağ olmak: Bir işini yapmasına bulunduğu yerden ayrılmasına engel olmak"Bu çocuk ayağıma bağ oldu onu bırakıp da bir yere gidemiyorum"
Ayağına dolaşmak (veya dolanmak): 1 Birisinin yaptığı işe engel olmak 2 Başkasına yaptığı kötülük kendi başına gelmek"Şu köpeği birisi çıkarsın atölyeden insanın ayaklarına dolanıyor"
Ayağına gitmek: Büyüklük taslamadan alçak gönüllülük edip birinin yanına varmak"O baban senin ayağına gitmelisin"
Ayağına kapanmak: Kendini küçük düşürerek yalvarıp yakarmak"İnsan ne birisinin ayağına kapanmalı ne de birisini ayağına kapandırmalı"
Ayağına (ayaklarına) kara su inmek: Bir yerde ayakta beklemekten veya uzun süre dolaşmaktan çok yorulmak"Seni aramaktan ayaklarıma kara sular indi nerelerdeydin aşkına!"
Ayağını çekmek: Daha önce gittiği yere artık uğramaz olmak ilişkiyi ve ilgiyi kesmek"Artık onlardan elimi ayağımı çektim"
Ayağını denk almak: Birilerinin kendisine karşı yapacakları muhtemel kötülüklere karşı uyanık davranmak tedbirli olmak"Eğer ayağını denk almazsan o adamlar başına bir iş açacaklar senin"
Ayağını kaydırmak: Bir yolunu bularak birini bulunduğu işten mevkiden uzaklaştırmak"Adamcağızın hiç suçu yokken ayağını kaydırdılar şimdi aç susuz dolaşıyor"
Ayağını kesmek: 1 Bir yere gitmez uğramaz olmak 2 Birini bir yere artık uğramaz duruma getirmek"Öyle korkutun ki o adamın ayağı kesilsin bu meyhaneden?"
Ayağının altına almak: 1 Acımasızca tekmelerle kıyasıya dövmek 2 Bir şeyi küçük görerek ondan faydalanma yoluna gitmemek o şeyi tepmek"Önüne serilen bütün nimetleri ayağının altına aldı hiç tınmadan"
Ayağının tozuyla: Henüz dinlenmeden yoldan gelir gelmez"Adamı ayağının tozuyla kodese tıktılar"
Ayağını sürümek: 1 Verilen bir görevi ağırdan yapmak 2 Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak 3 Ölmek üzere olmak 4 Halk inanışına göre birinin gelmesi ardından başkalarının da gelmesine yol açmak"Ayağını mı sürüdün ne senden sonra gelen misafirlerin sayısını bilir ancak!"

Ayağını yorganına göre uzatmak: Gelirini giderine uydurmak harcamalarda geliri aşmamak"Ayağını yorganına göre uzatmazsan ileride aç kalırsın"
Ayağı (ayakları) suya ermek (değmek): Neden sonra aklı başına gelmek bir şeyin aslını anlamak beklenen biçimde olmadığını kavramak"Toy olduğu için doğruyu göremiyor onun da ayağı suya erecek bir gün"
Ayak altında kalmak: 1 Hor görülüp aşağılanmak değer verilmemek 2 İnsanların sık gelip geçtiği yerde kalabalık içinde kalmak"Seyyar satıcıların pek çoğu ayak altında kalınacak bir yeri seçerler"

Alıntı Yaparak Cevapla