Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-D-

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-D-



Düğün bayram etmek: Çok sevinç duymak topluca neşeli bir duruma kavuşmak"Ağabeyim savaştan sağ salim dönünce ailece bayram ettik"
Düğün evi gibi: Çok kalabalık ve telâşlı görülen yer"Hayrola dün akşam sizin sokak düğün evi gibiymiş!"
Dümen çevirmek: Düzen kurup hileli iş yapmak"Yine ne dümen çeviriyorsunuz siz?"
Dümen kırmak: Yön değiştirmek
Dümen suyunda gitmek: Birine bağımlı olmak birinin tuttuğu yolu izlemek hemen her şeyde ona uyarak onun istediğini yapmak"Başkasının dümen suyundan gidenler kişiliklerini bulamazlar"
Dünkü çocuk: Deneyimi az toy acemi"Dünkü çocukların aklına ihtiyacım yok benim"
Dünya başına yıkılmak: Dara düşmek felâkete uğramak umutlarını yitirmek çok üzülüp acı çekmek"Trafik kazasında kocasını ve iki çocuğunu kaybeden kadının dünyası başına yıkılmıştı"
Dünya bir araya gelse: "Bütün insanlar engel olmaya kalksa bile asla hiçbir zaman kim ne derse desin" anlamında yine bildiğini yapma durumu için kullanılır"Dünya bir araya gelse de ben o adamla barışmam"
Dünyadan elini eteğini çekmek: Bir kenara çekilip toplum ile ilişkisini kesmek toplumun yaşayışına karışmaz olmak daha çok ibadetle meşgul olmak ve dünya işleriyle ilgilenmez olmak"Bizim komşu her nedense dünyadan elini eteğini çekti görünmez oldu sanki"
Dünyadan haberi olmamak: Çevresinden çağından ve çağının getirdiklerinden zamanında yaşanan hayattan haberli olmamak"Sen dünyadan haberi olmayan bir adamsın ne anlarsın bu işten lütfen karışma!"
Dünya gözü ile: Ölmeden önce yaşarken"Dünya gözü ile Almanya`daki kardeşimi bir daha görsem"
Dünyalar onun olmak: Oldukça çok sevinmek"Babası istediği oyuncağı getirince dünyalar onun oldu sanki"
Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak: Dünyada insanın başına neler gelebileceğini öğrenmek zorluklarla karşılaşmak tecrübe kazanmak"Elbet sen de bir gün dünyanın kaç bucak olduğunu anlayacaksın"
Dünyanın öbür ucu: Çok uzak yer"Ali de dünyanın öbür ucunda oturuyor"
Dünya yıkılsa umurunda değil: Hiçbir şeyle ilgilenmemek umursuz olmak sorumluluk duymamak"Sakın `dünya yıkılsa umurumda değil` deme bana"
Dünyayı toz pembe görmek: İyimser olmak üzücü durumlara bile iyi gözle bakmak"Bırak artık şu dünyayı toz pembe görmeyi aç gözlerini!"
Düşe kalka: 1 İşi kimi zaman iyi kimi zaman kötü olarak güçlükle uğraşa uğraşa (yapmak) 2 Biriyle yakın ilişki kurarak"Sokak serserileriyle düşe kalka iyice bozuldu sapıttı"
Düşeş atmak: Umulmadık bir başarı kazanmak"Düşeş attı bizim oğlan şimdi yanına da yaklaştırmaz kimseyi"
Düşman çatlatmak: Nisbet yapmak iyi durum ve başarılarıyla düşmanı kızdırmak ve kıskandırmak"Düşman çatlatmakta da üstüne yok senin!"
Düşman kesilmek: Düşman olmak düşman gibi görünüp tavır almak"Yalnız benim değil bütün ailenin düşmanı kesilmişti"
Düşünüp taşınmak: Bir meseleyi enine boyuna tartmak konuyu bütün yönleriyle incelemek iyice düşünüp ona göre davranmak"Acele etme düşünüp taşın öyle karar ver"
Düşüp kalkmak: 1 Yakın arkadaşlık etmek 2 Yasa ve gelenek dışı kadın ve erkekle birlikte yaşamak veya sık sık bir araya gelmek"Seni bu hâle getirenler düşüp kalktığın arkadaşlarındır Hâlâ anlamadın mı?"
Düttürü Leylâ: Gülünç tuhaf daracık ve kısacık giyinmiş kadın"Sana hiç yakışmamışdüttürü Leylâ gibi olmuşsun"

Alıntı Yaparak Cevapla