Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-T-

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-T-



Taş çıkartmak: Biri ötekinden niteliğiyle üstün olmak"Nezaketiyle akranlarına taş çıkartıyor"
Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek
Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli dinç kimse"Taşı sıksa suyunu çıkarır bir adamdı hastalık onu ne hâle getirmiş!"
Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemez olmak; sesini çıkaramamak hareket edememek"Çocuk sanki taş kesilmişti"
Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek"Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler taş üstünde taş koymadılar"
Taş yürekli: Hiç acıma hissi taşımayan merhametsiz"Taş yürekli herifler çocukları hiç acımadan kurşuna dizdiler"
Tatlı dil: Gönül alıcı hoşa giden kırmayan konuşma biçimi ya da söz"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır"
Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış
Tatlı su firengi: Batılılık taslayan Batılı gibi davranan Doğulu Hristiyan
Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak"Nihayet işi tatlıya bağladık"
Tava getirmek: Gereği kadar ısıtmak
Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek"Tavına getirip söyle"
Tava gelmek: 1 Yumuşamak kanmak 2 Süzülecek duruma gelmek"Söylediğim sözlerle tava geldi; tamam yapalım dedi"
Tavır almak (takınmak): Belli bir durum ve davranış almak"Ağabeyim bana niçin karşı tavır aldı bilmiyorum"
Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma davranışlarında yüreklendirme
Tavşanın suyunu suyu: İki şey arasında çok uzak bir ilgi olduğunu anlatmak için kullanılır
Tavşan yürekli: Korkak ürkek çekingen"Amma da tavşan yürekli bir adammışsın"
Tazıya dönmek: 1 Oldukça zayıflamış olmak 2 Sırılsıklam çok ıslanmış olmak
Tebelleş olmak: Kancayı takmak musallat olmak istediğini yaptırıncaya kadar yakasını bırakmamak"Başıma iyice tebelleş oldu nereye gitsem oraya geliyor"
Tebdil gezmek: Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek
Tefe koymak: Biriyle ilgili olarak alaylı dedikodu yapmak"Bunlar adamı tefe koyarlar sakın ağzından bir şey kaçırma"
Tekbir getirmek: "-ü ekber" diyerek `ın adını yüceltmek
Tekerine çomak sokmak: Birinin yolunda giden işini engellemek aksatmak gibi davranışlarda bulunmak"Adamın tekerine çomak soktular düzenini altüst ettiler"
Tekin değil: 1 İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer 2 Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan tehlikeli kabul edilen kimse"O eski ev tekin değil diyorlar"
Telâşa düşmek: Heyecanlanmak aceleci olmak
Tel çekmek: 1 Telgraf çekmek 2 Telle sınırlandırmak telle çevirmek
Telleyif pullanmak: Kimi bezeme teli ve süslerle iyice süslemek"Gelini bir güzel telleyip pulladılar"
Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek
Temel atmak: 1 Bir yapının temellerini yapmaya başlamak 2 Bir işe başlamak ilk davranışta bulunmak girişmek"Evin temelini yarın atacağız inşallah"
Temel taşı: 1 Bir yapının temeline konan taş 2 Bir şeye temel olan öğe kişi bir şeyin aslî unsuru en güçlü dayanağı"Bu şiir onun şiir anlayışının temel taşıdır"
Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak"Ödevlerinizi temize çekin"
Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak"O yapmadı temize çıkacak göreceksin!"
Temiz para: 1 Kesintiden sonra elde kalan para miktarı 2 Doğru yoldan kazanılmış para
Tencerede pişirip kapağında yemek: Kıt kanat geçinmek olanıyla yetinmek
Tencere dibin kara seninki benden kara: "Kötülükte kusur yönünde sen benden daha betersin" anlamında kullanılır
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş birleşmiş yakışmışlar birbirlerine
Tepeden bakmak: Küçümsemek kendini üstün görmek"İnsanlara tepeden bakmayı bırak artık aciz bir varlık olduğunu düşün"
Tepeden inme: 1 Beklenmedik şaşırtıcı ansızın gelen 2 Yüksek bir makamdan çıkan buyruk emir"Tepeden inmeyle bir sürü ehliyetsiz adam geçti işin başına"
Tepeden tırnağa (kadar): Her yanı baştan aşağı bütün vücudu"Tepeden tırnağa gözden geçirdi ihtiyarı"
Tepesi atmak: Çok sinirlenmek birden öfkelenmek"Tepesi atar atmaz salondakileri dışarı çıkardı"
Tepesinde havan dövmek: Üst kattakiler gürültü yaparak alt kattakileri rahatsız etmek
Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak sıkıntı içinde kalmak"Hayır cevabını alınca tepesinden kaynar su döküldü"
Tepesine binmek: 1 Şımarıklığı sebebiyle her istediğini yapmak yaptırmak 2 Kendinden güçsüzleri ezmek onlara kötü davranmak"Düşmanların tepesine binmek boynumuza borç oldu"
Tepesi üstü: Tepe taklak başı yere gelmek üzere"Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü"
Tepe tepe kullanmak: Yıpranacağını eskiyeceğini düşünmeden sakınmadan istediği gibi kullanmak"Bu kadar istiyorsan al senin olsun tepe tepe kullan!"
Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler kullandığı kötü sözler için kendisini sertçe uyarmak azarlamak gerekirse dövmek
Tercüman olmak: Başkasının duygusunu düşüncesini dile getirmek anlatmak
Ter dökmek: 1 Bir işi yapmak için çok zahmet zorluk çekmek 2 Çok terlemek"Bu işi başarmak için az ter dökmedi"
Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak
Tere yağından kıl çeker gibi: Hiç kimseye zarar vermeden çok kolaylıkla kimseye hissettirmeden kimi sorumluluklardan kurtularak"Merak etme sen tereyağından kıl çeker gibi halledecektir işi"
Tersi dönmek: Şaşkınlıktan bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek
Ters tarafından kalkmak: Aksi huysuz ve ters olmak"Ters tarafından kalktın galiba ne dersem tersini yapıyorsun"

Alıntı Yaparak Cevapla