Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-U-Ü-

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-U-Ü-



-Ü-

Üç aşağı beş yukarı: Az bir farkla az fazla ya da az eksik olmak üzere yaklaşık olarak"Üç aşağı beş yukarı anlaşırız merak etme"
Üç buçuk atmak: Çok korkmak korku içinde olmak istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak
Üçe beşe bakmamak: Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak"İstediğini üçe beşe bakma mutlaka al"
Üç otuzluk: Yaşı hayli ilerlemiş (kimse)
Ümidini kesmek: Artık ummaz olmak olacağını beklememek kavuşamayacağını anlamak"Ümidimi kestim iyice kocam artık geri dönmeyecek"
Ümitsizliğe düşmek: Gerçekleşmeyeceğine olmayacağına inanmak"Ümitsizliğe düşme bu kadar belki geri gelir"
Ün kazanmak: Adı her yerde duyulmak şöhreti herkesçe bilinir olmak"O cihana ün salmış bir güreşçidir"
Üst baş: Kılık kıyafet giyim kuşam"Üstüne başına hiç bakmaz ki o"
Üste çıkmak: Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak"Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden"
Üstesinden gelmek: Becermek üzerine aldığı işi başarmak yapmak"Hiç endişelenme sen üstesinden gelecektir o işin"
Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak"Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim"
Üst perdeden konuşmak: 1 Üstünlük taslayarak konuşmak 2 Çok yüksek sesle konuşmak"Üst perdeden konuşmaya bayılır"
Üstü başı dökülmek: Kılık ve kıyafeti çok eski olmak perişan durumda bulunmak
Üstü kapalı konuşmak: Açık kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak"Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu"
Üstünde durmak: Bir işe önem vermek o işle yakından ilgilenmek uğraşmak"Şu işin üstünde dur biraz yoksa sonun kötü olacak"
Üstünde kalmak: Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak 2 Suçlanmak"Onlar kaçıp gittiler kabahat bizim üstümüzde kaldı"
Üstünden atmak: Başından savmak bir şeyi ödev olarak kabul etmemek başkasını ilgilendirdiğini belirtmek"Bu iş senin sakın üstünden atayım deme"
Üstünden dökülmek: Bir giysi bol ve biçimsiz olmak yakışmamak
Üstünden (şu kadar zaman) geçmek: Aradan (şu kadar) zaman geçmek"Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi"
Üstüne almak: 1 Alınmak bir hareketin kendisine karşı yapıldığını sanarak kaygılanmak 2 Bir görevi üstlendiğini kabul etmek"Her sözü üstüne alma lütfen!"
Üstüne atmak: Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek"Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı"
Üstüne basmak: 1 Yerinde bir fikir beyan etmek 2 İyice belirtmek"Üstüne basa basa anlat baban çok mağdurmuş de!"
Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek: O işten umudunu kesmek o işin olacağına inanmamak parasını ya da malını almaktan vazgeçmek"Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!"
Üstüne (üzerine) düşmek: 1 Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak 2 (Çocuğu) sevme ya da korumada çok ileri gitmek"Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim şımardıkça şımarıyor neredeyse başımıza çıkacak"
Üstüne fenalık gelmek: Aşırı ölçüde sıkılmak çok bunalmak
Üstüne geçirmek: 1 Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak 2 Bir çocuğu evlât edinmek kendi nüfusunu kaydettirmek"Evi üstüne geçirmiş dedem doğru mu?"
Üstüne gelmek: Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek
Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek başkası ile ilişki kurmamak
Üstüne (yatmak) oturmak: Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek"Vakıf mallarının üstüne oturdu adam nasıl yaptı vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum"
Üstüne titremek: Pek fazla sevgi özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak"Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim"
Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusur eksiği olduğunu kabul etmemek"Çocuğunun üstüne hiç toz kondurmuyor"
Üstüne tuz biber ekmek: Bir üzüntüyü derdi kusuru artıracak durum oluşturmak
Üstüne üstüne gitmek: 1 Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak 2 Güç bir şeyden yılmayıp sonucu tehlikeli de olsa çekinmeden o şeyle uğraşmak"Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin ancak o zaman başarabilirsin"
Üstüne varmak: 1 Bir şeyi yapmasını zorlayarak istemek 2 Bir kadın evli bir erkekle evlenmek"Demek tükürdü sana; üstüne varma zorlama demedim mi sana?"
Üstüne yıkmak: 1 Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek 2 Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek"Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar sorumsuzca yaşıyorlar"
Üstüne yürümek: Yıldırmak korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak"Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü"
Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak haksızlık etmek iyi davranmamak küçümsemek"Dokunma bana beni hep üvey evlât gibi tuttun ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden"
Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla çok üzülmek"Anneciği üzüm üzüm üzülüyor ama bir çare bulamıyordu"

Alıntı Yaparak Cevapla