Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-Y-

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-Y-



Yara açmak: 1 Bir şeyin yüzünde özellikle de vücudun bir yerinde yara oluşmasına sebep olmak 2 Büyük dert acı üzüntü vermek"Onun sözleri içimde bir yara açtı"
Yaraya merhem olmak: Acil ihtiyaçları karşılamak"Şu getirdiklerim yaraya merhem olur mu bilmem?"
Yardan atmak: Bir kimseyi aldatarak kazaya uğratmak tehlikeli bir durumun içine itmek türlü belâlara sokmak"İnsan dostunu yardan atar mıymış?"
Yarı buçuk: Tam değil çok az tamamlanmamış baştan savma
Yarım adam: Güçsüz sakat zayıf hasta kimse"Ben bir yarım adamım diye beni hor göremezsiniz!"
Yarım ağızlı (söylemek): İsteksizce istemeye istemeye gönülsüzce (söylemek)"Demek sizi de yarım ağızla davet ettiler"
Yarım yamalak: Gelişigüzel üstünkörü eksik ve kusurlu"Ödevlerini bir daha yarım yamalak yapma!"
Yarından tezi yok: En kısa zamanda çok çabuk geciktirmeden
Yarı yolda bırakmak: Verilen desteği yapılan yardımı sonuna kadar götürmemek"Sana nasıl güvenebilirim beni kaç kez yarı yolda bıraktın"
Ya sabır çekmek: Kötülüklere sıkıntılara üzücü olaylara karşı tepki göstermemeye çalışıp Cenab-ı `tan kendisine sabır vermesini istemek
Yaş Dökmek: Ağlamak"Senin için az yaş dökmedi ailen"
Yaşını başını almış (olmak): Yaşı epeyce ilerlemiş olmak yaşlanmış veya olgunlaşmış olmak"Yaşını başını almış bir adamdır çekinmeyin gidin size olgun davranacaktır"
Yaşını içine akıtmak: Hissettiği acıyı ızdırabı üzüntüyü belli etmemek; ağlamak isteğini bastırmak
Yaş tahtaya (yere) basmamak: Kolay kolay tuzağa düşmemek uyanık davranmak"O benim yaş tahtaya basmayacağımı iyi bilir"
Yatağa düşmek: Hastalık yüzünden yatmak zorunda kalmak ayağa kalkamayacak durumda olmak"Sizin yüzünüzden yatağa düştü çocukcağız"
Yataklık etmek: Bir suçluya yardım etmek onu gizlemek barındırmak
Yatak yorgan yatmak: Çok hasta olmak"Bizim adam yatak yorgan yatıyor ne yiyor ne içiyor"
Yatırım yapmak: Gelir amacıyla bir işe para yatırmak veya aynı amaçla önceden ortam hazırlamaya çalışmak"Biz o arsayı yatırım yapmak için aldık"
Yavaş gel: "Atıp tutma abartma ölçüsüz konuşma" anlamında kullanılır
Yaya kalmak: 1 Taşıt ya da hayvana binmeden yürümek zorunda kalmak 2 Yardımcısız kalmak güvendiği yer ve kişileri kaybetmek istediği şeyi yapamaz olmak"İşte şimdi yaya kaldın ne yapacaksın görelim?"
Yayan yapıldak: Çıplak ayakla yayan"Onca yolu yayan yapıldak yürüyecek"
Yaygarayı basmak: Bağırıp çağırmak önemli bir nedeni olmadığı hâlde feryat etmek"Elinden şekeri alınınca yaygarayı bastı"
Yaz boz tahtasına çevirmek: Bir konuda birbirine uymayan kararlar almak kararsızlık yüzünden bir konuda sık sık fikir değiştirmek
Yedeğe almak: Bağlayarak arkasından çekip götürmek
Yedi canlı: Pek çok ölüm tehlikesi geçirip sağ kurtulan insan ya da hayvan"Yedi canlı mısın nesin nasıl kurtuldun o kazadan?"
Yedi düvel: Bütün devletler herkes bütün dünya"İstiklâl Savaşı`nı yedi düvele karşı verdik biz"
Yediden yetmişe: En büyüğünden en küçüğüne eli ayağı tutan herkes"Halk yediden yetmişe silâhlanmış düşmanı bekliyordu"
Yediği naneye bak: Yersiz uygunsuz iş yapanlar için kullanılır
Yedi iklim dört bucak: Hemen her yer bütün dünya"Yedi iklim dört bucak dolaştı durdu"
Yedi kat yabancı: El ne akraba ne tanıdık hiçbir yakınlığı yok"Yedi kat yabancıyla iş yapmam diyor"
Yeğ tutmak: Bir şeyi bir şeyden daha önemli görüp tercih etmek"Kim ki öbür dünyayı bu dünyaya yeğ tutar o kazanmıştır"
Ye kürküm ye: Saygının kişiliğe karşı değil zenginliğe varlığa giyim ve kuşama karşı gösterildiğini anlatmak için kullanılır
Yele vermek: 1 Boşuna harcamak 2 Savurmak"Bütün parayı yele vermek zorunda mıydın?"

Alıntı Yaparak Cevapla