Yalnız Mesajı Göster

Deyimler Sözlüğü-Y-

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Deyimler Sözlüğü-Y-



Yol aramak: Bir meseleye çare bulmaya çalışmak imkân aramak"Bu çıkmazdan kurtulmak için bir yol arıyoruz fakat bulamıyoruz"
Yol bulmak: Bir çözüm bir çare bulmak"İnşallah bir yolunu bulur öderiz borcumuzu"
Yoldan çıkmak: 1 Bir taşıt bir sebeple yolundan ayrılmak gitmez olmak 2 Kötü yola sapmak doğru yoldan ayrılmak azgınlığa düşmek"Komşunun çocuğu iyice yoldan çıkmış ne yaptığını bilmiyor"
Yoldan kalmak: Gitmek istediği yere gidememek alıkonmak bir engel dolayısıyla gecikmek"Çekilin önümüzden bizi biraz daha oyalarsanız yoldan kalacağız"
Yol geçen hanı: Hemen herkesin girip çıktığı uğradığı yer"Sanki bu ev yol geçen hanı hiç mi rahat etmeyeceğiz kendi evimizde!"
Yol göstermek: 1 Rehberlik etmek yolu bilmeyene tarif etmek nasıl gidileceğini anlatmak 2 Nasıl davranılacağını ne yapılacağını öğretmek"Benim elimden bir şey gelmez patrona git o bir yol gösterir sana"
Yol iz bilmemek: 1 Bulunduğu yerde yabancı olup gideceği yolu ve yeri bilmemek 2 Görgüsüz davranmak
Yol kesmek: 1 Birinin geçmesine engel olmak 2 Issız yerlerde yollarda soygunculuk yapmak"Düğün alayının yolunu kesmiş eşkıyalar"
Yol tutmak: Yaşayışını inandığı doğru bildiği bir düzende sürdürmek"Sen de kendine özgü bir yol tuttun demek!"
Yolu (ayağı) düşmek: Yolu üzerinde bulunan o yerden geçmesi gerekmek; o yer yolu üzerinde bulunmak"Sizin köye de yolum düştü babanı gördüm sana selâm söyledi"
Yoluna çıkmak: 1 Karşılamaya gitmek 2 Yolda karşısına çıkmak"Bütün kasaba halkı yeni gelen kaymakamın yoluna çıkmıştı"
Yoluna (rayına) girmek: İstenilen biçimi almak gerekli olan şekilde gelişmek
Yoluna koymak: Bir işi olumlu bir duruma sokmak istenilen şekle getirmek"İşlerini kısa zamanda yoluna koymayı başardı"
Yolunu beklemek: Gelmesini beklemek"Az yolunu beklemedi oğlunun"
Yolunu bulmak: 1 Kanunî olmayan yollardan kazanç sağlamak 2 Çözüme ulaşmak gereken çareyi bulmak"Onu razı etmenin yolunu buldum çabuk benimle gel"
Yolunu kaybetmek: Hangi yoldan gideceğini bilememek şaşırmak"Çocuklar yollarını kaybetmişler tam aksi yönde ilerliyorlardı"
Yolunu sapıtmak: Kötü yola düşmek doğru yoldan ayrılmak"Yolunu sapıtmış şu adamı ` tan başka kim doğru yola getirebilir?"
Yolunu yapmak: Bir işi olumlu sonuca ulaştıracak ya da mümkün kılacak girişimde bulunup hazırlık yapmak veya tedbir almak
Yolu tutmak: Bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak"Askerler tam teçhizatlı yolu tutmuşlar bekliyorlardı"
Yol yordam: Bir şey davranış ya da yapışın usul ve kuralları"Madem yol yordam bilmezsin neden kalkışırsın böyle bir işe"

Alıntı Yaparak Cevapla