08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ayasofya Camii'nin Levhalarını İndirme Kararını Kim Verdi ?
Ayasofya Camii'nin levhalarını indirme kararını kim verdi?
yasofya Camii'nin levhalarını indirme kararını kim verdi ?[/url]
Levhaların indirilmesi hususunda Atatürk’ün burayı ziyaretleri esnasında emir verdikleri doğru mudur ?
Kış vakitlerinde İstanbul’un sahafları, daha çok müdavimlerin uğrak yeri hâline gelir Karlı günlerde pek dışarıya çıkmak isteğimiz olmadığı aşikârdır Bu günlerde, evlerin salonlarına kurulmuş sıcak sobaların üzerine dizilmiş kestanelerin leziz kokusu evin iç odalarına kadar yayılır gider En azından eski zamanlarda böyleydi Kuzinelerin içlerinde birbirinden lezzetli börekler, türlü türlü güveçler, yoğurtlu kömbeler pişer; tirşiklerin, tarhanaların, döğme çorbalarının üçü beşi peş peşe sofralara lezzet katardı
Şimdilerde kombi marifetiyle, kalorifer sıcaklığıyla sahaf mekânları da ısınıp gidiyor Gerçi, Müteferrika Sahaf’ın sahibi İ Lütfü Seymen’in mangal sefası dillere destan bir keyifle sürse de, pek de kıymeti yoktur Geçmiş günlerin kadim alışkanlıkları yerini modern zamanların acayip makinelerine terk etmiştir
Sözü uzatmayalım… Şu sahaf müdavimlerinin, hani neredeyse -mübalağa olmasın- kar kapıyı basıp diz boyu birikse bile, ne yapıp edip gideceği mekânların başında kitapçılar gelir Az bir zaman uğramak ve gelen gidenden haberdar olmak bahanesiyle, kardan adam kılığında girdikleri dükkânlarda; acı kahveler ve keyifli muhabbetler uzar gider
Bâbil Sahaf da bu uzun sohbetlere dalıp gideceğiniz mekânlardan Kadıköy’ün vapur iskelesinden Moda’ya doğru çıkarken, titiz bir araştırmayla ancak tesadüf eyleyebileceğiniz bu kitapçımızın sahibi Lütfi Bayer de eski kitap dostlarından Bu sahaf dükkânının orta yerinde kurulu masada her zaman ciltlenecek, bakım ve tamir edilecek kitaplar istiflenmiş durur Onu da bu masanın etrafında mütehassıs bir doktor gibi, o kitaplarla söyleşirken bulursunuz…
Böyle kar beyazı bir günde; bendeniz de evin sıcak odalarında rahat kalamadığım için, kendimi sahafların kitap dolu dünyası içinde bir devr-i âleme doğru attım İşte bu zamanda uğrayıp sohbete daldığımız, sakin bir vakit bulup söyleşebildiğimizden olsa gerek; Lütfi Bey, ‘Belgezar’ için tebrikte ve nezaketli tekliflerde bulunduktan sonra ‘Benim kütüphanenin rafları da bu belgelerden onlarcasını misafir ediyor’ demekten kendini alamadı Bazı geceler evin odalarında o müstesna belgelerle, aranıp bulunmaz vesikalarla söyleşip duruyorlarmış  Derginin nüshaları arasında yazdığım Emanat-ı Mukaddese belgesinin de verdiği ilhamla, kısa bir yolculuk sonunda ben de bir belge buldum, diyor ve beni sürprizlerle dolu bir kuyunun içine doğru ansızın atıveriyordu Yaptığının farkında olduğunu söyleyemem O öyle keyifle ve heyecanla anlatıyordu ki bildiklerini…
Ben daha fazla sabredemeyip, biraz da rekabetin verdiği tazyikle hemen sohbetini kestim ve ciddiyetle dedim ki; “Azizim biliyorsunuz ki prensibimizdir Arşivimize ait olmayan belgeleri asla yayımlamıyoruz Zilyedlik dahi kabulümüz değildir!”
Bu çıkışım, heyecanlı haykırışım; o sıcak ve kitaplarla çepeçevre kuşatılmış mekânın kubbesinde çınlayarak odaya yayıldı Allah’tan Lütfi Bey o an sabrını kuşanmıştı ‘Hiç önemli değil Benim olan sizindir, üzülmeyiniz!’ dedi Ve nezaketle, dönemin Maarif Vekâleti başmüfettişlerinden İ Alâettin Gövsa (1889-1949)’nın, Topkapı Sarayı Müzesi Direktörü Tahsin Öz (1887-1973)’e sorduğu soruları peş peşe sıralamaya başladı Bu kez konu, Ayasofya Camii’nin müze hâline getirilmesi esnasında yaşanan bir olaydı Merakla ve ilgiyle dinledim ve hayretimi gizleyemedim
Elbette bu belgenin peşine düşmek ve burada sizlerle geçmiş zamanın geleceğini keşfedecek bu soruları paylaşmak isterim Allah’tan Lütfi Bey, pek inatçı davranmadı ve cüzi bir bedel ile kütüphanesinin bu mütemmim cüzlerinden biri diyebileceğimiz evrakı satmayı kabul etti Aldım ve bir teşekkür ifadesi yerine, harf harf satır satır bu belgeyi muhibban-ı kütüp ile paylaşacağıma söz verdim
Sözümü de şimdi tutarak bu belgeyi sizlerle paylaşıyorum Bakın dönemin Maarif Vekâleti başmüfettişlerinden İbrahim Alâettin Gövsa; 16 Mart 1939 tarihinde Tahsin Öz’e, Ayasofya’nın müze hâline getirilmesi esnasında kaldırılması problem olan levhalar hakkında neler soruyor:
“Bay Tahsin Öz,
Topkapı sarayı müzesi direktörü
Aşağıdaki suallere lütfen numara sırasıyla cevaplarını yazmanızı rica ederim
Maarif Vekâleti Başmüfettişlerinden
İmza: İ Alâettin Gövsa
1- Ayasofya, müze haline getirildiği zaman teşkil edilen komisyonda hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin yazısı olan sekiz büyük levhanın indirilmesi ve halıların nakli için komisyonca bir karar verilmiş miydi?
2- Bu levhaların indirilmesi hususunda Atatürk’ün Ayasofya’yı ziyaretleri esnasında emir verdikleri doğru mudur? Böyle bir emirden o zaman komisyonca ve sizce malûmat alınmış mıydı? İstanbul eski eserler müzesi umum müdürü Bay Aziz Ogan (1888-1956) Atatürk’ün Ayasofya’yı ziyaretleri esnasında orada bulunmuş muydu ve bu ziyaret kaç defa vaki olmuştur Reisi cumhurun ziyaretleri esnasında böyle bir emir verilmiş veya temayül izhar edilmiş ise onu hangi memur telakki etmiş veya duymuştur? Bu hususlardaki malûmat ve intibaınız nedir?
3- Bay Aziz Ogan ile Ayasofya baş memuru Bay (Ali) Sami Boyar (1880-1967) arasındaki ihtilâfın hangi hadiselerden ileri geldiğini tahmin edersiniz
4- Ayasofya’da mozaikleri temizlemeği deruhte etmiş olan Amerikalı (Thomas) Wi(t)temor(e)’un bu işteki ihtisası, yaptığı faaliyetin sebep ve gayesi hakkındaki malûmat ve intibaınız nelerdir? Yani bu zat Ayasofya’yı Amerika’da veya beynelmilel ilim ve arkeoloji âleminde istismar eden bir temayül gösterir mi? Yaptığı işlerin Müzeler Müdüriyeti’nce kâfi derecede murakaba ve teftiş edilebildiğine kani misiniz?
5- Ayasofya müzesinin kurulduğu zamandan beri bakımlı olduğuna kani misiniz? Bu müzenin ne suretle idare edilmesini muvafık görürsünüz?
Elbette bu belgelerin devamı var Tahsin Öz’ün bu sorulara verdiği cevaplar bir yerlerde saklı duruyor Belki de önümüzdeki günlerde Tahsin Öz’ün evrak-ı metrukesi’ni satın alan sahaflardan haber ulaşacak bize Gelin, diyecekler… İşte aradığınız belgeler burada!
Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler
|
|
|