Yalnız Mesajı Göster

Kemalist Aydının Hurafeciliği

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kemalist Aydının Hurafeciliği



Bugün (22 Kasım) sabah elime gazeteyi (Zaman) aldığımda hemen her Pazertesi yaptığım gibi Ali Ünal Bey'in köşe yazısını okudum Bu sefer bazı istatistik verilerle Osmanlı'nın son dönemi ve Tek Parti dönemini karşılaştırmıştı Evet bazı kaynaklarda da bulabileceğiniz gerçekleri şimdi okumaya başlayabiliriz
emalist Aydının Hurafeciliği[/url]
Kemalist aydının hurafeciliği

Doğruya ve sahih dine inanmayan, hurafelere inanır; fanteziler ve kurgulamalarla meşgul olur Kemalist-ulusalcı aydın, bu sahada insanlık tarihinde birinciliğe oynayabilir Bunların hurafelerinden en önde geleni de, 1923-38 arası Türkiye'de ekonomik mucize yaşandığı, yurdun demir ağlarla örüldüğü, eğitimin "10 yılda 10 milyon genç yaratacak" ölçüde şaha kalktığı, yolsuzluğun görülmediğidir

Oysa:
1856-1922 yılları arasında 8619 km demiryolu yapılmış 1876'da 1538 km olan demiryolu ağımıza II Abdülhamid döneminde 4982 km yeni yol eklenerek, % 324'lük bir artış kaydedilmiş 1923-50 döneminde ise sınırlarımız içindeki 4086 kmlik demiryollarımıza sadece 3578 km ilâve edilerek, % 87,5'lik bir artış başarılabilmiş Ya karayolları?

Kemalist aydın, hurafeleri uğruna gerçekleri çarpıtmakta da ustadır Meselâ, Mustafa Kemal'in maaşı konusunda sadece o günkü rakamı (ortalama 13000 TL) verir, ama onun bugünkü değerinden söz etmez M Kemal'in maaşının altın üzerinden 2006 yılındaki karşılığı 620000 liradır 2006 yılında Cumhurbaşkanı'nın maaşı ise 14000 liraydı Yani, ilk Cumhurbaşkanı, 2006'daki Cumhurbaşkanı'ndan altın üzerinden 24, TL üzerinden 44 kat fazla maaş almaktaydı O dönemde Türkiye'nin şimdikinden en az 15 kat daha fakir olduğu hesaba katıldığında, ilk Cumhurbaşkanı, 2006 yılı itibariyle Cumhurbaşkanı'ndan reel olarak en az 350 kat fazla maaş alıyordu Ve İsmail Cem'in Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi'nde M Kemal'in servetinin dökümü, 4 sayfa tutmaktadır Bu servet gibi, İş Bankası ve CHP servetinin de ana kaynağı, Abbas Hilmi Paşa'nın verdiğinin dışında, Hint Müslümanlarının Kurtuluş Savaşımız için gönderdiği 500000 lira idi (bugün için 20 milyon dolar civarında)

Şeflik dönemleri ekonomik mucizesi için 3 net göstergemiz var: Köylü nüfusun şehirli nüfusa oranı, 1923-38 arası hiç değişmemiştir M Kemal'in has adamlarından A Hamdi Başar, 1930'da şöyle demektedir: "Köylü, sırtına giyecek ve boğazına sokacak bir şey bulamıyor Memleketi kalkınmaya götürebilecek bir manivela ise henüz keşfedilmedi" Hürriyet gazetesinin yıllar önce yazdığına göre, Türkiye ekonomisi, 1927'de % 12,8; 1932'de % 10,6; 1935'te % 3; 1940'ta % 5; 1941'de % 10,3; 1943'te % 9,8; 1944'te % 5,1; 1945'te % 15,3; 1949'da % 5,5 küçülmüştür

Eğitime gelince: 1895 yılında Türkiye sınırları içinde yaklaşık rakamlarla 25800 ilkokul, 2 milyon ilkokul yaşında çocuk ve 1 milyon 200 bin öğrenci vardır; okuma oranı, % 60'tır 1938'de ise 6700 ilkokul, 2335000 ilkokul çağında çocuk ve 765000 öğrenci vardır; okuma oranı % 33'tür 1925-38 arasında Türkiye'de sadece 173 yeni ilkokul açılmıştır

1895'te Türkiye toprakları içinde ortaokul ve lise sayısı 830, ortaöğretim çağındaki nüfus 2 milyon 550 bin, öğrenci sayısı 98000, okuma oranı % 3,8'dir 1938'de ise 208 ortaokul ve lise, 3 milyon küsur orta öğretim çağında nüfus, 95 bin küsur öğrenci vardır ve okuma oranı % 3,2'dir Cumhuriyet, Abdülhamid döneminin eğitim seviyesine ancak 1950'lerde ulaşabilmiştir

1914'e gelindiğinde tek üniversitemiz, 7 fakültesi ve 4600 öğrencisi ile İstanbul Üniversitesi idi 1938'de de yine tek üniversitemiz vardır; fakülte sayısı 8 olup, öğrenci sayısı 5700 civarındadır

Kemalist aydın, 1923-38 arasını neden altın çağ olarak görür? Çünkü İslâm, bütünüyle baskı altındadır ve 1934'e gelindiğinde Türkiye'de din eğitimi bitirilmiştir Bir de, yer yer halk açlıktan ölür, pek çoğu sehpalarda can verir, jandarma dipçiği ve tahsildar baskısı altında inlerken, kaymak tabakasını kripto-ecnebilerin oluşturduğu asker-eşraf-tüccar-bürokrat koalisyonundan oluşan CHP ve Cumhuriyet "seçkin"leri, arsa spekülasyonculuğu, ihtikâr, tefecilik, müteahhitlik, komisyonculuk ve savaş şartları istismarıyla zenginleşmekte, halk çullar-çuvallar içinde iken Kalgurisi'den, Fegara'dan Paris modellerini kapışmakta, kuyruklu ceket, silindir şapka, klak, makferlanlarla balolarda danstan dansa ve kutlamadan kutlamaya koşmaktadır

[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız]

Alıntı Yaparak Cevapla