08-02-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale'de Kahramanlık Öyküleri
Gönüllü Üç Fedâî Tabur
28 Haziran Seddülbahir-Zığındere Savaşlarında İngilizler gerekli üstünlüğü sağlamışlardı Bu tehlikeyi önlemek için, Türk ordusu, l Türk Tümeninin her alayından Üçler Hücumu denilen 3 Taburlarla oluşturdukları kuvvetlerle saldırıya geçecekler ve İngilizleri geri süreceklerdi Şu kadar ki arazi taarruza müsait değildi Sahayı İngiliz ateşi karadan ve denizden yalıyordu Yani ölüm muhakkaktı
Bu vaziyet karşısında üç tabur arka arkaya önce bir insan boyunca, gittikçe diz kapaklarına inen ve nihayet büsbütün açığa çıkan hendeklerden tek kol halinde ilerliyorlardı En önde 7 Alayın 3 Tabur Komutanı Binbaşı Reşat, gerisinde emir subayı Asteğmen Sadi, daha geride bölük komutanlarından Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü ve Asteğmen Halit, Tabur İmamı Hüsnü ve daha geride ise askerler geliyordu
Türk tarafındaki bu hareketlenmeyi anlayan düşman, derhal ateşe başladı Muvasala hendekleri şehitlerle dolmuştu Yarbay Vâsıf Bey de (Daha sonra Kafkas Cephesi’nde Oğnot ilerisindeki sırtlarda şehit olmuştur) yaralılar arasındaydı 3 Bölüğün imamı da yaralı idi Subayların tamamı ise şehit olmuştu 71 Alayın 3 Taburunun da yarısı yaralı, yarısı şehitti En ağır kayba 70 Alayın 3 Taburu uğramıştı 1000 kişiden 400 asker kalmıştı Bu durum karşısında harekât durduruldu Çünkü kayıp ağırdı ve başarı sağlanamamıştı Yani savaş sahifesi, bizim aleyhimize kapanmıştı
Bu sırada Conkbayırı bölgesinde de savaşlar şiddetlenmişti 28 Haziran Savaşlarında başarı gösteremeyen 70 Alayın 3 Taburu Kuzey Cephesine kaydırıldı Conkbayırı’na Kanal Harekâtından gelen 2 Tabur 28 Alayın noksan taburunu tamamlamış oldu
9/10 Temmuz gecesi de Conkbayırı’nın güneyine yanaştılar ve sabaha karşı 04 30 da taarruz başlamıştı Allah Allah nidaları yeri-göğü inletiyordu Tabanca ve tüfeklerin sapları sopa gibi kullanılıyordu Boğaz boğaza, süngü süngüye inatçı ve inanılmaz bir vahşet içinde çarpışmalar devam ediyor ve cepheye hâkim Türk süngüsü âdeta koşuyor ve delecek düşman arıyordu
Düşman ise silah kullanmaya vakit bile bulamadan perişan bir vaziyette kaçıyordu Ancak Şahin Sırt’taki İngiliz makineli tüfekleri kaybımızı arttırmıştı Burada büyük kahramanlıklar gösteren Aydınlı Kâzım Çavuş şehit olmuştu Al kanlar içinde şehit olan Kâzım’a, Tabur Komutanı gözyaşları içinde sarılmış, alnından öpmüş ve “seni de mi kaybettim Kâzım! Allah rahmet eylesin, nur içinde yat, benim koca kahramanım ” demişti Sonra da denize doğru kaçan düşmanın arkasından öfke ile baktı ve birkaç adım yürüdü ve durdu Çünkü taarruz durdurulmuştu O da taburunu geri aldı ve şehitlerini saydı 200 idi
Seddülbahir’de ise 600 şehit vermişti Yani Tabur, l ayın içinde 800 şehit vermiş ve mevcudu tükenmiş, tekrar yedeklerle oluşturulmuştur
Özellikle Kerevizdere ve Conkbayırı savaş cepheleri için diyebiliriz ki bütün savaş cephelerinin en kanlı cephelerindendir Aylarca her an ölümle karşı karşıya pençeleşenler Anadolu’nun yiğit evlâtları, hayatlarını o kadar feda etmişlerdir ki, yüzleri ilâhî bir manzara arz ediyordu Kahraman genç subaylarımız ve erlerimiz henüz hayata doyamamış, bıyıkları bile terlememiş, gencecik yiğitlerin fedakârlığı hiçbir kalemin tasvir ve izah edemeyeceği kadar ulvi idi İşte o necip ve kahraman neslin, canlarını feda ve feragati sayesinde düşman modern harp malzemesi ve yeni insan takviyesine rağmen siperlerimizi terk ederek, cepheyi tahliye etmeye mecbur kalmışlardı
Bilal Eren
Sur Dergisi / 2008
|
|
|