08-02-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
“Osmanlı Demokrasisi”Nden “Cumhuriyet Mutlakıyeti”Ne Hak Ve Hürriyetler
İnsan merkezli sistem
* Osmanlı bir “Töre Devleti” kurmuştur Başta Padişahlar olmak üzere, kanun-u kadim, özetle “töre”, herkesi bağlar Hiç kimsenin kudret ve kuvveti “mutlak” değildir Özellikle padişahlar denetim altındadırlar ve kanunlarla törelere uymak zorundadırlar
* Padişahlar savaş ve barış ilanı hakkından bile mahrumdurlar Bunun için ulemanın onayını almak zorundadırlar (Sultan Dördüncü Mehmed, Macaristan savaşını erteleyememiştir )
* İsrafa ve sefahate meyleden padişahlar, ulema fetvasıyla halledilir (tahttan indirilir) Avrupa’daki gibi istibdat ve mutlakıyet yoktur, insanlık vardır
* Osmanlı Devleti, insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştür Padişahlar bu büyük hayır kurumunun garsonlarıdır!
* Yükselme devrinde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri yoktur, ama şeyhülislâmlar padişahları azletme yetkisine sahiptirler
* Osmanlı devlet sistemi, pek çok yabancı düşünürün tetkik ve tescilinden geçtiği üzere “mutlakıyet” değil, insanı merkez alan ve insana değer veren, bugünkü anlayışa yatkın demokratik bir yapıdır
* İnsanı merkez alan anlayışın kaynağı Kur’an’dır ve Kur’an hükümleri zulüm ve istibdat meyline karşı en büyük engeldir Bu yüzden padişahlar ve yöneticiler zulmü bir yöntem olarak benimsememişler, bu yoldaki bazı münferit hareketleri ise şiddetle cezalandırmışlardır
* Halkın iradesi padişahın nüfuz ve kudretinden üstündür Bu yüzden padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta, talep ve değerlendirmeleri birinci elden almaya özen göstermektedirler
* Sultan Birinci Mahmud Devri Reis-ül-Küttablarından (Dışişleri Bakanı diyebiliriz) Emârzâde Hacı Mustafa Efendi’nin Fransız Sefiri Marquis Villeneuve’e söyledikleri meşhurdur: “Aslına bakarsanız, Osmanlı Devleti, adı henüz konmamış bir cumhuriyettir ”
* Osmanlılarda en nüfuzlu insan padişah değil, şeyhülislâmdır Şeyhülislâmın herhangi bir kararına padişahın itiraz etmesi söz konusu bile değildir Padişahların isteğini reddeden pek çok şeyhülislâm vardır
* Avrupa’da hiçbir insan hakkı yokken, Osmanlı’da padişahların ve diğer yöneticilerin, insan haklarına riayetleri diplomatik belgelerden anlaşılmaktadır (Bu da zaten inanç temellidir: Çünkü insan haklarına riayetsizlik kul hakkını gözetmeme anlamına gelir)
* Kendi yaptırdığı camiin dışında hiçbir padişahın adı hiçbir binaya, şehre, esere verilmemiştir Bu gelenek cumhuriyetten sonra oluşmuştur
* Halk, padişahı açıktan açığa tenkit etmek, devlet ve hükümet adamlarını alaya almak hakkına sahiptir Vaizler vaazlarında, halk hatipleri meydanlarda tenkit hakkını kullanırken zabıta müdahale etmez Özgürce konuşurlar Bunun sayılamayacak kadar örneği var
* Padişahlar yalnız Müslüman milletin değil, yönetimi altında bulunan gayrimüslim milletlerin de hakkını-hukukunu muhafazaya mecburdur
* Osmanlı Devleti’nde Müslüman olmayan insanların dinlerini özgürce yaşama hakları mevcuttur Kimse onlara baskı yapamaz, kimse kem gözle bakamaz (Fatih’in “Amannâme”si), kimse onları aşağılayamaz ve asla kınayamaz
Osmanlı ceddimizin halkına yaşattığı hak ve hürriyetleri bugün bile mumla arıyorsak, bu işte bir terslik var demektir
Yavuz Bahadıroğlu
[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız  ]
|
|
|