08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Batı Kaynaklarında Osmanlı Ordusu
İtaat, intizam ve temizlik
Osmanlı ordusunun muvaffakiyete ulaşmasında en mühim hususiyet; âmirlere itaat, nizam ve temizlik kısaca iç ve dış disiplindir Osmanlı ordusunu yakından tanıma fırsatı bulmuş yabancılar, sefirler ve komutanlar, onun bu hususiyetine dikkatleri çekmişlerdir Meselâ, Avusturya'nın İstanbul Büyükelçisi Busbecq, Kanunî'nin Amasya ordugâhını şöyle tasvir eder: "Bu muazzam kalabalık içinde medhe değer görünen nokta, sessizlik ve disiplindir Hiçbir bağrışma ve uğultu yoktur Hâlbuki alelâde kalabalıklarda böyle şeyler eksik olmaz Herkes kendisine tayin edilen noktada rahatça duruyordu Paşalar, sancak ve alay beyleri, yüzbaşılar ve daha küçük Türk subayları yerlerine oturmuşlardı Alelâde neferler ayakta idi En çok göze çarpan topluluk, sayıları birkaç bine erişen yeniçerilerdi Bunlar, diğer birliklerden ayrı bir yerde uzun bir saf hâlinde duruyorlardı O kadar sessizdiler ki, benden çok uzakta bulunmadıkları hâlde, acaba canlı insanlar mıdır, yoksa birer heykel midirler diye tereddüt ediyordum Bu mevkiden ayrıldığım zaman, hoş bir manzara göründü Sultan'ın hassa alayı, atlar üzerinde, yerlerine dönüyordu Atlar gayet güzel ve yüksek olmalarının yanında, gayet bakımlı ve süslü idi "
Busbecq başka bir yazısında Osmanlı ordusundaki nizam ve disiplini şöyle anlatır: "Teşkilâtının kudreti ne olursa olsun, Türk ordusu nâmağlup bir ordu değildi Pekâlâ, mağlubiyetlere de uğradığı oldu Ona mukavemet edilemez kudretini veren başlıca iki hususiyet vardı: Dâima seferberlik hâlinde, dâima emre âmâde idi ve sefer yolu ne kadar uzun olursa olsun, yürümeye hazırdı Hâlbuki Avrupalılar her yeni sefer için büyük masraflarla yeniden asker toplamaya mecburdular Üstelik bu askerlerin iradesi kısa zamanda gevşiyordu Diğer taraftan Türkler, bir başarısızlıkla karşılaşınca aynı teşebbüsü yılmadan tekrarlamak karakterinde idiler Bu sebat, inatçılık ve takip fikri, Osmanlı prensibi idi Cengiz'in, Timur'un, Babür'ün prensibi de bu idi Bu takip fikri ve muvaffak oluncaya kadar teşebbüse devam azminin temelinde şüphesiz devletin malî gücü çok önemliydi Ordu ile devlet iyice kaynaşmıştı ve maliye bu gücün emrindeydi Hâlbuki Batı'da ordular, sosyal yapının üzerinde ve dışında, sonradan eklenmiş müesseselerdi Bunun neticesi olarak Avrupa, orduları için normal kaynaklar bulmakta müşkilât içindeydi Avrupa hükümdarları üst üste yığılan borçların yükü altındaydı Charles Quint bile bu durumdaydı Osmanlı'da ise, aksine ordu, hükümetin normal imkânları içinde hayatını devam ettiriyordu "
|
|
|